~B4~

72 4 1
                                    

İyi okumalar...

Kapının çalınıp aynı zamanda yumruklanmasıyla Barlas kapıya doğru gitmeye başladı. Hiç bir şey yapamıyordum. Burdan hemen gitmemiz lazımdı. Tam yukarı çıkmak için yerimden çıkıcaktım ki Barlasın bana seslenmesiyle yerimde taş kesildim.

"Orda olduğunu biliyorum. Hiç bir yere ayrılmadan hemen yanıma gel!" Dedi sakince. Beni Kemal'e vericekti hala gel diyor Allahım yaa. Hızla yerimden ayrılıp kapının oraya baktım. Kapının önünde tahminen 21 yaşında gibi görünen sarı saçlı, mavi gözlü bir genç vardı. Ee Kemal değil miydi? Yoksa onun adamlarından mı? Ama ben oradayken böyle birisini hiç görmemiştim.

Barlas gıcuk bir şekilde sırıtıp, yanında ki kişiyle içeriye geçti. Ben hala olayın şokunu yaşarken bu adamın kim olduğunu çözmeye çalışıyordum. Ne yani beni kandırmışmıydı? Hızla saklandığım yerden çıkıp salona doğru yürümeye başladım. Sinirlenmiştim, nerdeyse kalp krizi geçircektim. Ne yapıyordu bu adam böyle.

Hızla salona gelince Barlasa baktım. O tekli koltuğa yayılmış tip tip bana bakıyordu. Yanında ki adını bilmediğim adam ise Barlssın yanında ki sandalyeye oturmuş telefonla ilgileniyordu. Birden Barlasın konuşmasıyls ona döndüm.

"Sana başkasını gizlice dinlememeyi öğretmediler mi?" Dedi yerinde hala otururken. Bu söylediğini dikkate almadım. Ben yurtta büyümüştüm herkes kendi çaresine bakıyordu. Ne Annem vardı, ne de Babam. Babam vardı ama beni bırakıp gitmişti işte. Bazı şeyleri kendimce öğrenmiştim. Başımda bize ders vericek bir büyük yoktu ki.

Onun bu dediğini dikkate almayarak yanına ilerledim ve tam karşısında durdum. Bana öyle bir bakıyordu ki şeytan diyordu, Al ağzını burnunu kır eline ver ama nerde. Söylediği şeyi hiç duymamış gibi yapıp konuştum.

"Ne yaptığını sanıyorsun ya sen?" Dedim sinirle hafif sesimi yükselterek. O hala oturmuş bana dik dik bakıyordu. Hareketkerimi aklına kazımak istercesine gibi. O konuşmayınca tekrar konuştum.

"Bitti. Gidiyorum ben senin yardımına ihtiyacım yok. Buraya kadar getirdiğin için de teşekkür ederim." Dedim ve konuşmasına izin vermeden koşar adımlarla merdivene yürümeye başldım. Hızla merdivenleri çıkarken birisinin kolumu tutmasıyla olduğum yerde kaldım. Barlas kolumu kırıcak derece sıkıyordu. Ama ne o bunu umursuyordu nede ben.

Kolumu hızla elinden çekip bağırmaya başladım. "Senin haberin var mı ne kadar korktum? Tabii haberin yoktur. Çünkü senin bu yaptığın doğru bir şey benim yaptığım yanlış öyle mi? Evet kimse bana öğretmedi, öğretemdiler. Çünkü ben yetimhane de kendi başıma büyüdüm." Dedim ağlayarak ve bağırarak. Böyle şeylere dayanamıyordum. Sinirlenince ağlardım. Neden ama bilmiyorum işte böyleydi. Ne ara oluyor bilmiyorum ama ağlamaya başlıyorum.

Barlas bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Kolumu nasıl sıktıysa acıyordu. Gözlerim yaşlı bir şekilde ona bakmaya devam ettim. Kesinlikle bu konuşma kendimi acındırmak için değildi. Ama zoruma gitmişti işte. Bilip bilmeden niye konuşuyordu ki.

Hızla yanından geçip gidicektim ki kolumu yine tutmasıyla durdum. Arkamı dönmedim ama. Biraz sessizlik oldu. Sonra Barlasın konuşması boş koridorda yankılandı.

" Hiç bir yere gitmiyorsun! Gidersen Kemal seni anında bulur. Eğer ki diyorsan 'kendi başımın çaresine bakarım' hemen şimdi siktir olup gidebilirsin!" Dedi sinirle. Ettiği küfür sinirlerimi bozsada tek kelime etmedim. Kolumu bırakıp bir kaç adım uzaklaştı sonra konuştu.

"Bana bak kızım! Bir de bana bağırıp bağırıp durma bir daha o sesisini ben kesmiyim!" Dedi. Sinirle arkamı dönüp sadece gözlerinin içine baktım. O da aynı şekilde bana bakıyordu. Haklıydı. Sılayı da alıp burdan gidersem kesin bizi bulurlardı. Konuşmamamın üzerine Barlas tekrar konuştu.

ÖLÜM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin