"Hadi Lila" dedi amcam.
"B-Be-Ben... Ben ç-çok özür dilerim. Ça-çantayı giyinme odasında unuttum..."
***
"Lila sen ne yaptın kızım! Hiç mi bakamdın!? Ya ev temizlenirken bulunursa! Ne yapacağız biz Lila!" diye bağırıyordu Aras abi. Amcam ve yengem dışardalardı, biz de eve gelmiştik. Lila geldiğimizden beri kanepede oturmuş ağlıyordu. Aras abi de ayakta, bir oraya bir buraya gidip kızıyordu.
"Saatlerce boşuna durmuşuz biz orada, boşuna uğraşmışız!"
Lila ayağa fırladı, "Yeter ya yeter! Geldiğimizden beri susmuyorsun. Neden anlamıyorsun abi, unuttum diyorum! Sen benim nasıl bir sorumluluk aldığımın farkında mısın? Heyecandan kalbim nasıl attı! Zamanında oradan çıktığıma şükretmek yerine gelmiş bana kızıyorsun." diye Aras abiye bağırdı.
Bir şey diyemedim. Unutması evet çok kötü oldu ama bu kadar tepkiye gerek de yok.
"Böyle büyük bir sorumluluğu beceremeyeceksen almayacaktın!" dedi tekrara Aras abi.
Lila ise hiçbir şey söylemeden odaya girdi ve kapıyı kapattı.
Abim, Aras abinin yanına geldi ve sessizce, "Daha mı sakin olsan acaba?" dedi.
"Sonuçta büyük bir sorumluluk aldı, ayrıca hepimiz çok heyecanlıydık. Ne olursa olsun bu kadar tepki göstermemeliydin. Girmeden gördün ne durumda olduğunu." dedim sessizce ve aynı odada kaldığımız için Lila'nın yanına gidip kapıyı kapattım.
Üzerini değiştirmiş yatağın üstünde oturuyordu. Ben de üzerimi değiştirip saçlarımı topladım ve yanına geçip dizine yattım. Gözlerimi kapattım. Birkaç dakika kadar öyle kaldım. Ardından Lila'nın ağlama sesini duydum. Gözlerimi açıp kafamı kaldırdığımda ellerini yüzüne kapatmış ağlıyordu.
"Lilaa... Yapma böyle." dedim.
"Ben çok özür dilerim Hayat. Yıllardır babanıza kavuşmak için bekliyordunuz, şimdi elinize fırsat geçti ama onu da ben mahvettim. Salak gibi çantayı orada bıraktım."
Seslice nefes verdim. "Bak Lila, birincisi sakın kendini suçlama. Bir yolunu bulacağız ve o çantayı alacağız. Sen artık kendini üzmeyi bırak. İkincisi de git bir lavaboya elini yüzünü yıka. Daha fazla ağlarsan bozuşacağız artık." dedim.
Kafasını sallayan Lila ayağa kalkarken zil çaldı ve ben de peşine takıldım. Kapıyı abim açmıştı ve amcam ile yengem gelmişti.
"Lila, Hayat hazırlanın çantayı almaya gidiyoruz." dedi yengem.
Sevinçle birbirimize baktık. "Nasıl oldu?" diye sordu abim.
"Orası da benim sırım." dedi ve göz kırptı amcam.
Biz Lila ile hazırlanmaya odaya girdik ve daha sonra kendimizi arabada bulduk.
"Siz çantanızı unuttunuz, içinde telefonunuz eşyalarınız filan var ve onları alacaksınız. Tamam mıdır?"
"Tamadır." dedik ikimiz de aynı anda. Yine evle aramızda mesafe bırakarak arabadan indik ve Lila ile yürümeye başladık. Eve varınca zile bastık ve hizmetçi açtı.
Bizi görünce şaşırarak, "Buyurun?" dedi.
"Merhaba, biz yaklaşık bir buçuk saat önce televizyondan gelmiştik ancak Çilay Hanım çantasını burada unutmuş. İçinde telefonu ve kişisel eşyaları vardı. Onu almaya geldik."
"Iıı, tabii geçin."
"Neredeydi çantanız ben getireyim." dedi hizmetçi ve ikimiz de kaldık. Ben söyleyecek bir şeyler düşünürken Lila konuştu.
"Kusura bakmayın ama o çantanın içinde benim iş malzemelerim ve kişisel eşyalarım var. Düşürürsünüz başına bir şey gelir, hepsi çok değerli. Ben alırım." dedi.
Yaşa Lila!
Kadın şaşırdı ve, "P-peki. Siz alın. " dedi.
"Giyinme odasındaydı." dedi Lila ve hizmetçiyle beraber çıktı. Kısa süre sonra indiğinde heykellerin üzerinde zaten hırkası, telefonu ve makyaj çantası gibi eşyalar olduğu için kapatıyordu ve görünmüyordu.
"Teşekkürler, görüşmek üzere." dedik ve evden ayrıldık. Köşeyi döndük de sonra sevinçten birbirimize sarıldık.
"Süperdin Lila, resmen süperdin! Ben ne diyeceğimi düşünürken sen durumu kurtardın." dedim ve tekrar sarıldık.
"Hatamı telafi etmem gerekiyordu." dedi ve mutlulukla arabaya doğru yürümeye devam ettik. Bindiğimizde elimizde çantayı gören amcam "Helal be size!" dedi.
"Köşeye sıkışmıştık ama Lila sağ olsun kurtulduk." dedim ve arabayı sürdük.
"Hüso'nun yanına mı gidiyoruz?" diye sordum.
"Sizi eve bırakıp biz gideceğiz." dediler. Ardından biz eve girdik.
"Ne yaptınız?" dedi abim heyecanla.
"Çantayı aldık, durumu kurtardık merak etmeyin. Amcamlarda Hüso'ya okutmaya gittiler. Bir iki saate dönerler." dedim.
Onlar da çok sevindiler ve tebriklerle kutladılar. Altı üstü bir çantaydı ama içinde servet vardı.
***
Elindeki dört deste parayı sallayarak eve giren amcam ve yengem de en az bizim kadar sevinçliydi.
"İnanmıyorum..." dedim ağlamaklı bir sevinçle.
"İnan kız inan... İlk paramızı kazandık. Kasada artık 500.000 bin liramız vaar.!"
***
YAĞMUR KAVACIK <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
MaceraHayat ve Ömer'in babası yaşanan talihsizliklerden sonra otuz yıllık bir ceza almıştır. Annesi de bundan etkilenip vefat etmiştir. Hayat ve Ömer'de amcasıyla kalmaya başlamıştır. On bir yıldır elleri kolları bağlı olan herkes yavaş yavaş harekete geç...