2 / Mirza

3.2K 275 117
                                    


Camdan içeriye serin gündüz havası girerken tişörtümü ulaşamayacağım bir yere fırlatmamış olmayı dileyerek yeni bir sigara yakıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Camdan içeriye serin gündüz havası girerken tişörtümü ulaşamayacağım bir yere fırlatmamış olmayı dileyerek yeni bir sigara yakıyorum. Israrla titreyerek uykumu bölen telefonum tekrar kendini hatırlatıyor ve tahammül sınırlarımı aşarak sinirden başıma bir ağrı saplanmasına sebep oluyor.

Komodinin üzerinde duran telefonuma uzanırken sigaramı dudaklarımın arasına kıstırıyorum. Üst üste aramalara ve mesajlara bakarken başımdaki ağrı şiddetlenerek kendini memnuniyetle hatırlatıyor. Dünya'nın yüzü bir türlü gözlerimin önünden gitmiyor sanki. Nişanlanmış olduğu gerçeğini unutamıyorum. Keşke hiç karşılaşmasaydık. Çoktan kapandığını sandığım o eski yara aniden iltihaplanmış, başa çıkılamaz bir hale gelip canımı yakmaya başlamıştı.

Kafamdaki düşüncelerin eziyetinden kurtulabilmek için üst üste mesajların sahibinin ismine tıklıyorum: Sedef. O telefonu tek çalışta açarken ben çoktan bunu yaptığım için içten içe kendime sövüyorum. Tıklamadan önce bir saniye daha düşünseydim muhtemelen vazgeçip kendimi bu sıkıntılı durumun içerisine sokmamış olacaktım. "Nerelerdesin sen?" Gür bir neşeyle parlayan sesi kulaklarıma ulaşınca önce iyice kısalmış sigaramı parmaklarımın arasına alıyorum, sonra burun kemiğimi sıkarak bu uslanmaz ağrıyı boşuna bir çabayla durdurmaya çalışıyorum.

"Evdeyim."

Verdiğim kısa cevaba görmesem de gözlerini devirdiğini biliyorum. Neşesini hiç bölmeden konuşmaya devam ediyor. "Gene neler düşünüyorsun acaba?" Bir an cevap vermemi beklermiş gibi duraksayınca gülüşe benzer bir ses dökülüyor dudaklarımdan, bunu devam etmek için bir işaret olarak alıyor o da belli ki, zira ikimizde bu soruya cevap alamayacağını en başından beri biliyorduk zaten. "Aklında hangi tilkiler varsa, onlara söyle seni rahat bıraksınlar."

"Denerim."

Bu halime alışkın biri olarak derin bir nefes alıyor telefonda ve "Bir süre buralarda olamayacağım." diyor. "Ben dönene kadar kafanı toplamış olursun umarım." Sonra benim tek bir cümle dahi söylememi beklemeden telefonu kapatıyor.

Bir anda kendimi rahatlamış gibi hissettiğim için suçluluk duyuyorum. Sedef'le ismi konmamış, bağlanmaktan uzak bir ilişki yürütüyoruz ve bundan ikimizde ölesiye memnunuz. Yine de ona vereceğim en ufak bir sıkıntı benim de canımın sıkılmasına sebep olur. Bu yüzden Dünya aklımın içinden çıkıp gidene kadar onunla bir süre görüşmeme kararı alıyorum.

Onu ilk gördüğümde içimde kaşınıp duran o yer tekrar azıyor ve beni çileden çıkartacak bir hale geliyor. Kendime sürekli bunun geçip gittiğini hatırlatma ihtiyacı duyuyorum fakat kalbim eğilip bükülerek sadece kendimi kandırdığımı haykırıp duruyor. Kazanmak için girdiğimiz bu kavgada kalbim de ben de ağır, kanlı yaralar alarak galibiyetin çok uzağına düşüyoruz. Çünkü gözlerim bir kere daha Dünya'nın gözlerini buldu ve kalbim ait olduğu yeri anımsadı. O yer şu an bir başkasına aitken üstelik. Bunu nasıl hazmedip nasıl hayatıma devam edeceğim hakkında en ufak bir fikrim yok.

Son MektupHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin