Barış yanıma çimlere oturmuştu. Elinde tuttuğu iki sondanın birisini bana uzatmıştı."Bu bir tesadüf mü?" Kaşlarını çattı ve hayretle bana baktı.
"Gerçekten tesadüflere inanıyor musun?" Ben cevap vermediğimde kafasını onaylamadığını belli eder bir şekilde iki yana salladı.
"Üstüne düşünmedim hiç." Paldır küldür aklıma gelen her şeyi dışarı yansıtabilen biri değildim. Bir şeyin üzerine uzun uzun düşünmediysem o şeyin hakkında fikirlerimi paylaşamazdım.
"Sadece seni uyarmak istedim. Atalay meslekten uzaklaştırıldı ama sabah denetimli serbestlikle salınacak gibi duruyor. Güvende hissetmediğin hiçbir ortamda bulunma ve asla tek gezme." Duyduklarımla güçlü bir şekilde yutkundum ve parmağımdaki seğirme yüksek bir hıza geçti. Ellerim titremiyordu sadece parmağım seğiriyordu.
Yakalandığındaki beni öldüreceğine dair olan bağırışları kulaklarımda çınlamaya başlamıştı. Dershaneye gitmezdim evden çıkmazdım bir süre belki o zaman beni unuturdu. Aklımdan geçen binlerce senaryo ile boğulur gibi hissettim ve derin bir nefes çektim içime.
"Yani yarın benim karşıma çıkıp beni vurabilir, bıçaklayabilir ya da tekrar kaçırabilir." Gözlerim dolu doluydu ama yaşlar yerçekimine inat süzülmüyordu.
"Öyle bir şey olmayacak, sen sadece tetikte ol." Söyledikleri ile kafamı olumsuzca iki yana salladım. Öyle bir şey olma ihtimali çok yüksekti.
"Herif bas bas bağırdı seni öldürücüm diye ve yarın serbest nereye öyle bir şey olmuyor."
"Sakin ol Zeynep, seni tek bırakmayacağız emin olabilirsin." Aklımdan geçen bir sürü kadın ismi söylediği sözleri bastırıyordu. Bir sürü kadın koruma kararına rağmen katledilmişti. Onlar korunamamıştı ki ben nasıl korunacaktım.
"Senin için bir taksi çevireyim, bu sıralar tenha yerlerde gezme." Kendim halledebilirim teşekkür ederim." Ayağa kalmıştım ki bileğimi saran elle duraksadım. Sert olamayan ama ısrarcı tutuş ile başımı arkaya çevirerek ona baktım.
"Biliyorum halledebilirsin." Söylediği şeyle duraksadım ve gözlerim kısıldı.
Siksinler böyle işi.
Aklımda canlanan anı ile utkundum ardından tüylerim ürperdi. Barış'ın gözleri kısılırken elini hızla benden çekişti.
"Emin ol en iyi ben hallederim." hızla ilerlemeye başladım ve belki de koşuyordum. Tarif edemeyeceğim korkunç bir his hücrelerimi ele geçirmişti. Bu his iğrençti.
Söylediğim söz çok saçmaydı ama o an farklı bir tepki vermeliyim diye düşünmüştüm.
Aynı yer, aynı olay, aynı cümle ama farklı bir adam. Farklı mıydı? Peki ya bu bir tesadüf mü? Kafamı iki yana salladım ve eve doğru ilerlemeye devam ettim.
^^
Derstekiler soruyu tartışırken bende aklımdaki soruları tartışıyordum. Barış'ın Atalay'dan bu kadar farklı olup bu kadar aynı konuşması beni ciddi strese sokmuştu.Ölmek istiyordum, çok yorulmuştum. Elimdeki rotringin sivri ucunu kalbime soksam ne olurdu. Muhtemelen on beş dakikadır tartışılan bu integral sorusu değerini hızlı bir şekilde yitirirdi ayrıca bugünkü dersler de ertelenmiş olurdu.
"Zeynep tahta burada aşkım." Samimi matematikçimize yalandan da olsa bir tebessüm yollayıp kalemi kalem kutuma yolladım. Şimdilik gözüme gözükmeseydi daha iyiydi.
Telefonumun ekranının yanması ile odağım oraya kaymıştı.
'çıkışta seni alacağım.' mesaj kalbimi ağzıma attırırken hızla telefonu elime aldım.
"Zeyenp!" Hocanın uyarısı ile önüme süs olarak koyduğum kitabı ve çantamı alıp sınıftan çıktım. Şu an tek derdim integraldi sanki.
Mesaj ekranını açtığımda profil resmi olmayan bir numara olduğunu gördüm. Atalay'ın yeni bir numaradan yazma ihtimali midemi ağzıma getiriyordu.
Telefon elimde titriyince olduğum yerde sıçramıştım. O numara şu an beni arıyordu. Tereddüt etsem de korkunun ecele faydası yok diyerek çağrıyı cevapladım.
"Zeynep, Barış komiser ben. Kusura bakma mesajda tanıtmadım kendimi." Bir iki saniye durdum ardından kendimi toparladım.
"Problem değil."
"Kaçta bitiyor dersin seni alacağım."
"Bitti." Yani benim için bitmişti.
"Hım, ben on bilemedin on beş dakika uzaklıktayım beni dershaneden çıkmadan bekle tamam mı? Arkadaşlarınla dur tek kalma." Benim arkadaşım yoktu ki.
"Tamam."
Dershanede giriş katın merdivenlerine çöküp Barış'ı beklemeye başladım. Umarım ders bitmeden gelebilirdi yoksa hoca ders de olanları bildirecek ve beni daha uzun süre burada tutacakları.
Arkamdan gelen ayak sesi ile hızla yerimden kalkıp arkama döndüm. Gelen Gökhan'dı.
"Zeynep, biraz konuşalım mı?" Her zaman çatık olan kaşlarım gevşemiş ve havalanmıştı.
"Neden?" Söylediğim şeyin kabalığını fark etmem uzun sürememiş ve hemen toparlamaya çalışmştım.
"Yani tabii hangi konuda?"
"Başına gelen şeyler hakkında herkes konuşuyor ben seni gerçekten merak ediyorum. Derste de birden çıktın, herkes şok oldu, kıpkırmızı oldu hoca." Bu gece evde kıyamet kopacaktı demek ki.
"Bunalmıştım, gerçekten sabrım kalmamıştı ayrıca sen nasıl dersten çıktın?"
"Lavaboya dedim. Bunalınca ya da ne zaman istersen buradayım bunu unutma seninle konuşacak vaktim her zaman var. Ayrıca söylenenlere inanmıyorum. Sen senden yaşça büyük insanlara takılıp farklı yerlere gidecek bir kız değilsin." Hakkımda tam olarak ne deniyordu çözememiştim ve aklım karışmıştı.
"Nasıl yani, ne diyorlar ki?" Gökhan sıkıntılı bir yüz ifadesi ile bana baktı. Eli ile ensesini kaşıdı.
"Bir adam varmış otuz kırk yaşında v-" Gelen korna sesi ile Gökhan'ının cümlesi kesilmişti. Kapıya taraf baktığımda araba da bana el yapan Barış'ı gördüm.
"Gitmem lazım ama bunu tekrar konuşuruz." Aklımdaki soruları erteleyip Gökhan'a başımla selam verip dershanden çıktım ve arabaya bindim.
🍓🍓🍓
Merhabaaa
Bölümü nasıl buldunuz
Yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı unutmayın
Geceniz güzel olsun
🍓🍓🍓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNHOLY | DADDY ISSUES
ChickLitYaralarımı sarar mısın. Unholy: Kutsal olmayan, dine aykırı. -