15 Eylül 2007
Doğum günü için çok heyecanlıydı felix,annesinin dediğine göre hediyesi çok eski zamanlardan kalma bir eşya olacaktı. Ama hediyenin ne olduğunu söylemedikleri için kendi kendine hayaller kurup tahmin etmeye çalışıyorlardı. Bir kılıç olabilirdi ya da eski bir Marangoz tarafından yapılmış bir araba. Belki de annesinin sevdiği gibi seramik demlik ve bardakları da olabilirdi.
"Felix deden arıyor."
"geliyorum anne"
Dedisinin aradığını duyunca hemen cam kenarındaki koltuktan kalktı ve koşarak merdivenden aşağı indi. Bir kaç kez düşme tehlikesi geçirse de sapasağlam aşağı inmeyi başardı.
"alo dede!"
"iyiki doğdu felix!"
"kkkk teşekkür ederim dede, biliyor musun ben 7 yaşıma gireceğim."
Konuşurken gözlerini açabildiği kadar açması ve dudaklarını büzerek konuşması çok tatlı gelmişti annesine. İki yanağında öptü ve içeri geçti.
"vay demek kocaman adam oldun. Ben senin yaşındayken...."
.
.
.
.
.
."iyi akşamlar dede bende seni seviyorum."
Telefonu kapattı ve annesinin yanına gitti felix ona sıkıca sarıldı.
"anne hediyem ne zaman gelecek?"
"birazdan gelir oğluşum, az kaldı."
"ama ben beklemekten sıkıldım~"
"kkkk çok tatlısın meleğim. Sıkıldığını biliyorum ama elimden birşey gelmiyor. Hem şimdi senin pastanı yapacağız hadi gelde yapalım."
"yaşasın! Pastaaa~"
Annesi tekrar kıkırdadı ve oğlunun peşinden mutfağa gitti. Felix heyecanla pastasının nasıl olmasını istediğini anlatıyor annesi ise onu dinliyordu büyük ve uzun uğraşlar sonucunda tamda felix'in istediği gibi olmuştu pasta.
Zil çaldığında heyecanla yerinden zıpladı felix ve kapıya doğru koşmaya başladı. Kapıyı açtığında babasını gördü ve ona sarıldı. Arkadaki iki adamda içeri büyük bir kutu koymaya çalışıyorlardı. Kenara çekildi ve onlara yol verdi. Babasının elinden tuttu ve içeri girdiler.
Anneside onlarn yanına geldi ve kocasına sarılıp dudağına minik bir öpücük verdi. Felix aşağıdan onları gülerek izliyor, alkış yapıyordu. Annesigil onu fark edince gıdıklamaya başladılar ve yanağını öptüler.
Jeongin onlara imrenerek baktı. Ve içinde bir sızı hissetti, annesi ve babasını çok özlemişti ama onlar ölmüştü. En çok üzüldüğü nokta ise annesi ve babasına ölmeden önce sarılamadığıydı. Gözünden bir damla yaş aktı ve önündeki manzarayı izlemeye devam etti. 167 yıldır bu aynadaydı artık alışmıştıda, canı artık eskisi kadar yanmıyordu.
"efendim biz kutusunu açtık nereye koyalım."
"felixin odasına koyulacak ben size göstereyim."
Felix heyecanla aynasının arkasından giderken aynada bir yüz gördü. Herhalde yanlış görmüşümdür diye düşündü ve annesinin kucağına çıktı.
Astrid felixin jeongini gördüğünü fark etmişti. Sanırım prens jeonginin aynadan çıkmak için bir şans yakaladı. Diye düşündü.________________
Umarım beğenirsiniz ~
ⓎⓄⓇⓊⓂ ⓋⒺ ⓋⓄⓉⒺ ⓋⒺⓇⓂⒺⓎⒾ ⓁⓊⓉⒻⒺⓃ ⓊⓃⓊⓉⓂⒶⓎⒾⓃ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİRROR (Jeonglix)(bitti)
FanfictionYang ailesinden olan prens jeongin bir lanet nedeniyle bir aynaya hapis olur ve onu sadece içinde hiçbir kötülüğü olmayan saf ve temiz insanlar görür