-22(f)-

1.2K 105 49
                                    

Üzerinden çok geçmemişti zaten

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üzerinden çok geçmemişti zaten. Yine de bir gün dönecek diye içinden kendini rahatlatmaya çalışıyordu. Sessiz tepede bir başınaydı. Yanında o olması için nelerini vermezdi şu an. Pişmanlık bir işe yaramıyordu tabii. Elinde bir güç yoktu ki geçmişe gidebilsin. Onun yanı başında durup onu nırakmasın... Çok zordu. Nefes almak için bile çırpınıyordu. Boğazındaki düğüm hiç geçmiyordu. Dinç değildi.

Sigaranın bıraktığı dumanı izleyip duruyordu. Gecenin karanlığında bile sigara dumanının ona benzediğini bile düşünmüştü. Kafayı tamamen yemiş olabilirdi. Umursamıyordu. Şu an burada ölse ona bile razı olurdu.

Hayalinde bu kadar yakın bir ayrılık yoktu aslında. Onun bir yere gitmeyeceğine kendini inandırmıştı. O hep onunlaydı. Ne olursa olsun Minho'yu bulurdu. Gideceği tek yer onun yanıydı. Ancak, onu hep engellemişti. O tek yeri bile yakıp yıkmıştı. Uzaklaştırmıştı kendinden. Sorun neydi? Bunu yaparken her şeyin daha iyi olacağını düşünmüş olamazdı değil mi? Düpedüz aptalca davranıp yarattıkları o güzelim arkadaşlığı parçalamıştı.

Şimdi yorgun olması bir şeyleri geri getirmeyecekti. Ya da bitirdiği her sigara paketi ona Shu'yu gerçekten göstermeyecekti. Tüm umutları bir bir kendisi söndürmüştü. Kendisine açılan tüm kapıları Shu'nun yüzüne kapatmıştı.

Bitmişti.

Ya da bitirmişti her şeyi.

Bir başınaydı.

"Hoşçakal Wang Shu."

~~
-5 sene sonra-

Sessizliğin içinde bile ses vardı. Rüzgarın sesi, kuşların sesi, ağaç yapraklarının sallanması... Bu tepe uzun zamandır duymadığı bir sesi de duyuyordu şu an. Elinde gitarıyla şarkı söyleyen Minho...

Bugün pek keyifliydi. İçinde bir şeyler tekrardan yeşeriyordu. O gittikten sonra bir şeyleri değiştirmesi gerektiğine inanmıştı. Gittikten iki sene sonra kapısında bulduğu mektupla içindeki bu inanç doğmuştu. Bu dünyada en sevdiği kişiden gelmişti bu mektup. Wang Shu...

Yazdıklarına göre babasıyla yaşamak zor olsa da hayata tutunmayı öğreniyordu. Bir köpek yavrusunu sahiplenmişti. Ona Aki adını vermişti. Sonbahar demekti. Aki'nin Minho gibi ondan kaçtığından bahsediyordu. Onun da sıcaklığı hissetmeye ihtiyacı olduğunu dair birkaç cümle yazmıştı. Minho'nun da uzun bir yolu olsa bile her şeyi yoluna koyabileceğini anlatıyordu uzunca. Ona inanmıştı. İçinde umut kaynağı olmuştu.

Mektubun yanında ek olarak Aki'yle beraber olduğu bir fotoğrafını göndermişti. O daha da güzelleşmişti. Yüzü parlıyordu.

O da kendine gelmeliydi.

Hayat uzundu, aynı şekil devam etmesi zor olurdu.

Elindeki çiçeklerle bekliyordu. Birazdan burada olacaktı. Sahi onu yeniden görünce kalbi yine hızlanır mıydı? Kafasını salladı. Şimdi bunu düşünmeye gerek yoktu. Yüzünü görse yeterli olurdu.

Saatine son bir kez baktı ve kafasını kapıya doğru dikti. Geliyordu. Yüzündeki gülümsemesiyle ona doğru yaklaşıyordu. O an her şey donmuştu sadece o hareket ediyordu sanki.

İşte şu an tam karşısındaydı. Gözleri ışıldıyordu. Ne demeliydi?

Gerçi bir şey demesine gerek kalmamıştı. Boynuna sarılan kollarla çoktan kendini onun kokusuna kaptırmıştı. Minho'nun kulağına fısıldadı.

"Seni özledim Minho."

Yeniden başlamak için sadece bir şansları vardı. Bu şansı ömürlerinin diğer yarısında daha iyi değerlendirmeliydiler.

• SON 。.*

evet bir kitabın daha sonuna geldik:)okuyan herkese teşekkür ederim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


evet bir kitabın daha sonuna geldik:)
okuyan herkese teşekkür ederim.
diğer skz kurgularımı profilimden bulabilirsiniz.
kendinize iyi bakın.

-mianbrian

minho, i used to knowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin