17

3.7K 266 48
                                    

Aşk ne garipti. İstediği zaman içindeki duyguları yok edip her şeyi himayesi altına alabiliyor ya da, hepsini acı içerisinde bırakabiliyordu. Diğer duygular aşk ile değişiyordu, büyüyordu.

Jungkook'a aşık olduğumu hissettiğim andan beri içimde saçma sapan bir his dönüp durmaya başlamıştı. Belirsiz bir zaman dilimi ki onu suçlayıp işaret edemiyordum. Acısı da buradan geliyordu, Jungkook hayatıma bir şekilde girmeseydi o boşluk hayatımın kalanında Seokjin'in ve ondan sandığım bebeğimin kaygısı ile dolup taşacaktı. Şimdi baktığım bu gözler yerine tedirginlikten öldüğüm zamanların belki de beterini yaşamaya devam edecektim. Bu bir kıyaslama ya da ölçü işi değildi. Aşk aramıza girmeseydi sadece ruhum ölmekle kalmayıp yeşermeyen aşkımız da toprak altında kalacaktı.

Doğacak olan bebeğimiz, bizimdi. Adım gibi emindim ki Jungkook'a çok benzeyecekti. Bu yüzden aklımdan bunlar geçerken gülümsememek elde değildi. Hafifçe göğsüne yaklaşmış ve ellerimi üzerine koyarak dudaklarına uzanmıştım.

"Beni gevşet." Dudakları üzerine fısıldarken gözleri aniden kırmızılaşmış ve burnundan sert bir nefesi yüzüme bırakmıştı.

"Prezervatifi a-alıp geliyorum." Hemen bir koşu yanı başımızdaki banyoya girdiğinde gülmemeye çalışarak yatağa yönelmiş ve altımdaki pantolonla beraber baksırımı indirip sütyenimi açıvermiştim. Jungkook daha iki gün önce beni banyoda gördüğünde yüzündeki acı ifadenin tadını dahi almıştım. Beni şimdi yatakta görünce çığlık atmazsa-

"T-Taehyung neden öyle uzandın ki şimdi?!" Yan yatıp başımı, dirseğimi yatağa yasladığım elime bırakmış ve bir bacağımı yukarıya çekerek dizimi de yatağa yaslamıştım.

"Nasıl uzanmışım ki?" Gülmemeye çalışırken hızlı adımlarla yatağa gelmiş ve elindeki kutuyu bırakıp üzerindekileri çıkartmaya başlamıştı. Bu sırada onu izlerken oldukça keyiflenmiş ve alt dudağımı ısırmadan duramamıştım. Kendini yatağa bir kaplan misali bırakırken dikelen erkekliğine karşı ufak bir ıslık öttürüp kocaman gülümsemiştim. Elini belime yerleştirip karşıma uzanmış ve gözleri kırmızı ile kendi rengi arasında gidip gelirken gülümsemem kasılmıştı.

"Jungkook?" Feromonları az öncekinden daha yoğun bir hale büründüğünde bunun bir tahrik etmek amacıyla olmadığını anlamıştım. Bu kızgınlık zamanında yayılan feromonlardandı.

"Ah, Taehyung, inan hiç zamanı değil." Kirpikleri kırpışmış ve zorla nefes alır gibi göğsü titremişti. Elimdeki eli kalçama, oradan dizime kayıp kavramıştı sahiplenici bir tutumla. Kendi üzerine attığı bacağım ile parmakları nokta atışı yapıp ıslanmış olan girişimi bulmuştu.

"Sen kızgınlığa mı giriyorsun, o yüzden omegam..."

"Evet." Dudaklarıma uzanırken homurdanmış ve onları istekle kavrayarak emmeye başlamıştı. Daha ilk temasımızda sabırsızca inlemiş ve bana daha çok sokulmuştu. Bacağımı refleksle beline tamamen dolayıp hafifçe üzerine yuvarlansam da otuz sekizinci haftasını doldurup geçen bebeğimle birlikteyken bu yapabileceğimiz en yakın temastı.

Tabi bir de içime girip çıkan parmakları vardı...

"Ah, Jungkook." Beni yatırıp üzerime yandan uzanırken dudakları göğüslerimi bulmuş ve son raddesine gelip gelişimini tamamlayan yerleri emip sıkmaya başlamıştı. Aynanın karşısında pek bir nazikti ve şuan kendini tutamadığı apaçık belliydi. Keza o dokundukça fena oluyor ve ben de teninde süpürmediğim bir gözenek bırakmıyordum. Elim sert organına geldiğinde derince inlemiş ve parmaklarını içime daha hızlı itip beni de inletmeyi başarmıştı. Bu yüzden elini yakalayıp onu durdurmak istediğimde hamura dönen bedenimi doğrulturken adeta nefes nefese kalmışcasına akıttığı terlerini umursamadan doğrulup bana yardım etmişti.

OMEGA 'オメガ'/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin