"bir araba korna çalıyor,
sen annen sanıyorsun ağlıyorsun.
hala kimse okşamıyor saçlarını,
kıyamet kopuyor da
sen ölmüyorsun."
texting/düzyazı,gay kurgu
"Ben bütün bu -belki de manasız- iç sıkıntılarından, senin var olduğunu hatırlayarak sıyrılıyorum."
leylim leylim, Ahmed Arif
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çarşamba 20.35
Koltuğun üzerindeki yastığı alarak yüzüme bastırırken tutamadığım bir kahkaha dökülmüştü dudaklarımın arasından. Yatak odasının kapısının açıldığını duyduğumda panikle uzandığım koltukta doğruldum ve oturur pozisyona geldim. Koltuğun yaslanma kısımına tutunurken bakışlarım dar koridordaydı. Aktan elleri dolu bir şekilde salona girdiğinde hızlıca elimi yüzüme kapattım ve iki parmağımı aralayarak onu görmek için kendime küçük bir boşluk yarattım. Aktan'ın kulağa bir melodi gibi gelen kahkahasını duyduğumda gülümsememi bastırmakta zorlanıyordum.
Ellerimi yavaşça yüzümden çektiğimde göz göze gelmiştik. Gözlerimi kaçırarak önüme döndüm ve oturduğum yerde bağdaş kurdum. Aktan'ın pencerenin önüne yerleştirdiğimiz masaya yerleştiğini anlayabiliyordum. "Ne oldu? Ne diye kaçırıyorsun gözlerini?" Muzip bir ses tonuyla konuştuğunda yüzümdeki gülümseme büyüse de bakışlarımı ona çevirmemiştim. "Kaçırmıyorum ki..."
"Hani beni izleyecektin?" Sandalyenin çekilme sesini duyduğumda derin bir nefes aldım. Eve geldiğinde stresli olsa da şu an keyifli bir ruh halinde gibiydi. Bu bile yetiyordu mutlu olmama. Bakışlarımı tekrardan ona çevirirken kaşlarım çatılmıştı. "İzleyeceğim...Dön sen işine."
Gözlerini gözlerimden çekmezken arkasına yaslanarak derin bir nefes aldı. Bakışlarım yükselen göğüs kafesine kaymış, hemen ardından yüzündeki gülümsemeye takılmıştı. Muzip yüz ifadesi hala yerini koruyordu. Gözlerimiz tekrardan birbiriyle buluştuğunda dudaklarımı büzmüştüm. "Ne bakıyorsun ya...Hadi yap da bitir bir an önce."
Sessizce önüme dönerken kollarımı önümde birleştirdim. Aktandan gelen kısık sesli kahkahayı duysam da bakışlarımı ona çevirmemiştim. Daha birkaç dakika önce fazlasıyla sıkılmışken şimdi nedense mutlu hissediyordum. Bir an için Aktan'ı zor durumda bıraktığım düşüncesi zihnime dolduğunda bakışlarımı ona çevirdim. Elindeki dizüstü bilgisayarı açarak masanın üzerine yerleştirmişti. Dosyaları masanın üzerine yayarak bir dosyayı önüne çektiğinde bakışlarımın ağırlığını üzerinde hissetmemesi için önüme döndüm.
Bugün eve erken gelmişti ama orada yapması gereken birkaç işi eve getirmişti. Gelir gelmez önce duş almıştı, sonra birlikte yemek yemiştik. Bir süre balkonda oturarak güneşin batışını izlemiştik. Güzel bir andı. Aktan daha önce güneşe çok yakın olduğunu iddia etmişti. Bu beni güldürse de ona inanmıştım. Ellerini uzatsa güneşi tutabileceğini sanmış ama aslında güneş ona çok uzaktaymış. Gözlerimin içine bakarak kurduğu cümleler yüzünde bir gülümsemeye sebep olsa da yüz ifadesindeki hüzünü fark etmiştim. Bu hüzünü içten bir şekilde anlayabilmeyi çok isterdim, her şeyden çok. Çok uzaklarda güneşe yakın mı olacaktı? Hayır, bana yakın olmalıydı.