<Sanki gözyaşlarını parlak geceye akıtıyor ve yıldız olarak yeniden dönüyor.>
♤
18.03.2025
Gözyaşlarım ölçülürse, zar zor burada kaldığım ortaya çıkar. Hâlâ çok canlı olan anıları kendime bağlıyorum ki atlarken beni yüksekte tutsunlar. Seninle benim aramda bir bağ olsun diye diğer ucunu sana veriyorum. Çünkü korktuğumu anlarsam beni her yerden çekip alırsın. Düşmeme izin verme çünkü çakılmaya çok yakınım.
Odama sürekli sızan yeşil ışığın kaynağına baktığımda, karşı odadakinin sen olmasını umuyorum. Yağmurlu havada, Japon efsanesini gerçekleştirmek için üzerime şemsiye tut istiyorum ama ben bu koca binadan dışarı adım bile atamıyorum. Eğer kurtulabilirsem söz veriyorum, havanın soğuk karlı veya yağmurlu olmasına aldırmadan sana koşacağım.
Korkuyorum ve bu yüzden beni kurtarman gerekiyor. Ayaklarımı battıkları yerden çıkaramıyorum. Kendimi düşürdüğüm bu karadelik beni her gün daha fazla içine çekerken ben adım saydım. Fark etmeden her seferinde başka bir uzvumu kaybederken başarıya yaklaştığımı sandım. İstediğim şeyi yaparken ne olursa olsun mutlu olacağım sandım ama asıl kriter seninle olmakmış.
Bir yerde çektiğim acıyı tamamen göz ardı ederek sadece sanatımda kullanabileceğimi düşündüm. Sadece çalışıyordum. Arkadaşım yoktu, uyumuyor, yemek yemiyordum. Annemle bile konuşmuyordum. Bunun beni ilerlettiğini düşündüm. Güçleniyordum ve bunun sonu elbette başarı olacaktı. Ama beş yıl geçti. Beş yıl boyunca her şeyi kendime zehir ettim ve bekledim. Beklentilerimin sonuç almayacağını düşünemedim. O kadar büyüttüm ki kendimi kendi gözümde, kurşun geçirmezmişim gibi hissettim. Kendimi küçücük odaya sıkıştırdım. Diğer herkes kelebek kanadında uçarken ben o kanattan daha en başında, kendi kendime ulaşabileceğimi sandığım için atladım.
Herhangi bir yerde, yavaş çekimde ilerliyorum. İstesem çekip giderim ama gidecek bir yerim kalmadı. Yaptığım tek şey şarkı yazmak. Bana ait hissettirmediği için yazamadığımı düşünüyordum ama sadece bir şey hissetmediğim için yazamıyormuşum. Bir şey hissetmemeye kendimi öyle alıştırmışım ki farkına bile varmamışım. Sadece kötü hislerden beslenen birine dönüştüm. Ya da iyi bir şey hissetmediğim için buna zorunda kaldım.
İstediğim her şeyin bu binada, en yüksek katta olduğunu düşündüm; ama senin karşındaki odada, o iki katlı evde kalsam daha mutlu olurdum.
Sana hitap ediyorum ama asla okuyamayacaksın. Bunu defterimden yırtıp sana göndermeyi isterdim ama görürsen beni kurtarmaya çalışırsın. Dileğim bu ama hak ettiğim şey bu değil. Mutlu olmanı diliyorum ama bir yandan kıskanıyorum seni. Benden başka birinin elini tutuyorsun, öpüyorsun sarılıyorsun falan... İstemiyorum hiç. Düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyor. Düşünüyorum da, seni dinlesem ve yanımda sürüklesem her şey bu kadar kötü mü olurdu diye. Kötünün iyisi olurdu ama ona bile maruz kalmanı istemiyorum. Hayatında tırnağının ucu kadar bile üzülme istiyorum. Ama yine de seni en çok ben üzüyorum.
Ellerini tutup ısıtmak istiyorum. Işıl ışıl akan gözyaşların gökyüzüne çıkıp yıldız olarak gecemi aydınlatsın istiyorum. Biliyorsun, hep çok üşüyorum. Seni üstüme örtüyorum ısınmak için battaniye gibi. Şimdi aklıma geliyor senin de tir tir titrediğin. Beni telkin ederken akıttığın gözyaşların aklıma geliyor. O gün sahilde otururken bana hiç bırakmayacakmış gibi sarılışını hatırlıyorum. Birkaç saat öncesinde anneme beni cesaretlendirmesini söylediğin günden bahsediyorum. Ve yine tam olarak tir tir titrerken gideceğim korkusundan, kendi ellerinle beni götürmek istediğini söyleyişinden bahsediyorum.
Tam olarak söylemek istediklerime karar veremiyorum. Aklımdakilerin hepsini söyledim mi yoksa farklı paragraflarda aynı şeyleri tekrarladım mı bilmiyorum. Umarım bir gün sana bunu ulaştırabilirim. Umarım hiçbir şey senin için aynı kalmamıştır ve sana yaptıklarımı atlatmışsındır. Umarım beni sadece güzel bir gülümsemeyle hatırlarsın. Eğer sana kendi ellerimle gönderemezsem diye Riki'den rica edeceğim sana vermesi için. Kendi elleriyle. Ben olmasam bile ondan beş yıllık beni tanıyabilirsin. Öğrenmeni istemediğim birçok şey var ama seni tamamen sildiğimi sanmanı istemiyorum.
Jake, ben seni bir saniye bile aklımdan çıkarmadım.
Çırpınıp durdum burada kalabilmek için. Bir şey olmak istedim; büyük bir şey. Bunun yolunun bir şeylerden vazgeçmek olduğunu sandım ama sonunda sadece kendimi yok ettim. Deli gibi korkuyorum, Jake. Canım daha fazla yanmasın istiyorum. Paramparça bedenimi kurtarayım istiyorum ama onun yolu bile biraz daha parçalanmaktan geçiyor. Yine de "Bakın, siz beni mahvettiniz ama ben nefes alıyorum," demek istiyorum bazen de. Ama söyleyebileceğim tek kişi kendimim; beni ben mahvettim.
Elimi yanana kadar ateşe tutuyorum, bu süre içinde zaman veriyorum sadece kendime. Sadece o kadar rahat bırakıyorum kendimi. Sürekli değişiyor. Önceden bedensel acıya kendimi alıştırdığım için başlarda daha uzun tutuyordum ama artık öyle değil. Bir tuhaflık olduğunu sezdiğimden sanırım, hemen çekiyorum elimi.
Hâlâ çalışmaya devam ediyorum ama eğitimlerim artık daha az. Sanırım benden umudu kestiler. Geçen gün şirket sayfasında kendimi arattığımda bulamadım. Riki eskisi gibi sıkı çalışıyor. Ben iki dakika dans ettiğimde bile nefessiz kalıyorum. Çok zorlandığım için vücudumun kendini kapattığını söylüyor. Küçücük bir insan olarak kaldım. Çok komiğim cidden, on iki yaşında gibiyim. Benimle olsan çok kızacağına ama bir yandan da küçük bebeğinmişim gibi seveceğine eminim.
Ben seni çok özledim. Yaptığım şeyi savunamam artık. Ne düşündüğümü bilmiyorum o anlarda. Rüyalarıma bile girmiyorsun artık. Eskiden kâbusum olduğun için kızardım ama ona bile muhtacım. Ne olur son bir kere rüyama gir. Bana gösterdiğin renkleri tek başıma göremiyorum. Dinlettiğin şarkıları tek başıma dinleyemiyorum. Bana bir umut ver. Çok geç ama bunu istiyorum. Uzun kışın ardından yaz geleceğine, beş kışın ardından parmak uçlarımızın birbirine değeceğine inandır beni. Burada olup olmamam umurumda değil. Yerin metrelerce altında bile olsam sıcak ellerinin yeniden elime değdiğini hissettir.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.