"Hazır mısınız?" dedi son olarak. Tedirginlikle cevap verdik. "Ha-Hazırız.." dedik. Heyecanlıydık. Eh, ne de olsa bu ilk görevimizdi. Babamızı kurtarmak için yaptığımız, kendimizi feda ettiğimiz ilk görevimizdi. Babam, yıllar önce çalışmak için çoğu kişi gibi Almanya'ya gitmişti. Maddi zorluklar çekiyorduk çünkü. Orada 4 ay çalışıp düzen kuracak bizi de yanına alacaktı. Başta annem olmak üzere abim ve ben de çok heyecanlıydık. Farklı bir ülkeye gidecektik, zengin olacaktık! Ama hiç de öyle olmadı...
Hani bir söz vardır, "Hayat siz planlar yaparken başınızdan geçenlerdir" diye. Evet... Hayat böyle bir şeymiş. Biz planlar yaparken başımızdan geçenlermiş. İşte bu nedenle annem ve babam adımı Hayat koymuşlar. Hayat'ı sevebilmek için. Ama sevememişler. Bunun bir örneği de Almanya'da oldu.
Bizim gideceğimiz ay, babamın hapishaneye atıldığını öğrendik. Bir adamla husumet yaşamışlar ve iddiaya göre babam o adamı öldürmüş. Bir de arabasına zarar verince iyice büyük bir ceza almış. Ölen adamın ailesi de şikayetçi olmuşlar. Amcam da annem de ne kadar yalvarsalar boşunaymış. Aileye bir türlü şikayetlerini geri çektirememişler. En sonunda aileden birisi şöyle demiş, "Boşuna uğraşmayın, şikayetimizi geri çekmeyeceğiz! Ama tek bir şey dışında... 5 Milyon verirseniz çekeriz"
(5 Milyon Türk parasına çevrilince çıkan fiyat.)
Annem iyice ümidi kesip babamla konuşmaya gitmiş ve bize dediğine göre babam bunları yapmadığına dair yeminler etmiş.
***
(O andan bir kesit)
"Şükran yemin ederim ben yapmadım , yemin ederim ben yapmadım. inanıyorsun değil mi? Ben yapmadım, yapmam da. Çıkarın beni buradan Şükran çıkarın yalvarırım size çıkarın. 30 yıl ben ne yaparım burada? "
***
(Kaldığımız yerden devam.)
Ama ne oradaki polisler inanmış ne de aile... Babam olanların çarpışmadan dolayı ve adamın da kemer takmadığından kaynaklandığını söylemiş. Arabasına zarar gelmesini ve ölmesini de bunlara bağlamış. Fakat polisler tüm delillerin onu gösterdiğini söylemiş.
O günden sonra biz de yalnız başımıza kaldık. Bütün bunlar yaşanırken 9 yaşlarında olduğum için hepsini hatırlayamıyorum ancak aklımdan çıkmayan sahneler var. Abim ise 16 yaşındaydı. Bazen bunlar konuşulurken üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen gözleri dolar, boğazı düğümlenir.
Bunlar yaşandı, babam suçlandı ama annem hep onun haklı olduğunu ettiği yeminleri söyler, inanırdı. Ama babam hiçbir zaman hapishaneden çıkamadı. Şimdi de hala 19 yılı var.
Amcam bir yolunu bulacağını söyleyerek ailenin numarasını almıştı. Ancak o da bir yol bulamıyordu. Bu sırada da annem üzüntüden vefat etmişti. Yaşanan şeylerden 6 ay sonra... Katlanamadı, kabul edemedi, o hep babamın suçsuz olduğunu söyledi. Biz de annemin vefatından sonra amcamların yanına taşındık. Onun da benden 1 yaş küçük kızı, abimden 2 yaş büyük oğlu vardı. Lila ve Aras... Amcam, yengem ve çocuklarıyla beraber yaşamaya başlamıştık. Yengem bize hep çok iyi davrandı, kendi çocuklarından ayırmadı. Ama hiçbir zaman anne şefkatinin yerini tutmadı ,olmadı... Yıllar geçti biz büyüdük, bazı şeylerin daha çok farkında olmaya başladık. Örneğin amcamın babamı kurtaramayacağını. Evet, böyle düşünüyorduk ancak bir akşam amcam bizi yanına çağırdı ve konuştu. 11 yıldan beri yalnızca 200.00 TL biriktirebilmiş. Artık bu şekilde gidemeyeceğini harekete geçmemiz gerektiğini söylemişti. Biz de o hareketi asıl kastedilenden daha farklı anlamıştık. Ancak şu an hiç de öyle bir durumda değildik. Amcamın çevresi çok genişti ve arkadaşları iş çıktığında bize haber verecekti. Üç gün önce de ilk işimizin haberini almıştık. Bütün bunlar olmadan da amcam aileyi aramış ve hala kararlarının geçerli olduğunu öğrenmişti.
Şimdi de eski sunucu Melisa Gürbüz'ün evine gidecektik. Ona, yeni bir televizyon programı yapacağımızı ve ilk de onun evine konuk olup röportaj yapmak istediğimizi söyledik. Kendisi pek de ünlü değildi ancak tanınıyordu. Fakat yaklaşık 2 yıldır unutulmuştu. Eminim ki bunu düşünerek kabul etmişti. Biz de kamera, mikrofon gibi gerekli malzemeleri önceden biriken paradan kiraladık. Amcam ve yengem arabada bizimle iletişime geçecekti. Bunun için de girmeden konferans görüşmesi başlattık. Ben, Lila, Aras ve abim Ömer bluetoothlu kulaklıklarımızın birini takıp içeri girecektik.
Ben muhabir olarak röportaj yapacaktım ve asistandım, Lila saç ve makyajı yapacak, Aras kameraman, abim ise yönetmendi. Amcam böyle görevlendirmişti. Şimdi sıra bizdeydi. Eve girip röportaj yapma bahanesiyle bahsi geçen pahalı heykelleri çakması ile değiştirecektik. Kadının ruhu bile duymayacaktı. Çünkü canını verir ama heykellerini satmazdı.
Heyecanla yolun yarısında arabadan indik ve üstüme dinleme cihazı takıp eve doğru ilerledik.
"Yapabilecek miyiz?" dedi Lila. En tedirgin oydu.
"Sakin ol Lila, derin nefes al. Elbette yapacağız, yapmak zorundayız ama sakince." dedi Aras abi.
Kafasını sallayan Lila yeniden önüne döndü ve açık mavi elbisesinin içinde yürümeye devam etti. Omzuna dokundum ve güven vermek istercesine gülümsedim. O da bana gülümsedi ve bizden çok önde olan abimlere yetişmek için hızımızı artırdık. Evin önüne geldiğimizde Aras abi zile bastı. İlk iş için hazırdık. Kalbimiz, vicdanımız değildi. Ama biz onları da hazırladık. Çünkü buna mecburduk.
***
YAĞMUR KAVACIK <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
AdventureHayat ve Ömer'in babası yaşanan talihsizliklerden sonra otuz yıllık bir ceza almıştır. Annesi de bundan etkilenip vefat etmiştir. Hayat ve Ömer'de amcasıyla kalmaya başlamıştır. On bir yıldır elleri kolları bağlı olan herkes yavaş yavaş harekete geç...