Başlamadan önce yukarıdaki tanıtım videosuna bakmayı unutmayınız :)
Yedi yirmi dört yayınlanacak bir bilinçaltı oyunu DUHAS.Abis şehrine girmeye hazır mısın?
"Kimse oyunun ne zaman biteceğini bilmiyor. Oyuncular oyuna girdikleri an tüm sakladıkları gözler önüne serilecek. Zaman kavramı yeniden yaratılacak. Oyundan kaçışın anahtarı ne olacak? Mutluluk, aşk, öfke belki de ihanet... Her şey sona erdiğinde gözünüzü açtığınız gerçekliğe kadar Abis şehrinde kazanmak için yarışmaya hazır mısın?"
Duhas'tan kurtulmalı mıydık? Yoksa aslında Duhas mı bizi kurtarıyordu?
Kendimden bunca yıl kaçmışken şimdi her adımda kendimle çarpışıyordum.
Karşımdaki adamın gözleri beni öyle dikkatli izliyordu ki ufalıp oturduğum koltuğa gömülmek istedim. Kristal gibi görünen teni, gözünün kenarındaki küçük kendine has beni, karanlıkta kalmış koyu gözleriyle müzayede de en rağbet görecek eser gibiydi. Oysa onun için o eser benmişim gibi bakıyordu. Değildim. Yamuk yumuk kesilmiş siyah saçlarım, elleri yaralarla dolu bir kız çocuğuydum. Kusurluydum onun tüm kusursuzluğuna karşı.Gözlerine daha fazla bakamadım. Kafamı eğip ellerimi inceledim. Ben hiç mükemmel olmak istememiştim ama bu adam bana kusursuz olmayı istetiyordu. Ben onun gördüğü her şeyin güzel olmasını, baktığı her yerde olmayı istiyordum. Ben ondaki güzel olmayı dilemeye başlamıştım.
Elleri görüş açıma girdiğinde kafamı kaldırıp çekinerek gözlerine baktım. "Geçmiş makastan geçirilmiyor oysa. Ne yapacağım ben senin bu uçları kesik kısalttığın saçlarınla?" dedi yüzündeki masum ifadeyle.
Dudağımı ısırdım. Ne zaman yapacak bir şeyim olmasa kaçamasam dudaklarımı yerdim. Elleri yanağıma çıktı. Usulca okşadı dokunduğu yeri. "Belki benden önceki geçmişini sevdiremeyeceğim ama sözüm olsun saçlarını sevdireceğim sana."
Atlas Dirim Tankaya, bana saçlarımı sevdirmeye söz veren adam, ruhuyla kalbime bakmaya çabalayan kalbimdeki kesikleri elleriyle örtmeye çalışan adamdı.Rigel Ursula, gerçek beni görmek için çabalayan ilk arkadaşımdı. Soluk hayatına boya fırçalarını çarpıp elleri kirlense de gülümseyen kişiydi.
Çoruh Toprak Kopkan, gülümsemesinde masal gizleyen adamdı. O şatosunu terk etmiş gezgin bir prensti.
Ben Gün Beyaz Çelay, geçmişini makastan geçiren, adım attığında kesik saçları ayağına dolanan kişiydim.
Dört ruhun yüzme bilmeden denize atlama hikâyesi... DUHAS
Denizde boğulacak mıydık?
Hepinize merhaba yeni yolculuğumun yoldaşları,Geçen gün tanıtım videosunu paylaştığımda çok çok çok heyecanlandığım bu hikâyenin en başındayız. Biraz karakterler, biraz içinden bir şeyler okumanızı istediğim bir tanıtım bölümünü sizinle paylaştım.
Duhas uzun süre atılmak istediğim ancak yerine oturmayan taşlara sahip bir hikayeydi benim için. Tüm bunların nedeni belki de içerisindeki hikâyelerin ağırlığını düşünmekten kaçmaya çalışmamdı. Fakat artık kaçmamam gerektiğini fark ettiğim anlardan birinde tam anlamıyla Duhas'a yöneldim.
Duhas hakkındaki düşüncelerinizi, hislerinizi gerçekten fazlasıyla merak ediyorum. Umarım bir noktada Duhas size dokunabilir.
Görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUHAS
Science FictionYedi yirmi dört yayınlanacak bir bilinçaltı oyunu DUHAS. Abis şehrine girmeye hazır mısın? Kimse oyunun ne zaman biteceğini bilmiyor. Oyuncular oyuna girdikleri an tüm sakladıkları gözler önüne serilecek. Zaman kavramı yeniden yaratılacak. Oyundan k...