Sendeleyerek tekrardan oturdum. Burada yaşadığım duygu karmaşasının sebebini anlamıştım. Annemin vefat ettiği gün amcamlara gelip ilk kez çatıya çıkmıştım. Saçlarım havada uçuşmuştu, mutlu olmuştum. Sonra içimi bir hüzün kaplamıştı. Anlamsız bir hüzün... Kısa süre sonra Lila yanıma gelmiş ve annene bir şey oldu, demişti. O zamanlar zaten durumu iyi olmayan annem için endişelenirken duyduğum sözcükler beni iyice endişelendirmiş ve korkutmuştu. Tam aşağı inecekken sol gözümden yaş akmıştı. Ben de elimin tersiyle silmiştim.
Keşke şimdi de silebilseydim...
***
Çatıda daha fazla duramayıp aşağı inmek istedim. Buranın havası bana iyi gelmemişti. Özellikle de bugün. Temmuz'un 22. günü.. Merdivenlerden indim ve belki uyurum ümidiyle yattım. Ama hiç de umduğum gibi olmadı. Çatıdan sonra aklımda, gözümde hep aynı şeyler dönüyordu. Lila'nın annene bir şey oldu deyişi, aşağı inmem, kısa süre içinde çökmüş annemi yerde baygın görmem ve ne yapacağımı bilememem. Yalnızca üçümüz vardık evde, ama annem bayılınca iki kişi kalmıştık. Çünkü biz hastaneye götürdüğümüzde çoktan...
Daha sonra hastaneye gelen abim, ölüm haberini aldığımız an ağzımızdan fırlayan çığlık, gözümüzden akan gözyaşları.. Morgda teşhis edeceğimiz zamansa kimse giremedi. Ben kapısına bile gidemedim. Yerde, duvara yaslanmış şekilde ağlıyordum. Zaten bu kadar büyük değildim. Tabii yaş olarak. Yoksa hislerim, düşüncelerim, en başta da yaşadıklarım yaşımdan çok daha büyüktü.
Çenemde hissettiğim ıslaklıkla sessizce doğruldum. Yüzümün neredeyse her yeri ıslanmıştı. Fark etmeden ağlamıştım. Tıpkı.. Tıpkı, hastanede yaslandığım duvarda ağladığım gibi farkında olmadan ama bir yandan da bilerek ağlamıştım.
Yüzümü yıkamak için kalktığımda da havanın çok az aydınlandığını fark ettim. Banyoya gittim ve yüzüme su çarptığımda daha rahatladım. Yüzümü kurulamadan çıktığımda birinin daha kalktığını gördüm. Abimdi.. O da beni fark etti.
"Seni de mi uyku tutmadı?" dedim.
Yaklaşınca daha iyi fark etmiştim, gözleri yaşlıydı.
"Hıhı." diyerek kestirip attı ve banyoya doğru ilerledi ama kapının önüne geçtim.
"Sen iyi misin? Bir şey olmuş, ağlamışsın."
"Sen asıl kendi tipine bak, burnun kıpkırmızı."
"Lafı değiştirme." diyerek ben lafı değiştirdim.
"Evet, ağladım. Şimdi çekilecek misin?"
Çekildim. Ama hala bir kenarda bekliyordum. Yüzünü yıkadı ve bana döndü.
"Sen de ağlamışsın?" dedi sorarcasına.
"Bugün.. Bugün annemin," dedim zorlanarak. Devamını da o getirdi, "Öldüğü gün."
Sözcükler ağzından dökülür dökülmez tekrar gelen ağlama isteğiyle abimin boynuna sarıldım. O da bana.. Ben resmen ağlıyordum ama o içinde tutuyordu. Sanırım benim yanımda ağlamak istemiyordu.
Geri çekildim ve elimle gözyaşlarımı sildim.
"Yarın annemin yanına gidecek miyiz?" dedim.
"Evet," dedi. "Erkenden gideceğiz. Önce hava aydınlansın. Hadi odana, ben de gidiyorum."
"Sana güle güle ama ben gitmeyeceğim. Uykum yok, kızı da uyandıracağım. Balkona gidiyorum."
"Ne yapacaksın balkonda?"
"Havayı izlerim."
"Haydi yürü." dedi ve elini omzuma attı. Beraber balkona çıktık ve ben onun dizine yattım, saçlarımı okşarken havayı izledim.
***
Bu bölümde biraz daha karakterlere alışmanızı ve onların geçmişini, duygularını tanımanızı istedim. Diğer bölümler kadar uzun olmadığı için de ara bölüm olarak yazdım.
Ara bölümlerin devamını istiyorsanız belirtebilirsiniz. Oy konusunda da cimrilik yapılmasın.
YAĞMUR KAVACIK <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
AdventureHayat ve Ömer'in babası yaşanan talihsizliklerden sonra otuz yıllık bir ceza almıştır. Annesi de bundan etkilenip vefat etmiştir. Hayat ve Ömer'de amcasıyla kalmaya başlamıştır. On bir yıldır elleri kolları bağlı olan herkes yavaş yavaş harekete geç...