IV

10 3 0
                                    

Olora'ya geldiğimizde bizi kralın bizzat kendisi karşıladı.

Kral Valdar, ondan bahsedilen kitaplardaki kadar kudretli görünmüştü gözüme.

Nova'dan biraz daha uzundu, kumral saçları ve parlak mavi gözleriyle iki kardeş gerçekten de birbirlerinin kopyası gibilerdi ama Nova'nın yüzünde karakterini ele veren bir yumuşaklık hakimken Valdar'ın yüzüne bakmanız kral olduğunu anlamanıza yetiyordu sanki.

Elf usulu anlına doğru uzanan altın tacının ucundaki yakut katlettiği kabilelerin kanıyla boyanmış gibiydi. Valdar'ın adını nasıl aldığını biliyordum. Ne yaparsam yapayım bu adamı sırf bu yüzden sevemedim. Çok isabetli bir ön seziye sahip olduğumu yıllar sonra ancak öğrenecektim.

"Kralım!" diye eğilen Nova'nın peşi sıra tüm hizmetliler ve bir elin parmak sayısını geçmeyen, Nova'nın yanında durup ona hizmet etmek dışında hiç bir iş yapmayan cariyeler kralı selamladı.

Bir ben öylece ayakta kala kalmıştım. Normalde çevremdekileri taklit edecek kadar akla sahiptim ama o an heyecanla dondum kaldım.

Valdar'ın dikkati bana kaydığında telaşlanarak eğildiysem de geç kalmıştım.

"Doğrul güzel yüzlü cin."

Ayaklarımın titreyişini saklamak için onları birbirlerine bastırmıştım. Emre uydum ve doğruldum. Bu sırada Nova da doğrulmuştu. Yüzünde heyecanlı bir ifade vardı.

"Ağabey..." derken bakışlarını benden Valdar'a çevirdi. "İzin ver tanıştırayım."

Tekrar bana döndüğünde daha rahattım. Nova gerilmemişse benim de gerilmeme gerek yoktu. Böyle düşünmem çok saçmaydı ama kendimi böylelikle kandırdım.

"Kral Taho'nun kıymetli nedimelerinden Freya."

Kendi ülkeme has reveransımı yaparken Valdar'ın bakışlarında bir yumuşama olmuştu ki doğrulduğumda bana yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle bakıyordu.

"Yeni cariyen demek." diyerek beni asla takmayan ve Nova'ya dönen adam bana o ülke için ne derece kıymetsiz olduğumu ilk öğreten kişiydi.

Nova kulaklarına kadar kızarırken ben mideme oturan rahatsız hissiyatla tekrar diğerleri gibi eğildim.

Keşke o an orada Valdar'a saldırsamda yarı yolda ikiye yarılsaydım. Hayatımda yaşadığım mutlulukların acılarıma oranı bariz daha fazla olurdu. Kısa ama mutlu bir ömrüm olurdu. Ama bilirsiniz, Sesena diledi mi kimse engel olamaz. Olamadım ben de. Sadece sustum ve bilmeden kendi mutluluğumun mezarını kazdım.

Yirmi bir yaşımda yavrumla birlikte mutluluğumu da toprağa verdim ben. O günden sonra gülüşüm yüzüme oturmaz oldu. Kahkahalarım keyifli tınısını yitirdi.

Ben acımasız bir kadın olmadan önce hayalleri olan genç bir kızdım. Sevgilerin en kuvvetlisini anne sevgisini bizzat verdim evladıma. Ve acıların en büyüğünü evlat acısını daha yirmi birimde yaşadım.

Bana bu toprakları sevmemi söylerdi değer verdiğim bir elf. Hayır, sevmiyorum. Sevmeyeceğim.

Zaten artık hiç kimseyi, hiç bir şeyi sevemiyorum. Sadece bana bunları yaşatanların ölümünü görmeden ölmek istemiyorum.

Hepsinin sonunu getireceğim. Hepsinin...

Kralı, Valdar'ı, onu öldüreceğim.

FREYA ✽Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin