"Neden geldin buraya?"
Gelmemi istemiyor gibiydi.
"Gidebilirim."
"Dün seni rahat bırakmamı söylemiştin. Şimdi yanıma geldin,bir açıklamayı hak ediyorum bence."
Arkama doğru yaslandım. Tahta soğuktu ve tenimin titremesine neden oluyordu.
"Madem kader öyle istiyor ben de geleyim dedim. Yeterli mi?"
"Gayet yeterli bir açıklama. Hoşuma gitti."
"Ee. Neden üç gündür kafeye en boş zamanlarında gelip ismini yazmamı istiyorsun?"
Adam güldü,komik gelmişti ona belki de sorum.
"İsmimi bilmeni istedim sadece. Peki sen neden hala orada çalışıyorsun? Nefret ettiğin o kadar belli ki."
"Ben mutluluğa düşkün bir insan değilim,aslına mutluluğa önem verebilecek durumda bir insan değilim. Orada çalışmak zorundayım."
"Ama mutluluk hep en önemli olmalı. Belki de kendine daha çok dikkat etmeli,daha çok değer vermelisin."
"Değer verilecek bir yanım yok!"
"Neden..? Bir amaç bulmak bu kadar zor olmamalı."
"O yanımdan gitmeye karar verince benim içimdeki yaşama isteği de kaybolmuş oldu. Onun için yaşıyordum,ona aşıktım,planlarımız vardı. Mutluluğum tek nedeni oydu. Sonra gitmeye karar verdi,öylece çekip gitti. Beni arkasında bıraktı. Oysa beni de yanına alacağından o kadar emindim ki."
"Bu ona aşık olmayı bıraktığın anlamına mı geliyor?"
İçimde tuttuğum nefesimi verdim.
"O öldü Taehyung."
Sonrasında ikimiz de sustuk. Bunu sindirmesi için ona biraz zaman vermek istedim ancak çok da süreye ihtiyacı varmış gibi gözükmüyordu. Bu garibime gitmişti çünkü normalde ölüm haberini duyan insanlar uzun bir süre susar ve ölen kişi hakkında konuştukları için özür dilerdi. O çok da umursamamıştı,kolayca konuşmaya devam etti.
"Bu soruma cevap vermiyor."
"Hayır. Bu ona aşık olmayı bıraktığım anlamına gelmiyor. Ölü birine aşık olmak böyle bir şey işte. Bir daha hiç göremeyeceğin,sarılamayacağın,öpemeyeceğin anılara aşık olmak. Galerimdeki fotoğraflara aşık olmak. Üzücü ayrıca zahmet ve acı verici."
Ben bunları söyledikten sonra yanıma yaklaştı ve üzerindeki siyah ceketi omuzlarıma örttü.
"Fazla mı klişe geldi?"
Güldüm.
"Biraz."
Ardından tekrar yanıma yaklaştı ve bu sefer kolunu omuzlarıma attı. Neden böyle bir şey yaptığını içten içe sorgulasam da sadece karşısındaki umutsuz kadına yardım etmek amaçlı bir hareketmiş gibi geliyordu. Ben de biraz ona yaklaştım ve bizi çevreleyen ağaçların kurumuş yapraklarının yere düşüşünü izledim.
Biraz öyle oturduktan sonra sessizlik beni rahatsız etmeye başlamıştı, bunu bozmak için bir şeyler gevelemem gerekecekti. Sohbet açmakta pek iyi değildim ama deneyecektim.
"Sonbahar gelmiş. Baksana yapraklar düşüyor."
"Yaprakların düşmesinden çok yeni ilkbahar zamanlarının biraz daha yaklaşmasına sevinsene."
"Ama daha var ilkbahara. Hem ne var ki bu ilkbaharda,herkes o mevsimi çok seviyor. Ağaçların pembe yapraklarına mı kanıyorlar,havanın yalancı sıcaklığına mı?"
"Bilmem. Ben kanıyorum. Bazen yalan olduğunu bildiğim şeylere inanmak daha rahatlatıcı."
Bu adam cidden garipti. Ama yanımdaki varlığı bir şekilde huzur vermeye başlamıştı. Uzun zamandır huzurdan yoksun biri olarak da bu beni özel hissettiriyordu. Belki de evet,yalan olduğunu bildiğim sözlere kanmak daha rahatlatıcıydı.
final yakın :) umarım iyi gidiyordur ve sevmişsinizdir kitabı!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fool, vsoo
Fanficsevdiğin birinin ölümünden daha çok acıtan tek şey sevdiğin iki kişinin ölmesidir. 210421-270621 tw!suicide pact (düzenleniyor)