2.BÖLÜM
KADERİN İLK OYUNU
🕸️🧤
"Eflal! Hadi kızım , kahvaltı hazır." Ayla teyzenin sesiyle irkildim. Dün gece ağlamaktan başım ağrımıştı , bugün de acısı sürmeye devam ediyordu. "Geliyorum!" diye bağırdım. Zaten hazırdım , siyah ince kumaşlı boğazlı kazak , altına da krem renginde pantolon giymiştim. Çıkarken hafif topuklu krem renkli stiletto giyecektim ve üstüme ceketimi alacaktım. Allık sürüp, dosyalarımı alıp merdivenlerden indim. Her sabah olduğu gibi Elzem ve babam kahvaltı masasında oturmuş , beni bekliyorlardı. Babam telefonla konuşuyordu , kardeşim ise portakal suyu içiyordu. Ayla teyzeye gülümsedim. Masaya yaklaşıp ,
"Günaydın." dedim. "Tamam, gelsin tabii ki Sevda. Burası onun da şirketi. Bir daha sorma böyle bir şeyi." Babam telefonunu kapattıktan sonra "Günaydın." dedi. "Kimle konuşuyordun babacığım?" diye sordum. "Ortağımız Sevda ile." Dedi.
Holding'in ortağı Sevda Hanım'dı. Babamla eski dostlardı. Eskiden bizde toplantı yaparlardı , tanıyordum onu.
Beraber yemek yerken babam konuşmaya başladı. "Az önce verileri kontrol ettim , şirketimizin destekçilerinden John ile toplantın varmış bugün." Çayımdan bir yudum içip kafamı salladım. "Başarılar diliyorum kızım." dedi. "Teşekkür ederim babacığım." diye karşılık verdikten sonra birkaç bir şey atıştırıp Elzem'i yanaklarından öpüp masadan ayrıldım. "Görüşürüz." dedim. Tam gidiyorken , "Bugün misafirimiz var onunla ilgilen lütfen." diye ekledi babam. Kafamı sallayıp çıkışa yöneldim. Topuklu ayakkabılarımı giyip ceketimi üstüme geçirdim. Kapıdan çıkarken Ayla teyze , "Allah'a emanet ol kuzum." dedi. "Sen de." diye karşılık verip kapıyı kapattım. Çoğu zaman şirkete kendim giderdim , arada da şoförümüz Rüstem amca bırakırdı. Bugün kendi siyah Mini Cooper'ımla gitmeyi tercih ettim.
Holding'e varıp asansöre bindim. Tam 5. kat düğmesine basacakken biri elini koyup içeri girdi. Kahverengi dalgalı saçlı , takım elbiseli , 1.90 boylarında biriydi asansörü durduran. Sakin bir şekilde yanıma geçti. Gözlerimi kaçırdım ve ceketimi düzelttim. "Bay John ile yapılacak toplantıya katılacağım. Kaçıncı kat biliyor musun?" diye sordu. Aynı yere gidiyorduk. Sağıma dönüp , "Ben de o toplantıya gidiyorum şuan." dedim. Kafamı biraz kaldırmak zorunda kalmıştım çünkü aramızda yaklaşık 20 cm vardı. Yüzüme baktı , gözlerini kıstı. Aynı zamanda ensesini kaşıdı. Bu tavrı daha önce tanışmış mıydık acaba diye düşünmeme neden oldu fakat üstünde durmadım. O sırada asansörün kapısı açıldı. "Beni takip edebilirsiniz." dedim ve yürümeye başladım.
Beraber odaya geçtik. Odada orta yaşlarda mühendisler , tasarımcılar ve iş adamları vardı. "Hoş geldiniz Eflal Hanım." diyerek beni karşıladılar. "Hoş buldum." diyerek karşılık verdim. Masaya ilerlediğim sırada "Hoş geldiniz." diyerek yeni gelen adamı da karşıladılar. İçerideki birkaç kız adamdan gözlerini alamıyordu. Özellikle asistanım Nehir. Nehir yanıma yaklaşıp "Günaydın. Yeni gelen yakışıklı kim biliyor musunuz?" diye sordu. Anlamamazlıktan gelerek , "O kim?" dedim. "Hadi ama Eflal Hanım, içeri beraber girdiğiniz yakışıklıyı tanımıyor musunuz?" dedi.
Etrafa bakıp , "Sessiz ol , duyacak. Ayrıyeten , tanımıyorum." dedim. Göz devirdi. "Herkesi yerlerine alabilirim. Birazdan toplantı başlayacak." diye seslendi içerideki kişilere. Yenimahalle gelen adam kahve makinesinin önünde telefonuyla ilgileniyordu , karşımdaki sandalyeye geçti. Nehir az sonra büyük tableti açıp toplantıyı başlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVUÇ İÇİNE SIĞDIRILANLAR
Teen FictionEller , en çok günahı eller işler değil mi? Bu eller çok fazla günah gördü. Sadece gözler görmez , sadece kalp hissetmez. Bütün uzuvlarımızın görme özelliği vardır. Benim ellerim de günaha şahit olanlardan. Ben de ellerim daha fazla günah görmesin...