"Zeynep.. Zeynep." Yumuşak ses ruhumu okşarken saçlarımda hissettiğim eller mecaz değildi.Gözlerimi açtığımda arabadaydım yan bir şekilde yatıyordum Atalay bana gülümseyerek bakıyordu ve saçlarımdaki elini geri çekti.
"Derse geç kalacaksın." Fısıldayarak konuşma beni daha çok uykuya çekiyordu hafif kaldırdığım başımı koltuğa sertçe bıraktım ve gözlerimi tekrar yumdum.
"Bir saat uykuda kırk kalori yakıyoruz. İki saat daha uyusam her şey daha iyi olabilir." Mırıldanırken onunla konuşmuyordum kendi kendime konuşuyordum.
"Uyanıkken rüyamı görüyorsun sen. Hadi kalk." Yükselen sesi uykuma açmak ister gibiydi. Gözlerimi açtığımda bir kaç kere yutkundum. Atalay camı açtı ve temiz havanın arabaya dolmasını sağladı.
"Beş dakikalık yolda uyudun." Sözlerini gülerek söylemişti. "Ve bütün yol boyunca lahmacun kalori diye sayıkladın."
Sözleri ile uykum iyice açılmıştı. Sikeyim neler demiştim.
"Arada konuşuyorum uykumda." Yüzündeki gülümseme kaybolurken ciddileşti.
"Gayet zayıfsın kalori işlerine kafa yormana gerek yok Zeynep."
O ne anlardı ki. O bir erkekti kilolu kadınları yargılayan taraftı ayrıca çok güzel bir vücudu vardı. O beni anlayamazdı.
"Haklısın. Ben derse gideyim." Ona bakmadan konuştum çantamı alıp arabadan inecektim ki kolumu tuttu, ona dönmek zorunda kaldım.
"Beni geçiştirme." Kaşlarını çatarak konuştuğunda kolumu ondan çektim ve konuştum.
"Derse gitmeliyim." Arabanın kapısını kapatıp dershaneye girdim.
Verilecek akıla ihtiyacım yoktu. Ben her şeyin farkındaydım ve bunu yaşamayı tercih ediyordum.
^^
"Zeynep annem üç ekmek al gelirken sabaha da kalsın."
"Tamam anne." Dershaneden eve yürüyerek geliyordum ve bu bir buçuk saatimi alacaktı. İyi yanıysa bir saatlik kısmı halletmiştim bile. Çimlerin önüne geldiğimde ekmekleri unutmamak için yolun karşısındaki bakkala girdim.
"Her yer kaynıyor polislerde burda nöbet tutuyor ama bilmiyorum. Daha iki gün önce Ankara'da canlı bomba patladı."
Bakkal'ın müşteri ile ayak üstü sohbeti içimi darlandırmıştı. Olaylar kötüydü her gün bir yerde bir saldırı oluyordu. Bir yerler yanıyor bir yerlerde patlamalar oluyordu.
"Üç ekmek." Bakkala gösterdiğim poşetle konuştum.
"3.75" Cebimden çıkardığım bozuklukları sayıp uzattı. Kafamla selam verip çıktım. Arada gelip sigara aldığım yerdi. Bizimkilere yakalanmamak için evden uzak olan bu bakkaldan alıyordum.
Canım ne kadar sigara içmek istesede paketi eve sokmak istemediğim için almamıştım. Aile evinden kendi evime çıkmam lazımdı.
Bakkaldan çıktığımda önümde duran araba ile kaşlarım çatılmamıştır çünkü sabah bindiğim arabayı biliyordum.
Atalay camı indirip bana ve elimdeki ekmek poşetine baktı. Gülerek konuştu.
"Evin küçüğü sen misin?" Gözlerimi devirdim.
"Hayır iki kardeşim var."
"Atla bırakayım seni eve." Sağa sola baktım ve tanıdık bir sima olmadığından emin olup arabaya bindim.
"Her yerde karşıma çıkıyorsun." Söylediğim şeyle yine gülmüştü sağa bakıp direksiyonu tek eliyle hızla çevirdi ve aynı zamanda konuştu.
"Çünkü her yerdeyim." Bunu söylerken ses tonu dalga geçer gibi değildi de sanki dünyanın en bilinen bilgisini söylüyormuş gibi basite indirgeyip nötr bir sesle söylemişti.
"Bu fiziksel olarak imkansız."
"Demek ki Zeynep, imkansız o kadar da imkansız değilmiş."gözlerimi devirdim.
"Sigaran var mı?" Tek kaşı havada bana döndü.
"Yok." Sinirle cama döndüm ve arkama yaslandım. Bok herif.
Çalan telefon ile aramayı cevapladım. Annem arıyordu.
"Kızım amcanlara gidiyoruz gelicek misin evde ders mi çalışacaksın?"
"Evde kalırım ben anne." Vedalaşıp telefonu kapattım ve elimdeki ekmeklere baktım.
"Ekmek ister misin?" Atalay'ın kaşları çatılarak bana döndü ekmeğe bakış attı ve kafasını yola çevirdi.
"İsterim." Sorumu anlamadığı belliydi.
"Sigara verirsen veririm." Arabayı erkeksi kıkırtı doldurduğunda iki saniye durup büyülendim.
"Zeynep, sigara vermiyeceğim sana."
"İyi be." Ekmekten kopardığım dilimi ona uzattım gülüp elimden aldı ve tek hamlede ağzına attı.
"Atalay."
"Efendim." Ne diyeceğimi bilmiyordum sadece onunla konuşmak istiyordum. Ben ne diyeceğimi düşünürken o benden ses gelmediği için bir kaç saniyeliğine bana dönmüştü.
Annemler evde yoktu eve gitmesemde olurdu. Gidip takılabileceğim yakın bir arkadaşım yoktu. Ama sigara alabilirdim. Bugünlük yakalanmazdım.
"Sağda inebilir miyim?"
"Daha evine gelmedik." Arabayı durdurmadan konuştu.
"Eve gitmeyeceğim." Kaşları çatılırken arabayı durdurmuştu.
"Çok fazla durma dışarda. Etraf karışık." Bakkaldaki konuşmaları doğrular şekilde konuşunca sessizce yutkundum. Ondan duymak korkutmuştu. Yani bizim burada da bir canlı bomba olma ihtimali tarif edilemez bir duyguydu.
"Sigara alıp eve geçeceğim." Söylediğim şeyle çatılı olan kaşları gevşedi ve arabayı tekrar çalıştırdı.
"Ya durdursana! Niye kafana göre hareket ediyorsun?" Bunu sigara almamam için yapıyorsa salaktı. Sonuçta o gittikten sonra gider alırdım.
"Ben sana vericem sigara boş yere yürüme." Söylediği şeyle bağırmayı bırakmıştım ama sinirim geçmemişti.
"İndirir misin beni?"
Kaşları çatılırken kafasını yukarı kaldırıp derin bir nefes verdi.
"Allah'ım sabır ver." Ağzının içinde söylesede duymuştum.
"İnicem dedim sana."
"Zeynep çocukluk yapıyorsun." Çocukluk yapan oydu.
Boş yolda ilerlediğimizi gördüğümde elimi el frenine atıp hızlıca çektim.
🍓🍓🍓
Merhaba
Bölümü nasıl buldunuz
Yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı unutmayın
Görüşürüzz
🍓🍓🍓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNHOLY | DADDY ISSUES
ChickLitYaralarımı sarar mısın. Unholy: Kutsal olmayan, dine aykırı. -