İşte her şeyin son bulduğu yerdeydim. İlerisi için içimde bir korku yoktu aslında. Yine de kalbimin artık eskisi kadar sağlam olmadığından emindim. Çocukluk dönemi, benim için huzur vericiydi. Yavaş yavaş yetişkinliğe adım attıkça her şeyin ne kadar da karanlık olduğunu gözlerimle görmüştüm. Karanlık yollardan korkmuyordum. Alışmıştım İçimde bir korku olmadığını da söylemiştim.
Yorucu bir sene geçirmiş olmanın yanında kendimi çok farklı senaryolarda bulmuştum. Huzursuzluk ve can alıcı son beni çoktan uyarmıştı aslında. Tahmin edemediğim bu son sahnede olmayı içimdeki küçük ben kabullenemese bile, ben artık çoktan bu yola büyük bir adım atmıştım. Yorgunluk yüzümden okunuyordu belki ama kimin umurundaydı ki? Çocukluğumdki gibi beni her zaman anlayacak biri yoktu nasıl olsa. Yalnızdım. En başından beri yalnızdım. Sadece kabullenme süreci uzamıştı.
Valizimi güçlükle yerden kaldırdım. Aslında içinde birkaç parça eşyadan ve eskiz defterinden başka bir şey yoktu. Buraya tekrar dönebilme ihtimalim var mıydı, sanmıyordum. Beni buraya bağlayan her şeyin ellerimden kaydığını bilerek bunu rahatça söylüyordum. Yine de eşyalara ve eve kimse dokunsun istemiyordum. Bir gün yolum yine buraya düşerse eğer, belki de bu sefer çok mutlu olurdum.
-
Third Person POVGittiğini biliyordu Minho. Ona engel olmak istememişti. Bir nedeni olmadan kendini suçlu hissediyordu. Gerçekten bunun için tek bir neden bulamamış mıydı? Bu suçluluk duygusu, onun gerçeklikle yüzmesine izin vermemişti. İçinde hâlâ daha bir çocuktu. Birileri onu sarıp sarmalasın istiyordu her hatasında. Bundan çok daha önceleri, güçsüz olması ile bilinirken bile, kendini hiç anlamlandıramadığı bir yalnızlık içerisinde buluyordu. Bu onun diğer çocuklar tarafından dışlanması ile ilgili bir şey değildi. İçinde duyduğu öfkenin birikip dışarıya akatarılamamasından dolayı oluşuyordu bu yalnızlık. Birilerine anlatmak için muhtaçtı. Ancak, kimsesi yoktu.
Bir süre sonra kendi konfor alanını bulabilmişti Minho. Onun için en mükemmel duyguydu bu. Artık onun da birlikte özgür hissedebileceği bir arkadaşı vardı. Bu arkadaş başlarda gözüne çok tatlı göründüğü için her fırsatta kamerasıyla onu fotoğraflıyordu. İşte o zaman içindeki o yalnızlık kalkmıştı.
Üzücü olan şey ise en yakın fırsatta bu konfor alanını tamamen dağıtmıştı, çünkü onun için artık değişim zamanıydı. Bir süreliğine içinde o durulmuş öfke yığını patlak vermişti. Zaman akmaya devam ederken o yerinde sayıyordu. O sırada Wang Shu yaşadıklarıyla zamanla birlikte hareket ediyordu. Shu büyüyordu, yüzleşiyordu her şeyle. Minho, aynı yerdeydi. Tek bir adım atamamıştı, hatta geriye doğru koşuyor gibiydi.
uyumadan önce yarım bıraktığım bölümü tamamlayayım dedim:)
kitap çok uzun sürmeyecek malesef.
her an final yazısını görebilirsiniz.
okuyan herkese çok teşekkür ediyorum.
sağlıklı kalın lütfen:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
minho, i used to know
Fanfictionwang shu: belki içinde bir umut diyordum wang shu: eski senden bir şeyler kalmıştır 。.* Stray Kids Lee Minho, half texting