Elimdeki eczane poşeti ile koltukta oturuyordum Atalay ise yüzündeki gülümseme ile arabayı kullanıyordu."Bir şeyler yemek ister misin?"
"Hayır, sağ ol." Kafamı iki yana sallarken aynı zamanda konuşuyordum.
"Ailen bir şey söylediler mi?" Ardından ciddi bakışları bana döndü bir kaç saniye yüzümü inceleyip tekrar yola döndü ve cümlesine devam etti.
"Yüzünü böyle görünce."
"Hayır farketmediler." Söylediğimle kaşları havalanmıştı.
"Nasıl farketmediler? Yüzüne bakmıyorlar mı?" Kendi dertlerinden beni görmüyorlardı ki.
"Makyaj yaptım. Zaten çok odamdan çıkmam."
"Anladım." Tek kaşı havada bana döndü bir şey söylemek istiyor ama bunu yapamıyor gibi bir hali vardı.
"Neyi merak ediyorsun?" Sorumu beklermişçesine hemen konuştu.
"Sedece seni merak ettim."
"Bende bir şey merak ediyorum." Kaşlarımı havalandırıp ona döndüm.
"Sor."
"Neden merak ediyorsun beni? Etme merak." Burnundan nefes vererek güldü ve arabanın hızını biraz arttırdı. Bunu bilinçli mi yoksa bilinçsiz mi yaptı bilmiyordum.
"Kusura bakma mesleki deformasyon." Söylediği şey bir an için beni üzmüştü. Çok kısa bir an içimdeki ses, yani herkesi böyle merak mı ediyor diye konuşmuş ardından hemen susmuştu.
Çok kulak vermemeye çalışsamda olmuyordu. Sikeyim böyle işi.
Telefonum çaldığında elime aldım ve arayana baktım. Sıla'yı görünce gözlerim dolmaya başlamıştı bile.
"Efendim."
"Ne konuştunuz hocayla?" Merak ettiğini şak diye sormuştu. En iyisi buydu zaten laf kalabalığı olmadan.
"Sınıf düşersen üzülür müsün dedi. Tabi on net türkçeden yapan bir kızı birinci sınıfta tutacak değiller ya!"
"Kızım saçmalama sakın gitme sınıftan ben seni çok sevdim ya." Sıla'nın söylediği yüzümü güldürürken aynı zamanada bir damla yaş yanağımdan aşağı süzülüyordu.
Hiç bir bok kazanamayacaktım.
"Gitmiyorum bir yere merak etme." Güven vermek istercesine konuştum ve ardından vedalaşıp telefonu kapattım.
Atalay'ın eli torpidoya uzandı ardından peçete kutusunu çıkartıp bana uzattı. İçinden bir tane çekip aldığımda ikincisinin peşinden geldiğimi görünce gerilen sinirlerim bununla taşmıştı.
"Sikeyim seni." Fısıldayarak söylediğim şeyle Atalay'ın bakışları bana çıkmıştı. Duyduğu için şansıma ariyetten küfür ettim ve tepkisini bekledim.
"Ağzına acı biber sürerim Zeynep." Ardından parmağı ile burnumun ucuna vurdu ve dişleri gözükecek kadar sırıtıp yola döndü.
Kızmış mıydı hoşuna gitmiş miydi anlamamıştım. Ben bu adamı anlayamıyordum.
Araba evimin olduğu sokakta durduğunda arabadan inmek istememiştim.
Arkasına yaslandı ve kafasını bana çevirdi ne yaptığıma bakmak için. Bir kaç saniye beni inceledi.
"Eve gitmek istemiyor musun?" Benim mimiklerim konuşuyor muydu yoksa bu adam her şeyi biliyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNHOLY | DADDY ISSUES
Chick-LitYaralarımı sarar mısın. Unholy: Kutsal olmayan, dine aykırı. -