29| SON DÜZLÜK

3.4K 374 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





29. BÖLÜM
“SON DÜZLÜK”



      Tam tarihini bilememekle birlikte epey uzun bir süredir ben dahil her şeyin ağırlaştığını hissediyordum. Sözleri artık ağır ağır işitiyordum; sokaklarda sinirli sinirli yürüyen o insanlar artık hızını kesmişti; kalbim eskisi gibi hızla atmıyordu, güneş doğarken acele etmiyor eskisi gibi. Zaten bir süredir zamanla aram hiç iyi değildi. Hoş, benim hiçbir zaman, zamanla aram iyi olmadı ki.

      Sağlıklı bir insan gibi görünmek, hayallere veya amaçlara sahip olmak bana çok uzak değil sanırken her öğrendiğimle sonu gelmez bir girdaba sürükleniyordum. Oysa yakın bir tarihte iyileştiğimi bile söyleyecek cesareti bulacaktım. Ama hayır, insanlar hâlâ karşılarında mezar taşı varmış gibi dualar ediyordu ve tek fark, bu sefer yalnız değildim. Bu acıyı benimle paylaşan ne kadar insan varsa hepsi tıpkı benim gibi görünüyordu.

      Ruhsuz, hissiz ve mütemadiyen suskun.

      Katile olan kinimizi yeterince kusmuştuk ve şimdi sırada, vaktinde ona yardım edemediğimiz için kendimize kızmak vardı. Onlarca insan o gün, o saatte hastanedeydi. O ikisi sinsi planlarını belirleyip gözümüzün önünde profesyonel bir şekilde işini hallederken biz nasıl görememiştik? Nasıl koruyamamıştık o gözleriyle yardım dilerken?

      Olmamı istediği insana dönüşmüştüm. Artık ben, o eski ben değildim. Tıpkı bir zamanlar onun yaptığı gibi acımı içime atıp asıl yapmam gerekeni yapacaktım. O, yediği ihaneti hiçe sayıp senelerce bunu içine atmış ve o süre zarfında çocuklarını büyütmüştü, yetmemiş torunlarını büyütmüştü. Şimdi ise yapmam gereken dik durup sonsuz bir irade ile o katilin en ağır cezayı almasını sağlamaktı.

      “Nasıl oldu? Beğendin mi?”

      O gece evime Korkut ile döndüm ve bu tahmin ettiğimin de üstünde güç verdi bana. Normal zamanda, mutlu veya mutsuz bir anım olsun hiç fark etmez, bu eve gelince içim daralırdı. Kendimi sonsuz bir labirentin içine bile bile atmış gibi hissederdim. Bu ev hep bana fazla gelmişti. Ancak şimdi, Cihan ve Korkut’la kendimi çok daha iyi hissediyordum.

      En üst katta, en güzel manzaraya sahip bir odayı Korkut için ayırdım. Önceden anneannemin dikiş diktiği bir oda olmalıydı çünkü başta dikiş makinesi olmak üzere her renkten ve türden ipler ve kumaşlar vardı. Cihan’la beraber oradaki eşyaları bodruma taşıdılar. Ben de o sırada ikisi için atıştırmalık bir şeyler hazırladım. Sabah katili öğrenmem ile başlayan gün, akşam Korkut ile bitiyordu ve daha dün Bahadır’ın dağ evinde olmam çok tuhafıma gidiyordu. Demiştim ya, zaman herkes ve her şey için daha yavaş akıyordu sanki.

       “Bayıldım! Manzaraya bak abla! Bilseydim daha önce gelirdim! İnsan şurada bir ömür geçirir!”

      “İstersen bir kitaplık yaptıralım sana. Bu küçük geldi sanki,” dedim ceviz ağacından yapılmış eski bir kitaplığa doğru bakarak. Korkut tıpkı ablası gibi kitap okumayı çok severdi bu yüzden getirdikleri sadece sınav kitapları değildi.

Seni Yaşamak Sensiz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin