16 / Dünya

1K 110 103
                                    

Bilgisayarımın ekranına bakarken hiçbir şey göremiyorum aslında

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bilgisayarımın ekranına bakarken hiçbir şey göremiyorum aslında. İki gündür gözlerimin önünde aynı sahneler oynayıp duruyor. Mirza'nın dudaklarından dökülen kanlı kelimeler elbisemi lekeliyor her seferinde. Bir şeylerin koptuğunu biliyorum ama buna tam olarak neyin sebep olduğunu, bizim buna nasıl ayak uydurduğumuzu ve boyun eğdiğimizi çözemiyorum. Mirza'dan, kalbinden, kendi göğsümde onun ismini sayıklayarak atan yüreğimden öyle emindim ki hangi gerçeklere gözlerimi yumduğumu bir türlü bulmayı başaramıyorum. Çok tanıdık bir dili okuyamıyor gibi hissediyorum kendimi. Harfler, kelimeler gözlerimin önünde duruyor fakat bir anlam ifade etmiyorlar.

Dümdüz duvara bakıyorum saatler boyu. O günden sonra bir damla bile gözyaşı dökmüyorum üstelik. Kalbim çelikten bir zırh edinip onu kendine dokuyor. Her bir ilmek canımın acısını katlarken dişimi sıkıp sabrediyorum. İnadımdan, gururumdan kendimi buna mecbur kılıyorum. Gülseren o gün eve geldiğimde yüzüme bakıyor ve korkunç halimden her şeyi çözüyor. Titreyen ellerimden hala sıkı sıkı tuttuğum kolyemi alıp bana sıcak bir banyo hazırlıyor. Sonra saçlarımı tarayıp beni neşelendireceğini düşündüğü şeyler hakkında konuşuyor. Cevapsızlığım onu hiç etkilemezken uyumadığımı bilmesine rağmen bütün geceyi odamdaki sallanan sandalyede geçiriyor. Onun bu şefkati beni yerlerden toplarken aynı zamanda canımın çorak topraklarından yaralıyor. Kendi annem o gün ne halde olduğumu bile bilmiyor. Gülseren olabileceği her şey olmaya çalışarak anne rolüne soyunmaktan hiç gocunmuyor benim için.

Bir konuşsam ağzımdan burnumdan kan geleceğine inandığım için dudaklarımı aralayamıyorum. Ertesi gün okula bile gitmiyorum. Kendimi teslim tarihi yaklaşan ödevlerimden birine vermeye çalışırken Gülseren'in zorla yanıma bıraktığı tepsilerden kaçıncısı olduğunu bilmediğim bir tanesini iterek kendimden uzaklaştırıyorum.

İçinde donakaldığım bu sessizlikte dönmek istediğim son yerin kendim olduğunu fark ediyorum. Göğsümü bir açıp baksam zalim bir savaşın ayak izlerini görebileceğimi biliyorum. Bir kendime dönüp baksam Mirza'nın sadece sözleriyle incitebildiği o kızı hala titrerken görebileceğim. Ona olan özlemimin beni nasıl kemiklerimden sarstığını duyup gözyaşlarımla yıkayacağım kavrulmuş etimi. İncinmiş olmanın bile incittiği bir noktada durup susuyorum. Ne ileri ne geri gidebilecek gücü kendimde bulamıyorum.

Kapım çalınıp Gülseren içeri girdiğinde ekrandan çektiğim bakışlarımı ona çeviriyorum. Bu ödevi asla yetiştiremeyeceğimi bilirken vazgeçtiğim şeyler listesine adını ekliyorum. O listeye bir tek yeşil gözlü bir adamın ismini yazamıyor olmak parmaklarımı ağrıtıyor. Herkesten ve her şeyden bağımsız olmamla o kadar övünürken aniden kalbimin çağlayan atlarını önünde diz çöktürmesine güceniyorum.

Birkaç saniye durup ruh halimi kontrol ediyor gibi hissetmeme sebep olurken dikkatimi tamamen üstünde topluyor dadım. "Mirza Bey geldi." dediğinde kalbimin durduğuna şahit oluyor. Garip bir sancı göğsüme girerken kulaklarım uğulduyor. "Aşağıda bekliyor."

Son MektupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin