21 / Mirza

703 63 43
                                    

Erkan Oğur - Sen Benden Gittin Gideli

Kalbimi saran aşk boğazıma sarılana kadar tarihin en mutlu adamı bendim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kalbimi saran aşk boğazıma sarılana kadar tarihin en mutlu adamı bendim. İhtişamlı bir okyanusun yanında sönük kalacağı mavi gözler beni seçtiğinden beri hangi sevabın karşılığını aldığımı düşünüp duruyorum. Nasıl olur da Dünya, minik bir kız çocuğunun şımarıklığında büyümüş koskoca bir kadının inadını kemiklerine kadar işlemiş Dünya; benim Dünya'm, tüm zamanların en huysuz adamının gözlerine içine böyle bakabilir? Merhamet taşan gözleri sırtıma hayatımın en ağır yüklerini yükleyebilir? Kaldı ki kalbi yaralarla çevrili bir adamım ben. Canımın parçasını bir hastane koridorunda beklediğim günden beri, alamadığı her nefes için kendi nefesimden vazgeçtiğimden beri zor bir adamım. Fıtratımın mayaladığı bir huysuzluk bütün hayatımı sararken Dünya göğsüme kendi bağrından çiçek tohumları ekiyor. Karşı koyamadığım bir baharı ruhuma getirirken bana da sadece ona boyun eğmek düşüyor.

Gözlerine her baktığımda içimde çağlayan bir şelalenin gürültüsünden sağır oluyorum. Karşıma geçip kaş çatışında yıldırımlar çaktırmasını hayretle izliyorum. Konuşmasında, oturuşunda, kalkışında, nefes alışında varlığımı şaşkına çeviren, inancımın sınırlarını zorlayan her şeyi parlak bir lunaparkı ilk defa gören küçük bir çocuk gibi seyrediyorum. Kalbim genişliyor, göğsüm genişliyor, tüm yaralarıma merhem sürülüyor. Dünya'yı sevmek bana bu hayatta yapılmış en büyük iyilik oluyor.

Uzun sayılabilecek bir süre kendimize ait gizli bir bahçe kuruyoruz. Orada gülüşlerine, tenine, dudaklarına doymak için nafile bir çabaya giriyorum. Bir sarmaşık gibi kalbime dolanırken yeşilinin parlaklığına kanıyorum. Dalları kemiklerimi sıktığında bile fark etmiyorum üstelik. Boğazıma sarılan dikenler tenimi kesince bile tek istediğim Dünya'nın dudaklarından bir damla daha zehir çalabilmek oluyor.

Bir oyun gibi başlattığımız bu sır bir gün büyüyüp sırtımıza kambur olacağını bize hiç belli etmiyor. Öyle hain bir sessizlikle ilerliyor ki her şey, başımıza fırtına bulutlarının toplandığını bile göremiyoruz. Birbirimize bakmaktan kör olduğumuz gerçeğinin altında ezilip kalıyoruz belki de.

İki farklı hayatı ucundan tutup birleştirmeye çalıştığımızı o an fark edemiyoruz. Sessizce bakışmanın heyecanını kimsenin görmediği yerlerde buluşmanın zevkine katıp kimseyi umursamıyoruz. Çok renkli bir hayalin içinde geri kalan kimseyi umursamayan çocuklar gibi hapsoluyoruz. Zaman bir daha akmayacakmış gibi öpüyorum onu dudaklarından, kimse bizi arayıp sormayacakmış gibi sarılıyorum. Elbiselerimiz değil, kendi derilerimiz bile fazla geliyor. Birbirimize karışmanın bir yolunu ararken geçtiğimiz yerleri ateşe veriyoruz. Kavgalarımız arşa çıkıyor. Sesimiz gök gürültüsünü bile bastırıyor. Onunla geçirdiğim her ana aşık oluyorum. Tekrar ve tekrar. Hiç düşünmeden. Başka bir seçeneği düşünmeden dahi. Dünya'ya deliler gibi aşık oluyorum.

En güzel yerinde bölünen rüyalar gibi biz de bu uykudan uyanıyoruz elbette. Dünya'nın arkadaşlarından haz etmeyişim aramıza giriyor. Onun benimkilere yanaşmayışı yeni bir kırmızı çizgi çiziyor. Kavgalarımız şiddetleniyor, sevdamız sinip yorgan altlarına saklanıyor. Son darbeyi Dünya'nın ailesi vuruyor.

Son MektupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin