9. BÖLÜM
"KIZILCA KIYAMET"20 Mart, 1953
“Ana adı?”
“Adalet.”
“Baba adı?”
“Yıldırım.”
“Nerede ikamet edersiniz?”
“İstanbul, Bebek.”
“Evli misiniz?”
“Evet. Timur Gedizoğlu ile. Varlık dergisi yazarıdır kendisi. Çeşitli mecmualarda yazdığı da olmuştur fakat...”
“Pekâlâ. Buyurun, sizinle ilgilenecekler.”
Firuze Hanım, veznedeki adamın üst üste sorduğu sorular ile ecel terleri dökerken son cümlesi ile rahatlamış, sıcaktan alnına yapışan saçlarını arkaya savurarak deri koltuklardan birine oturmuştu. Tabiri caizse karnı burnundaydı, elindeki kalemi kâğıdı, su bardağını karnına koyduğu çok oluyordu. Timur Bey onu bu halleriyle görünce gün boyu yaşadığı iş stresini unutup kahkahalarla gülüyordu.
Sabırsızlıkla bekledikleri bebeklerinin cinsiyeti üzerine çok düşünmüşlerdi. Acaba kız olursa en çok kime benzeyecekti? Oğulları olursa kime benzeyecekti? Yedi sekiz ay boyunca bu ve benzeri sorular üzerine düşünüp saatlerini harcamışlardı. Odası aylar önceden ayarlanmıştı, duvardaki boyasından el örmesi oyuncağa kadar her şey hazırdı. Firuze Hanım Yalısının yeni üyesi için her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. Tam gününü bilmemekle birlikte artık son günleri olduğunu gören herkes anlıyordu.
Bu bahar gününde Ziraat Bankası tıklım tıklım doluydu. İspanyol paça pantolonu olan bir adam ipince bıyığını iş çantasından çıkardığı bir aynaya bakarak tarıyordu. Bir kadın sigara tutacağına yeni bir sigara yerleştirdi, yanındaki adam çakmağını çakıp uzattı. Elindeki lolipop yere düştüğü için hüngür hüngür ağlayan bir çocuğu annesi teselli ediyor, banka görevlisi ise yapışkan şeker dökülmüş parkeyi temizliyordu.
Firuze Hanım boynuna taktığı kırmızı fularını çıkardı. Yelpazesini daha hızlı salladı. Çevresindeki çocuklar davul gibi olmuş karnına bakıp gülüyordu, bazı kadınlar kaç aylık olduğunu soruyordu, bazıları ise fesat bakışlar ile baştan aşağı süzüyordu. Hepsine aynı tür bakış atıp burada daha ne kadar beklemesi gerektiğini isyankâr bakışlarıyla anlatmaya çalışıyordu. Hamile olduğu için banka görevlisi su, çay ve kahve ikramlarında bulunuyordu. Timur Bey’i tanıyanlar Firuze Hanım’a ekstra hizmette bulunuyordu.
İki gün önce Çanakkaleʼde meydana gelen deprem tüm ülkeyi derinden sarsmıştı. Şiddeti öyle kuvvetliydi ki İstanbul’da ve çevre illerde hissedilmişti. Medya yansıtmasa da Timur Bey’in söylemine göre iki yüzden fazla masum vatandaş hayatını kaybetmişti. Eski bir radyonun boğuk sesi ile saat başı verilen eksik bilgiler ışığında bile durumun ne kadar kötü olduğunu anlamıştı Timur Bey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Yaşamak Sensiz (Tamamlandı)
General Fiction・Dönem kitabıdır. İnsan susar İnsan konuşur İnsan güler İnsan ağlar İnsan yaşar Ve insan ölür Yalanlar söylenir, bedeller ödenir, ihtimaller tartışılır, pişmanlıklar peyda olur, faydasız yakarışlar göğü öfkelendirir, gerçekler sırra kadem basar...