Bölüm 32

913 60 12
                                    

"Her şeyi gören sen,
Göremedin mi beni?
Her şeyi duyan sen,
Duyamadın mı beni?"
Sena Şener - Sevmemeliyiz

Katil, yalancı, çirkin.

Son zamanlarda aldığım en büyük iltifatlar bunlardı.

Üstelik sadece bunlar da değildi. Şimdi daha fazla hakaret yiyordum.

Herkesin önünde. Çevremde, oldukça da uzağımda daire kurmuş okul, bana hakaretler yağdırıyordu.

Antonin ise ortalıktan kaybolmuştu. Gördüğüm hiçbir yüz tanıdık değildi.

Herkes biliyordu artık, herkes bir katil olduğumu biliyordu.

"Marvolo..." diye bana bağıran gruba koştum. Ben onlara geldikçe geri çekildiler. Herkesi gözlerimle hızlıca tarıyordum. Hiçbiri Marvolo değildi.

Gözlerim Profesör Slughorn'u buldu. Ona uzanmak için elimi uzattım. O da diğer herkes gibi geri adım atıp, mahçupça yere baktı.

"Yardım et... Marvolo..." diye yakındım tekrar. Eğer bu bir kabussa, lütfen kabus olsun, diye düşündüm. Böyle bir şeyin gerçek olmasına katlanamazdım.

Kimse engel olmuyordu. Hiçbir profesör, ortalıkta rencide olmama engel olmuyordu. Aksine, destekliyorlardı.

"MARVOLO, YARDIM ET!" diye bağırdım. Ağlamaya başlarken kendimi toparlayıp yüzümü elimle sildim ve yalvardım, "Neden böyle yapıyorsun?"

Koşarak okulun dışına çıkmadan önce ağlayarak mırıldanıyordum, "Neden... Neden, neden..."

Nereye gittiğime dikkat etmeden sesten uzaklaşmaya çalıştım. Yasak Orman'da olduğumu fark etmem fazla zaman almamıştı. Sanki arkamdan biri kovalıyormuşçasına koşuyordum.

Ağaçlar sessiz ağlayışlarımı duyuyordu. Eteğimin dala takılmasına aldırmadan koşmaya devam ettim.

Yere düştüm. Üstüm çimen lekeleriyle kaplıydı. Hızla tekrar kalkıp ormanın derinliklerine doğru koşmaya devam ettim.

Biri bana değdiğinde daha kim olduğunu anlayamadan Cisimlendim.

Geldiğim yer, Marvolo ile kalacağımız malikaneydi. Derin bir nefes verdim. Kurtulmuştum. Marvolo'nun yanındaydım artık.

Üstelik henüz Marvolo, Jodie'nin herkese her şeyi anlattığını bilmiyordu. Hala eskisi gibiydik.

Malikanenin salonuna Cisimlenince, nerede olduğumu kavramam birkaç saniyemi aldı.

"Götürün şunu." diye bir ses duydum. Duyduğum ses, duyduğum en soğuk sesti. Kar gibiydi, güzel ama soğuk.

Sesin kaynağı arkamdan geliyordu. Arkamı dönmek için başımı çevirdiğimde ise yere kapaklandım. Arkamdan tekme yemiştim. Neler oluyordu?

İnlediğimde iki ayağımdan biri tuttu. Benim ise kafamı kaldırıp etrafa bakmaya fırsatım oldu. Arkamdan tutan kişi, artık beni nereye götürüyorsa, ayaklarımdan sürükleyerek gidiyordum.

Malikane tamamen siyahtı. Parkeler, duvarlar ve birinin asilce oturduğunu gördüğüm koltuk. Bu Marvolo olmalıydı. Çevresinde ise birçok kişi oturuyordu.

Beni sürükleyen kişi durdu. Ardından sanki bir çuvalmışım gibi beni bomboş bir odaya attı. Burası zindandı.

Kalkacak gücü bulduğumda ayaklanıp demirlere tutundum, ellerimle zorladım. Açılmadı. Açılacağını da düşünmemiştim zaten. Ben de ellerimi çektim. Ellerim yapamıyorsa beynim yapabilirdi.

Rachel Wilson'un Anıları 爱 Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin