5."MÜHÜRLENMİŞ KALPLERİN DÜĞÜMLENMİŞ KADERLERİ"

117 28 193
                                    

*Sezen Aksu- Son Bakış

*Şebnem Ferah- Can Kırıkları

*Bengü- Ucuz Mumlar

Keyifli okumalar...

🥀

🥀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🥀

Küçükken canımızı yakanların karşısına geçip "Benim canımı sen yaktın, tüm hıçkırıklarımın sebebi sensin!" diyemediğimiz her cümle, şimdi içimizde bastırdığımız o küçük çocuğun sessiz haykırışlarına döndü.
Küçüktük ya biz hani; düşünce kaldıranımız, ağlayınca susturanımız, kaybolmayalım diye elimizi tutanımız olurdu.
Şimdi büyüdük ya biz hani; o küçük çocuğun bastırılan tüm çığlıkları, kalbimize taht kuran dermansız birer dert oldu.
Küçüktük biz, bir zamanlar. Büyüdük şimdi, ama nasıl büyüdük; bunu en iyi çocukken büyümek zorunda kalanlar anlar.
Çünkü küçüktük biz, sadece küçük bir çocuk...

Ruhuma hapsettiğim o saçları örülü kızın sesini duyuyorum şimdilerde.
Başını okşuyorum, daha fazla ağlamasın diye.
"Bunu bana sen yaptın!" diyor. "Sen!"
Oysaki ne tuhaf, insan kendi canını bile isteye yakar mı?
Söylesene küçük kız, aklım buna hâlâ düşüp takılacak kadar sakar mı?

Karşıma almak istiyorum o sandıklara kilitlediğim küçük kızı; otursun tam karşıma, anlatayım ona tüm kırgınlıklarımı. Sadece dinlesin beni, yargılamasın, hatta ağlamasın, belki biraz anlasın. Bilirim, ağlamaz o, içine akıtır katran rengi gözyaşlarını. Bir baksanız oraya, zift gibi. Kanı kırmızı akar insanın; onun damarlarındaki ise kömüre kardeş sanki.
Gülümsüyor bana, iki yanından örülü uzun saçlarında ellerini gezdirerek.
Tanıyor beni, oysaki ne kadar değiştim. Öfkesini püskürtsün istiyorum suratımın tam orta yerine. Dahası hesap sorsun, "Neden beni o ruhsuz sandığa kilitledin?" diye. Sormuyor, sadece gülümsüyor. O bile, diyorum içimden; o bile kızgınlığını dahi hak etmediğimi düşünüyor. Ne vardı sanki bağırıp çağırsa, ortalığı yıksa. Sahi hiç yaptı mı böyle delilikler, hiç rahatlamak isteyip kırıp döktü mü her şeyi? Cevabı belli: Hayır.

O an ilk defa konuştuğunu duyuyorum onun, yüzünde silik bir tebessüm var. "Hâlâ anlamıyorsun değil mi, ben camı pencereyi çok devirdim, çok kırıp döktüm her şeyi. Ama hiçbirinin parçacığı yerde değil ki, hepsi ruhumun odalarında kilitli. Zararım hep kendime, sahi yararım var mı hiç birine? Anla artık ne olur, nefes almana eş değer olan tek şey içindeki can kırıkları olacak. Gülümsememe inan, çünkü o aşılmaz Kaf Dağı'nın ufkundaki güneş, elbet bir gün sana da doğacak."

Bu sefer gülümseyen ben oluyorum. Güzel masallar bunlar.
Ancak bunların dilinden sadece çocuklar anlar.

İNTİZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin