-17- Kurtarıcı

158 21 34
                                    

Yeni bölümmm, dilerim okurken eğlenirsiniz. 

Karl Jenkins, büyük salondan çıktıktan sonra koridorda telaşlı adımlarla ilerlemeye devam etti. Nereye giderse gitsin ona bakan nefret dolu gözlerle karşılaşıyordu ve ümitsizce bundan kaçmaya çalışıyordu.. 

Etrafındaki fısıltılar, her adımında yeniden yükseliyordu ve Jenkins hepsini rahatlıkla duyabiliyordu. Ancak bu, sadece onun sağır olmayı dilemesine yol açıyordu. 

İşittiği her bir cümle acımasızcaydı ve küçük çocuğun özgüvenini yerle bir ediyordu. Ona Hogwarts'dan ayrılması gerektiğini, ne kadar iğrenç olduğunu, değersiz bir sıçandan farkı olmadığını, büyücülüğü hak etmediğini, yok olup gitmesi gerektiğini fısıldıyorlardı. 

Jenkins kulaklarını elleriyle kapattı, gözlerinden yaşlar süzülmeye başlarken zayıf bir sesle "Hayır" diye mırıldandı. "Benim suçum değil, ben yapmadım" Ancak bu çaresiz sözler, cümlelerin ve bakışların gaddarlığını gidermedi.

Hızla az kullanılan bir merdivene doğru ilerledi, gözlerinde biriken damlalar yüzünden etrafı bulanık görüyordu. İlk basamağa adımını atacakken ayağı kaydı ve merdivenlerin üstüne düştü. 

Küçük çocuk acıyan bacağını zorlukla tutup doğruldu. Merdivende otururken daha fazla dayanamadan ağlamaya başladı, aşağılamaların içinde biriktirdiği keder yüzünden hıçkırıyordu. Bunların hiçbirini yaşamak istememişti, ne ara işlerin bu hale geldiğini bile anlamamıştı.

Daha dün derslerden önce Yann Fredericks, Polly Champman ve Kelly Taylor ile Gryffindor ortak salonunda şakalaşıyordu. Şimdi onlar bile kendisine düşman kesilmişti.

Hıçkırıkları arasından umutsuzlukla bulunduğu dünyaya kızıp "Bu çok saçma, diğerleri de benim kadar o üçüyle dalga geçti. Neden sadece ben bunları yaşıyorum?" diye isyan etti. Fakat elbette kimse bu soruyu cevaplamadı. 

Jenkins oturduğu basamakta dizlerini göğsüne doğru çekti, sağ bacağı düşüşün etkisiyle hâlâ zonkluyordu. Kolları kontrolünün dışında titrerken kendi kendine mırıldanmaya devam etti. "Hepsi Lestrange yüzünden oldu, ben hiçbir şey yapmadım. Neden kimse bana inanmıyor?" Ardından acı bir şekilde güldü "Belki de ben onu yanlış duymuşumdur, belki de onlar haklıdır"

Bunun düşüncesiyle ağlayışı yeniden şiddetlendi, elleriyle yüzünü kapattı. Yani her şeyi yanlış duyduğu bir şey yüzünden mi yaşıyordu? Nasıl olurdu bu? 

Güçsüzlükle "Bu haksızlık" dedi, akan göz yaşları gözünün kenarlarını yakmaya başlamıştı. Hafif bir öfkeyle "Ben bunu hak etmiyorum, o üçüyle dalga geçtiysem ne olmuş? Sadece şaka yapıyordum, benim suçum değil." diye sitem etti. Yumruklarını sıkmış, öfkeyle titreyen bedenine baktı. Ardından kaşlarını çatıp tekrarladı. "Benim suçum değil"

Bu sırada başka bir ses, onun isyanına cevap verdi. "Kesinlikle haklısın Jenkins, bunların hiçbirini hak etmiyorsun. Sen sadece arkadaşını savunuyordun"

Karl Jenkins duyduğu cümle ile şaşkınlıkla başını kaldırdı. Gözleri sesin sahibiyle buluştuğunda inanamayarak ona baktı. 

Kız anlayışlı bakışlarla onu izliyordu, yanına oturdu ve bir elini çocuğun sırtına koydu. Ardından yatıştırıcı bir sesle konuşmaya devam etti. "Yanılmıyorsun, Lestrange her şeyi bilerek yaptı. Senin Hogwarts'daki hayatını bitirdi"

Jenkins afallayan bir ifade ile "Sen, bana inanıyor musun? Sen?" diye sordu. Aniden karşılaştığı şefkat ve kızın yüzü kafasının karışmasına sebep olmuştu.

Onun sorusuna karşın kız onaylayarak başını salladı. "Lestrange'in, planından bahsettiğini bizzat kendim duydum. O kötü biri, sana böyle davranmaya hakkı yoktu"

Son LestrangeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin