01| GAZİ KOŞUSU

6.8K 620 2K
                                    

1

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1. BÖLÜM
“GAZİ KOŞUSU”

     Güneş en tepede dokunduğunu yakarken Veliefendi hipodromunun dört bir yanı insan sürüsü ile dolmaya devam ediyordu. Nereden ve ne şekilde çoğaldıklarını bilemediğim bir hızla artan kalabalık oldukça ürkütücü görünüyordu. Heyecanlı insanların kahkahaları, çocukların ağlamaları, atların kişnemesi, yarış sırasında yenilecek atıştırmalıkların paket sesi, birbirine karışan öksürükler hapşırıklar yan yana iki insanın birbirini duymasını engelleyecek düzeydeydi.

    Her saniye biraz daha çoğalan insan sürüsü atların huzursuzlanmasını sağlamıştı. Jokeyler anlamını bilmediğim bir telepati yöntemi ile atları sakinleştirmeye çalışıyordu. Çığlık çığlığa atılan kahkahalar, eğer varsa atına güvendiği için daha yarış başlamadan böbürlenenler ile Veliefendi Hipodromu senede bir gördüğü şenliğe ev sahipliği yapıyordu.

     Yeni biçilmiş çimlerin kokusu metrelerce uzaktan bile burnuma dolarken güneş gözlüğümü çıkarıp kutusuna koydum. Kutuyu rastgele çantama atıp elimle yüzüme hava verdim. Müthiş bir kalabalık bu anı bekliyormuş gibi üşüşmüştü sandalyelere. Güneş yeni patlamış bir volkandan akan lav kadar sıcaktı, çıplak gözle iki adım öteye bakılmıyordu. Elbisem de üzerime yapışmıştı sıcaktan. Ensemden boncuk boncuk akan ter damlaları saçlarımı ıslatmıştı. Çoğu kişi heyecanla yarışı beklerken ben bir an önce evime gitme derdindeydim. Bir yarış, özellikle de at yarışı hiç ilgimi çekmeyen sporlardandı.

     Elbisemi çekiştirip hava verirken annem sol yanıma, babam sağ yanıma oturmuştu. Hiçbiri yetmezmiş gibi bir de onların didişmesini dinliyordum. İkisi de sürekli bir şeylerden şikayet ediyordu ve çıkmaza girdiklerinde topu hep bana atıyorlardı. Kardeşlerim yeğenim ile ön sırada otururken ablam, dayım ile arkamızda oturuyordu. Hepsi kendi içinde sohbete dalmışken ben her zamanki gibi çevremi kontrol etmeye devam ediyordum. Bulunmak istemediğim, ailemin zoruyla geldiğim yerlerde susup gözlem yapmak beni ben yapan şeylerdendi. Aile sohbeti ile bir türlü yıldızım barışmıyordu, onlara karşı dilsiz olurken iç sesime dilbaz oluyordum.

     Adam oturması için karısına yer vermişti, bir çocuk elindeki çikolatayı kardeşine vermemekte ısrar ediyordu. Bu yarışa zorla getirilmiş gibiydi. Evde yalnız kalmaması için ailesi güç bela sessiz sedasız oturmasını istemiş olmalıydı. Sadece seyirci olarak katılanlar bir alt tabakadaki koltuklarda oturmaktaydı. At sahibi konuklar ise kumaş koltuklarda oturmaktaydı. Bir başka kadın sahip olduğu ata özgüvenle bakarak yarışı kazanacağına kesinkes inanıyordu. Sol elindeki siyah sigara ağızlığını cüretkâr bir biçimde havada tutuyordu. Siyah geniş şapkasının altından yüzünü görmek neredeyse imkânsızdı. Kan kırmızısı rujun izi attığı her geniş kahkahada dişlerinde görünüyordu.

     Gazi koşusu sadece senede bir olduğu için her türde insanı burada görmek mümkündü. Tüm sene bugün için hazırlık yapılırdı. Atlar koşuya hazırlanırdı, aşıları aksatılmazdı, yemleri hep ithal edilirdi. Atlar üzerinden bahse giren seyirciler tüm yatırımlarını bu atlar için feda etmişti. Geleceğe dair yatırımları bu atlara bağlıydı artık. Kazanan ömrünün sonuna kadar rahat edecekti belki, kaybeden ise hayatı bir felakete sürüklenecekti belki.

Seni Yaşamak Sensiz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin