"bir araba korna çalıyor,
sen annen sanıyorsun ağlıyorsun.
hala kimse okşamıyor saçlarını,
kıyamet kopuyor da
sen ölmüyorsun."
texting/düzyazı,gay kurgu
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Salı 01.15
Önümdeki kapıya sertçe vururken elimdeki çiçekleri sıkıca tutuyordum. Düşmesinden o kadar çok korkuyordum ki adımlarımı bile doğru düzgün atamazken odaklandığım tek şey elimdeki çiçeklerdi. Açılmayan kapıya sertçe bir tekme atarken içeriden gelen gürültülerle birlikte birden açılmıştı kapı.
"Ne oluyor lan?" Aktan'ın yüzü gözümün önüne geldiğinde gülümsedim. Ona doğru bir adım atacakken bacaklarımın birbirine dolanmasıyla sendeleyecek gibi olmuştum. Aktan'ın kolları anında beni yakalarken elimdeki çiçekler düşecek gibi olmuştu. "Çiçeklerim!"
Aktan kaşlarını çatarak bana bakarken ellerini hala üzerimden çekmemişti. Başım dönüyor ve midem bulanıyordu. Kusmuştum ama yetmiyordu işte. Hem dünyanın en huzurlu insanı gibi hissediyor hem de iğrenç hissediyordum. "Bu saatte burada ne işin var?" diye mırıldandı sessizce.
Parmakları yüzümü bulurken ne halde olduğumu anlamışçasına bedenimi içeriye çekti ve kapıyı kapattı. Ellerini belime yerleştirerek yürümeme yardımcı oluyordu ama yine de adımlarım birbirine takılıp duruyordu. Yolda gelirken sendeleyip durduğum için paçalarım da hep çamur olmuştu zaten. Yüzümü çamura gömmek istiyordum. Evet, böylesi daha güzel olurdu.
İkili koltuğa otururken midem daha çok bulanıyordu. Aktan sert ifadesiyle bana bakarken bağırmamak için kendisini zor tuttuğunu görebiliyordum. Buraya gelmek aklımdaki şey değildi, gerçekten değildi. Ona rahatsızlık vermeyi artık sevmiyordum. Bu bana kötü hissettiriyordu. Adımlarımın rotasını ben çizememiştim.
Elimdeki çiçekleri ona uzatırken gülümsedim. "Sana çiçek aldım." diye mırıldandım. Elimdeki çiçeklere bakarak kahkaha attığımda derin bir iç çekmişti. "Çiçekçi ablaya dedim ki...Çiçekleri neden koparıyorsun?" Mutsuz bir şekilde dudaklarımı büktüm. "Onlar da yaşasın dedim."
Elimdeki çiçekleri almazken yenilgiyle kendime doğru çektim çiçekleri. Çok güzellerdi, neden almıyordu? Belki de buraya gelmem hataydı, eve gidip uyumalıydım. Uykum da vardı ama tek başıma uyuyacak pozisyona gelemeyecek gibiydim. Ben sadece çiçeklerimi Aktan'a getirmek istemiştim.
"Bana kızdı biliyor musun? Onun işi buymuş. Bir şey diyemedim." Bu laleleri görür görmez Aktan'a almak istemiştim. Nedenini bilmiyordum. Almak istemiştim işte. Çok güzellerdi. Zaten kendimde değildim ve içimden bir ses almamı söylemişti. Almıştım bende. Bir daha almayacaktım ama...Söz vermiştim kendime. Belki o zaman çiçekleri koparmazlardı.
Aktan gözlerini üzerimden çekmezken elimdeki çiçekleri daha sıkı tutmaya başladım. Aktan'ın odadan çıkıp gitmesiyle birlikte ben de kalkmaya çalıştım ama kalkamıyordum bile. Başım dönüyor ve ilgi odağım bana oyunlar oynuyordu. "Üzülmeyin, ben severim sizi." Gülümseyerek elimdeki çiçeklere sarıldım.
Aktan'ın içeriye girmesiyle ona döndü bakışlarım. Elindeki su dolu cam kavanozu sehpanın tam ortasına yerleştirdi. Yanıma oturarak elimdeki çiçekleri aldı ve kavanozun içine koydu. "Böyle biraz daha uzun yaşarlar."