13| VAN GOGHʼUN KULAĞI

3.9K 551 195
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



13. BÖLÜM
“VAN GOGHʼUN KULAĞI”

     Çok istediğim şeylerde yapabileceklerimin bir sınırı yoktu. İnsanlar isteklerin, hedeflerin, duyguların bir sınırı olması gerektiğine inanıp hayali bir duvar ile o sınırları aşmamak için çabalardı. Doğruları ve yanlışları birbirinden ayırmak değildi amacım, ben böyleydim. Yaptığımın ne kadarı doğruydu bunu çözemezdim fakat bir şeyi sahiden istiyorsam elde edene kadar bırakmazdım.

     Tüm duygularımı son demine kadar yaşamayı farkında olmadan keşfetmiş, daha sonrasında da bunu yitirmemek adına çabalamış ve en sonunda da duygu yoğunluğunda boğulmuştum. Ailemi çok seviyordum, yengemden çok nefret ediyordum, sokak hayvanlarına duyduğum merhameti ölçecek matematik henüz gelişmemişti, senelerce sürmüş savaşlara sebep olmuş tüm insanlara kin doluydum.

     Ve Yaman... Ona karşı hissettiklerimi tanımlayacak duygularımı dile getirmek bulutlara dokunabilmek kadar imkansızdı. Hiçbir kitapta tanımını bulamazdım ona karşı hissettiklerimi ki bunun tanımını ben bile yapamazdım.

     Onu bizim grup içinde gören ilk kişi ben olmuştum. Üniversitede, ilk senemizin bahar şenliklerinde sürekli somurtmasıyla dikkatimi çekmişti. Herkes çimlerde oturup eğlenirken o plastik bir sandalyeye oturmuş uzaklara bakıyor, dizlerini titretiyor, tırnaklarını yiyor, arada bir gözlerini kapatıp başını göğe kaldırıyordu.

     Mutsuzluğunun sebebini o günden tam bir sene sonra öğrenmiştik. O gün tanışmak için yanına gitme cesareti bulamayınca yanından geçerken üzerine kahve dökmüştüm. Bir başkası olsa böyle bir günde kıyafeti kahve oldu diye esip gürlerdi. Yaman tam da ondan beklediğim bir sakinlikle bunun önemli olmadığını, bir kıyafet için bağırmayacağını söyleyince hepimiz çok şaşırmıştık.

     Mete mutsuz olduğunu görüp yanımıza çağırdığında ise farkında olmadan bizden biri olmaya ilk adımını atmıştı Yaman. O gün Mete sayesinde çok yüzü güldü, yine de anlatmadı sebebini. Sınıfından arkadaşları yanında olsun veya olmasın, bizden kopamaz hale gelmişti.

     Sonraki senenin bahar şenliklerinde ise hepimizden çok sevinçliydi. Ve o gün babasının önceki sene kansere yakalandığını, o sene de kanseri yendiğini öğrenmiştik. O bir senede çektiği sıkıntıların hiçbirini bize yansıtmamıştı. Sadece bazen hiç yanımıza gelmezdi, bazen yüzü hep asık olurdu, bazen ise çok mutlu olurdu. Bizimkiler fark etmemişti belki, ben hep etmiştim.

     Yanımıza gelmediği zamanlar biz sınıfına giderdik ve okula gelmediğini öğrenince meraktan deliye dönerdim. Ona ulaşabileceğim hiçbir şey yoktu o zamanlar. Sadece dönmesini beklemek zorunda kalıyordum. Günler sonra hiçbir şey olmamış gibi döndüğü zaman da içimden çok kızardım. Göğsünü pataklamak, neden günlerce gelmediğini sormak, onu çok özlediğimi söylemek isterdim fakat hiçbirini yapamazdım. Sadece gülümserdim gizli gizli.

Seni Yaşamak Sensiz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin