~B3~

78 5 1
                                    

Selam kuzularım. Yeni bölümle sizlerleyim.

İyi okumalar...

Hayatım o kadar kötü gidiyordu ki. Şu son 2 ay da bunun en iyi örneği olmuştu. Yaşadıklarım benim için çok ağır şeylerdi. Ama bu hayatı ben seçmiyordum. Allah'tan bana verilen bir sınav gibiydi bu hayatı yaşamak. Karmaşık, geçilmesi zor. Ama ben ne olursa olsun pes etmiycem. Bu kötü şeyleri unutup yeni güzel bir sayfa açıcam.

Barlasın sözlerinden sonra arabaya binmiştik. Şuan nereye gidiyoruz? Ne yapıcaz? Hiç bir fikrim yok Barlasa ne kadar güvenmek istemesem de mecburdum. Sıla da yanımadaydı onu tehlikeye atmazdım. Kendimi de...

Kafamı camdan çevirip arkaya döndüm, Sıla koltuğa yatmış uyuyordu. Tam 1 saattir yoldaydık nereye gittiğimizi bilmiyordum. Açıkçası sormaya da çekiniyordum ama böyle oturmaktan sıkılmıştım.

Kafamı Sıladan çevirip Barlasa baktım. Tek eli direksiyon da diğeri de dışardaydaydı. Sigara içiyordu. Üzerine giydiği gömlek arkasına yaslandığından dolayı vücuduna yapışmış kasları daha çok belirginleşmişti. Altına giydiği siyah pantolonsa adeta tenini ikinci bir ten gibi sarmalamıştı. Yavaş bir şekilde kafamı suratına çevirdim.

Çok eşsizdi bir erkeğin sahip olamayacağı kadar. Hafif dolgun dudakları onu tamamlayan güzel ve yapılı bir burnu vardı. Kaşları ne ince ne de kalın orta. Hep çatılı olduğu için iki kaşının arası çukurlaşmış. Gözleri siyahın en koyu tonu. Bu nasıl olabilir ki. Çok koyuydu bu da onu çok ürkütücü yapıyordu.

Çok baktığımı düşünüp kafamı camdan tarafa çevirdim ama onun gözlerinin benim üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Camdaki aynadan kendi yansamama baktım. Kahverengi gözlerim ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Kısa saçlarım her taraftan çıkmış beni kötü gösteriyordu. Dolgun dudaklarım soğuktan titrerken suratıma uyum sağlayan küçük burnumda soğuktan kıpkırmızı olmuştu. Artık sessizlikten sıkıldığım ve üşüdüğüm için konuşmaya karar verdim.

"Şey acaba klimayı açar mısın? Çok soğukta." Dedim kısık sesle. Burası neresiyse baya soğuktu. Hiç düşünmemişti, ben söylemiştim. İnsan bir klimayı açar buz tuttuk. Bana ters ters bakıp hiç bir şey söylemeden klimayı açtı. Ama ben sıkıldığım için durmuycaktım, konuşucaktım.

"Biz nereye gidiyoruz? " Dedim biraz tereddüt ederek. Tekrar kafasını yoldan çevirip bana baktı. Biz şuan İstanbuldaydık nereye gidiyorduk ki burdan. Birden konuşmasıyla ona döndüm. "Ankara'ya." Dedi sert bir ses tonuyla. Ankara mı? İçimden söyliycem şeyi dışımdan söylemişim ki Barlasın konuşmasına neden oldu.

"Evet Ankara! Beğenemedin mi? Beğenmediysen ben sizi burda indirim o zaman sen yanın da küçük bir çocukla devam et!" Dedi hızla ve sinirle. Hayır sadece şaşırmıştım bu kadar tepki vermesine gerek yoktu. Aynı sinirle ve alınmış bir şekilde konuştum.

"Hayır, ondan demedim sadece şaşaırdım. Eğer istemiyorsan indir bizi burda biz kendimiz gideriz!" Dedim ve kafamı cama çevirdim. Hayır ağlamıycaktım ama alınmıştım işte. Hem bizi götürüyor hem de yarı yolda inidiriyim diyor ne kadar saçma.

Birden konuşmasıyla yavaşça ona döndüm. "Bana bak kızım! Size ben demedim peşime takılın diye. Bir şey diyince de çocuk gibi alınganlık yapma! Ben senin tavır alıcağın kimse değilim anladın mı beni?" Dedi sert bir şekilde. Bir yola bir de bana bakıyordu cevap ister bir şekilde. Gözlerim dolunca bunu görmemesi için hızla kafamı sallayıp cama döndüm.

Al işte en ufak şeyde bile kırılıyordum. Ben böyleydim işte elimde değildi. Herşeye alınıyordum. Benim yapıcağım bir şey yoktu. Sessizce ağlarken, Barlas sesli bir şekilde ofladı ve gaza daha fazla yüklendi. Ne yani ağlamamada mı karışıcaktı. Gözümdeki yaşları silip kafamı cama yasladım. Gideceğimiz yere kadar uyusaydım iyi olurdu.

ÖLÜM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin