-17-

1.2K 108 12
                                    

Son derece sıradan bir günün ortasında öylece etrafımı gözlemliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Son derece sıradan bir günün ortasında öylece etrafımı gözlemliyordum. Minho'nun etrafta terör estirmesi bir yana Miyeon'un sınıfta bir prenses edasıyla herkese zorla da olsa kendini Minho'ya adamış bir birey olarak kanıtlamaya çalışması aptalcaydı. Belki benim için öyle görünüyordu ama şöyle ki, bir başkası için kendimi bu kadar paralamazdım. Her ne kadar en başında Minho için elimden geleni yapmaya çalışsam da aklına koyduysa yine öyle devam ediyordu. Artık umursamıyordum.

Eskisi gibi iki yabancıyı oynamaya devam ediyorduk. En son mesaj attığında terslediğim için böyle yaptığını biliyordum ama uğraşamayacak kadar yorgundum. Babamın sürekli olarak büyükannemi arayıp rahatsız etmesi beni yeterince huzursuz ediyordu.

Onu önemsemiyordum diyemezdim belki ama artık bir şeylerin devam etmesi için kendimi harcamak zorunda değildim. Belli ki o da benim uğruma kendini harcamamayı seçiyordu ve bence bu en doğru olanıydı. Bizim için artık bir yol yoktu. Ben farklı bir patikadayken o kendini bambaşka bir yerde görüyordu. Ben basit olanı tercih ediyordum ama o benim aksime herkesin onu kabullenmesini istiyordu. Küçüklüğünden kalma travmalarını bastırmak için bunu yapmaya ihtiyacı vardı.

Şu an burada onu düşünmek istemiyordum ama sanki inatla gözümün önünde her şey birer birer yaşanıyordu. Minho elindeki kutuyla sınıfıma çıkagelmişti. Gözlerimizin buluşması çok anlıktı. Zaten sinirle Miyeon'un sırasına doğru ilerleyip kutuyu yüzüne fırlatmıştı. Tüm sınıf sessizliğe büründüğünde Miyeon'un ağlamaklı sesi sınıfın dört bir yanında yankılanıyordu. İstemsizce gözlerimi devirmiştim. İkisi de normal değildi kesinlikle. Minho sınıfı terk ederken son kez yüzüme baktı ama kafamı onu onaylamayan bir şekilde sallamıştım. Olması gereken bu değildi.

Ve ben düşüncelerimle çelişerek onunla konuşmaya çalıştım. Peşinden gittim. Söylediği tek şey şuydu:

"Yaptıklarımdan ben sorumluyum ve senin bana karışmana izin vermiyorum."

Kendimi yeterince aptal gibi göstermiştim. Bu sondu.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
minho, i used to knowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin