-19-

1.1K 107 21
                                    

Babamın bakışlarından anlıyordum ki artık benim için de son yakındı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Babamın bakışlarından anlıyordum ki artık benim için de son yakındı. Beni yaşadığım yere bağlayan biri ya da bir şey yoktu. Hayatımın çoğunluğunu geçirdiğim bu eve veda etmek için yüreğim hazır mıydı, emin değildim. Burada kalmak için babamı ikna edebilecek bir büyükannem yoktu. Kimsesiz kalmıştım. Güvenebileceğim biri daha yoktu bu dünyada. Tabii, eskiden biri daha vardı benim için, gerektiğinde yanımda olan. Düşününce onu ne kadar çok sevdiğimi hatırlamıştım. Tam olarak nasıl bir sevgiydi bilmiyordum ama öncelerinde yanında olmaktan mutluluk duyardım. Günümüze bakmak bile istemiyordum. Ben bitkindim. O ise bir umut kendini kanıtlamak için elinden geleni yapıyordu. Belli ki ben onun için hiçbir zaman yeterli olmamıştım. Benim onu gördüğüm gibi değildim onun iç dünyasında. Belki de hiç o tepede karşılaşmamalıydık. Ben ona adını sormamalıydım. Başından neler geçtiğini öğrenmemeliydim. Ona kendimi açmamalıydım. O zaman bunlar gerçekleşmeseydi eğer, şu an ben mutlu bir hayat sürüyor olabilir miydim?

Kısa saçlarımı büyükannemin küçük tokalarla tutturduğunu hatırlıyordum. Hava sıcaktı ve ben üstümdeki elbiseyle yeni yeni keşfetmiş olduğum bu yerde tepenin yolunu tutmuştum. Bilmiyordum ki beni orada bekleyen küçük bir çocuğun daha olduğunu. Oldukça güçsüz bir bedeni vardı. Gözleri dolmuştu. Gözlüklerinin camını yeşil renkli tişörtüne siliyordu. Şaşkındım. Ona yaklaşmam bir anlık olmuştu. Omuzuna dokunduğumda bana şaşkınlıkla bakakalmıştı ve sonradan fark ettiğim kamerası bacaklarının üzerinde konumlanmıştı. Titriyor gibiydi. Çocuk aklımla onun üşüyor olabileceğini bile düşünmüştüm. Kollarımı ona doladığımı hatırlıyordum. Küçücük bedeni kollarımın arasına girince tuttuğu göz yaşlarını salmıştı. Neler olduğunu bilmesem de usulca saçını okşayıp ona güzel şeylerden bahsetmiştim. Her pazar oynayan çizgi filmden, oyuncaklardan, hayvanlardan ve kendimden... Ona resim çizmeyi sevdiğimi söyleyince bir an olsun toparlanıp o da fotoğraf çekmekten ne kadar hoşlandığını söylemişti. Böylelikle onun üzüntüsü dinmişti ve artık eğleniyorduk. Artık gün batmaya başladığında hafiften esen rüzgar saçlarımı dağıtmıştı. Şaşkınlıkla saçımı toplamaya çalışırken beni durdurdu. Gülmem gerektiğini söyleyip kamerasını bana odakladı. İçten bir gülümsemeyle onun beni çekmesini bekledim. Gülümseyerek kamerasını indirip artık gitmesi gerektiğini söylemişti bana, ama sözleşmiştik. Artık burası bizim buluşma yerimizdi.

Düşüncelerim beni geçmişe sürüklemişti yeniden. Babamın dakikalar boyunca bana bakıyor olmasını fark etmemiştim. Kaçınılmaz son beni bekliyordu. Bu sefer onun dediği olacaktı ve dediğim gibi bir kaçışım yoktu. Kendimi hırpalasam bile beni Beijing'e götürecekti. Orada daha iyi olur muydum? Küçük bir ihtimalle... Hayır, beni iyi edebilecek şeyler elimden kayıp bitmişti. Hayatıma devam ediyor olsam bile mutsuz olacaktım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
minho, i used to knowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin