Perşembe 17.58
Kapının girişinde öylece dikiliyordu. Ne bir adım ileri, ne de bir adım geri. Sadece bekliyordu Ilgaz. Neyi bekliyordu ki? Bir kasırga vurmalıydı her yanını. Ilgaz'ı da içine almalı...Yutmalıydı. Sancı, her yerdeydi. Uzuvlarında, parmak uçlarında, zihninin içerisinde, kalbinde. Ölemiyorum, diye düşündü bir an için. Bu acı beni öldürecek kadar güçlü ama ben hala hayattayım. Aktan nerede? Aktan'ı görmem gerek. Son bir kez...Bu bir veda. Aktan'a değil, bu dünyaya. Kavuşacaktı sevgilisine...Nasıl veda olabilirdi bu?
Babası destek olmak istercesine hafifçe sıktı omuzunu. İlerlemesini sağladı. Ilgaz ilerledi, Babası geride kaldı. Kapı gürültülü bir şekilde kapandı. Önündeki adamı takip etti Ilgaz, küçük adımlarla...Hiç gücü kalmamıştı ama görecekti ya sevgilisini...Zor taşıyordu ayakları vücudunu. İlerledi, ilerledi. Yanındaki adam bir şeyler söyledi. Duymadı Ilgaz onu. Duymak istemedi, önündeydi bakışları. Bir örtü açıldı, bir yüz gözüktü. Aktan'ın yüzü. Aktan buradaydı. Aktan aslında neredeydi?
Adam son bir kez Ilgaz'a baktı. Daha sonra bir şey demeden ilerledi, kapı gürültüyle kapandı. Ilgaz Aktan'a baktı. Gözleri gözlerindeydi ama göz göze değillerdi. Canı çok yandı, öyle bir yandı ki...Yangın dedi Ilgaz. Bu bir yangın ve ben sağ kurtulmak istemiyorum. Tam şimdi...Tam şimdi bitsin her şey. Ne kaldı ki? Çok acımıştır Aktan'ın canı...
Usulca yanaştı sevgilisinin yanına. İçten bir gülümseme belirdi yüzünde. Gülümsüyordu ya...Aktan görürdü onu. Ilgaz hep gülsün istemişti...Gülüyordu o da. Sevgilisinin yüzüne çıkardı parmaklarını. Soğuktu, çok soğuk. Oysa Aktan'ın teni hep sıcak olurdu. "Üşürsün ki sen..." Dedi titrek bir sesle. "Çok üşürsün...Bir kez sarılayım mı?" Cevap yoktu. Çok istedi Ilgaz, Aktan onunla konuşsun istedi. Aktan ona cevap veremezdi.
Üzerindeki örtüyü sıyırdı hafifçe. Göğüs kafesi ortaya çıktı. Bir hıçkırık kaçtı Ilgaz'ın dudaklarının arasından. Ağlıyordu işte, ağlıyordu. Bitmişti her şey. Sevgilisini kaybetmişti. Sevgilisini değil, hayatını kaybetmişti. Her şeyini...İçi sızladı. Aktan'ın öpücüklerini kondurduğu her zerresi sızladı, çok acıdı Ilgaz'ın canı. Gözlerini Aktan'ın göğüs kafesinin üzerinden çekemedi.
"Aktan," Dedi çaresizlikle. "Bir daha hiç ağlamayacağım...Üzülme ne olur." Görüyordu sevgilisi onu. Biliyordu Ilgaz, çok üzülürdü onu ağlarken görürse. Ağlamayacak değildi, ağlayamayacaktı artık Ilgaz. Ölüler ağlar mıydı?
Üç kurşun. Biri tam kalbinin üzerinde, delip geçmiş. Göğüs kafesi paramparça. İkinci kurşun, kalbinin birkaç santim altında, paramparça. Üçüncü kurşun, kalbini es geçmiş. Iskalamış belki de. Paramparça, Aktan'ın kalbi nerede? Çok acımıştır canı...İlk kurşunla...İlk kurşunla bu dünyadan gitmiş olmasını istedi Ilgaz. Çok yanardı canı yoksa...Nasıl dayanmıştı? Hissetti acısını, kalbinin orta yerindeki yangın büyüdü. Yaktı Ilgaz'ı. Her bir zerresini yaktı, külleri bile kalmadı geriye. Aktan'ın canı çok yanmıştır. Benim çektiğim acı ne ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gecenin son ışıkları | bxb
Storie brevi"bir araba korna çalıyor, sen annen sanıyorsun ağlıyorsun. hala kimse okşamıyor saçlarını, kıyamet kopuyor da sen ölmüyorsun." texting/düzyazı,gay kurgu