6. Bölüm

149 6 0
                                    

             AŞK NEDİR DEDİR DEDİKLERİNDE SANA OLAN AŞKIMI DİLE GETİRİYORUM BEN. SENİ O KADAR FAZLA SEVİYORUM Kİ TEKRAR TEKRAR DOĞUYORUM GÜLÜŞLERİNDE. TEK BİR GÖZ YAŞIN ALIP GÖTÜRÜRKEN RUHUMU GÖLGELERE TEK BİR GÜLÜŞÜNDE CENNETİ TATTIRIYOR BANA PRENSES. 

       ************************************************************************************************


ÇAĞLAR'DAN: 
              Çok masum uyuyor benim meleğim. Bugünümü ona ayıracağım. Sinema, oyuncakçı, yemek.. Bugün mutlu edeceğim onu. Unuturacağım bütün üzüntülerini. Aşkık olduğum kız gözlerimin önünde üzülemez. Ne ailesi için nede üvey kardeşi yüzünden. Elini tutmak istiyorum prenses. Seninle yaşlanmak istiyorum. Seni seviyorum demeni istiyorum. Beraber atlatmak istiyorum bütün zorlukları. Çünkü seviyorum prenses. 


''Yaa bu nasıl uyandırma şekli pis yaratık!!''

''Ne yapayım uyanmıyordun Anna bende buz gibi suyla uyanacağını düşündüm (:D)''

''Uyandım ve bir daha uyuyacağımı sanmıyorum öküz.'' Bu çocuksu hareketlerini ve triplerini seviyorum onun. Tam bir neşe kaynağıydı. Evde kimse yoktu Jack bir kaç kız becermeye Summer'larda işe gitmişti. 

''Anna hadi hazırlan''

''Gelmiyorum ben seninle bir yere küstüm bir kere''

''Ya giyinirsin yada pijamayla çıkartırım seni sokağa''

''Giyinmiyorum. Gelmeyeceğim.'' dediği an kucağıma aldım ve kapıya doğru götürüdüm tam sokak kapısını açacakken pes etti. 

''Tamam be öküz yüzümü yıkasaydım bari.'' 

''Hadi koş.'' tam kırk beş dakika sonra inebilmişti aşağıya. Yol boyunca milyonlarca soru soracaktı biliyorum. Ama çatlasın merakından. 

''Çağlar beni kaçırıyorsan baştan söyle''

'...''

''Ya Çağlar nereye gidiyoruz''

''...''

''Cevap versene öküz!!''

''...''

''Kesin kaçırıyorsun. Bari nikah yapalım. Nİkahsız olmaz.'' diyip gülmeye başlamıştı aslında güzel fikirdi bu nikah işi. Neyse tahmin ettiğiniz gibi yol boyunca beynimi mahfetti. Kahvaltı etmeye çok hoş bir yere getirmiştim onu. Zaten ağızı açık kalmıştı. Beğendiği belliydi. Denizin ortasında miniatür bir evim vardı. Kahvaltı için orayı hazırlatmıştım. Denizleri küçüklüğünden beri çok sevdiğini biliyordum. Anna burayı görünce sevinçten sıçramaya oynamaya başladı. Tam bir çocuk gibiydi ve bu henüz bir başlangıçtı. Küçük bir bot ile eve geçtik. Ev duvardan yapılma değildi. Her yeri camdı. Ve manzarası mühteşemdi. Anna evi hayranlıkla inceliiyordu. Terasa çıkarttım onu ve kahvaltıya oturtturacakken boynuma atladı. ''Seni çok seviyorum teşekkür ederim öküz affettim ben seni!!'' diyince kalbimin atışlarını duymaması için yalvarıyordum. O bana SENİ SEVİYORUM demişti. Kahvaltıyı ettikten sonra Anna aldı gitti hayal alemine. 

''Ne düşünüyorsun?''

''Mas mavi ve tertemiz bir denizin üzerinde kahvaltı ediyoruz. Bu çok hoş. Çocukluğumdan beri bayılırım denize. Hep deniz kızı olacağıı düşünmüşümdür. Ve ben bu denizde yüzmek istiyorum. Fakat bikini getirmedim ki.'' diyince yüzü asılmaya başlamıştı. 

''Peki prenses ben senin deniz aşkını bildiğimi ve yüzmek isteyeceğini de bildiğim için bikinilerini getirdim desem?''

''Yok artık''

''Yatak odasında. İstediğin zaman giyinebilirsin. Ama perdeleri kapatmayı unutma. Katil olmak istemem.''

''Seninle evlenebilirim Çağlar'' diyip anlamsızca sırıtmaya başlamıştı. Tanrım duyacaktı kalp atışlarımı. 

         ***********************************************************************************************

Yaklaşık dört saat geçirmiştik burada güneşlendi. Kum kale yaptı. Yüzdü. Çocuk gibi eğlendi yani. Çok mutluydu ama bu her halinden belliydi. Gitme vakti geldiğini söylediğimde çok üzüldü ama sinemaya gidince sevinecektir biliyorum. Evde işleri bitirdiğimizde Anna hazırlandı ve çıktık. Onu devasal büyük bir alış-veriş merkezine götürecektim. Sinemada seçtiği filme karışmayacaktım. Her şey istediği gibi olmalıydı. Evet yol boyunca teşekkür ediyordu bizim nazlı prenses. Bir şey değil demekten yorulduğum için susmuştum artık. Arabayı park edip sinemaya gittik. Filmlere bakarken Sponge Bob'u görünce çığlık attı. 

''Çağlar kooş!!''

''Ne odu iyimisin??''

''Seans kaçıyor Sponge Bob'a gidelim lütfeen'' dediğinde içi bir tuhaf olmuştu nasıl kırabilirdim ki onu? Bilet mısır içecek herşeyi aldıktan sonra salona geçtik. Çift koltuklarına oturur oturmaz Anna yayıldı. Evde televizyon iizler gibi bir hali vardı. Yanımıza şirin bir çocuk oturdu. Anna'ya çok tuhaf bakıyordu ve sonunda seslendi. 

''Abla sizin çocuğunuz nerde? Yanında ki çocuğunun babası mı? Yoksa çocuğunu yedin mi?''

''Çocuk yemek mi?''

''Hani karnında oluyor ya yemiş oluyormuşsun öyle duydum ben.''

''Hahahahha anladım. Bak bu Çağlar benim kocam. Ama bizim çocuğumuz yok henüz. Filmi biz izleyeceğiz.'' dediğinde şok olmuştum. Nasıl yani ben onun kocasımıydım?

''Anna?''

''Efendim öküz?''

''Koca konusu neydi öyle?'' şaşkınlığım her halimden belli oluyordu. 

''Küçücük çocuk ona arkadaşım deseydim daha fazla soru soracaktı kısa yola kaçtım bende.'' Film başladı. Sponge Bob yine burnuyla flüt çalıyordu. Film boyunca Anna Bob'u ben ise onu izledim. Film bitince onu oyuncakçıya indirdim. Koşarak tüm reyonları geziyordu. Bende ne alsam diye bakıyordum ve kocaman bir ayı gördüm onu alayı düşündüm. Kasaya gittim. Parayı ödedi ve Anna'yı çağırdım. Anna ilk önce bana daha sonra ayıcığa sarılarak dönmeye başladı. Ben bu kızı iyiki seviyorum.. 

           **********************************************************************************************

AŞKA İNANMIYORUM DEME HİÇ BİLMEDİĞİN BİR ANDA GELİR VE FENA ÇARPAR ANLAYAMAZSIN NE OLDUĞUNU. 

Üvey Kız.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin