1.Bölüm: Geleceğim Son
___
"Arkamda bıraktığım dünyamın geri döndüğümde neye dönüşeceğini düşünmeden çıkacaktım bu odadan."
___
Üzerimde hissettiğim bir çift göz düşündüğümün aksine beni rahatsız etmemişti. Bana bakan tarafa kafamı çevirip beni izleyen gözlerle karşılaştığımda içimde garip bir tanıdıklık hissi olmuştu. Bazı insanların ilk defa tanıştıkları birisiyle çok daha uzun vakit geçirdikleri kişilerden daha yakın olduklarını okumuştum. Şu an hissettiğim şey o yazının fazla etkisi altında kalması sonucu bilinçaltımın bana oynadığı bir oyun değilse karşımdaki kişi buradaki diğer insanlardan ayrı bir kefeye aittir demekti.
Karşımdaki kişiyi daha fazla rahatsız etmemek amacıyla kafamı çevirdiğimde benim böyle düşünebileceğim belli ki onun umurunda değildi. İçimdeki meraka yenik düşüp tekrar aynı yöne döndüğümde az önce kafamda fırtınaya sebep olan rüzgârların orada olmadığını görmüştüm. İçimde anlam veremediğim bir hayal kırıklığının oluştuğunu fark ettiğimde kendimi dışardan bir göz gibi izleyip anlamlandırmaya çalışmıştım. 20 yıllık hayatım boyunca süregelen bu anlamlandırma süreci yakın bir zamanda da sonuç alamayacaktı sanırım.
Hemen sağ yanağımda nefesini hissettiğim yüzle irkilerek kafamı refleksle geri çektim. Görüş alanıma giren kıvırcık saçları algılayabildiğimde içimdeki tedirgin his hızlı bir şekilde köşesine dönmüştü. Gülümsemenin tanım olarak az kalacağı bir sırıtışla bana bakan yüzün sahibi yıllarca görünmez bir iple bağlandığımızı düşündüğüm en yakın arkadaşım Akşin'den başkası değildi. Akşin'i saatlerdir beklediğim onu görünce tekrar aklıma gelmiş olacak ki kaşlarımı çattım. İkimiz de biliyorduk ki bu ciddi ama ciddi olmayan bir kızgınlıktı.
Onu baştan aşağıya süzdüğümde bekleme nedenimi fark etmem çok üzün sürmedi. Saçları maşalanmış, abartı olmayacak şekilde makyaj yapılmış ve özellikle seçilmiş ancak üzerinde onun için yaratılmış gibi duran kıyafetlerle karşımda dikeliyordu. Bense onun aksine ezilmiş patatesten hallice gibi duruyor olmalıydım. Yüzümde sıfır makyaj, saçlarım zaten toplanamayacak şekilde küt ve siyah üstüne üstelik yamuk yumuk kesilmişti. Üzerimde siyah pantolon, gri kazakla cenaze töreninde ölü rolünü oynayacak kişi gibiydim.
"Nereye bakıyordun öyle dikkatli dikkatli?" sorduğu soruyla kafamın içindeki münakaşa evreninden uzaklaşıp ona döndüm.
"Birini gördüm sandım. Hem seni kaç saattir bekliyorum ben? İlk derse on dakika kalmış ama ben hala durakta Akşin hanımı bekliyorum. Üstelik 2 saat önce uyanmış olmama rağmen..."
Otobüsün karşımızda görünüp bize yaklaşmasıyla bana gelen otobüsü işaret etti. "Ne kadar dakik bir insanım görüyorsun."
Ona ölümcül bakışlar atıp daha fazla uzatmanın bir çözüm olmadığını kabullenerek ayağa kalktım.
"İntikamımı alacağımı biliyorsun."
Gülerek kafa salladığında otobüs önümüzde durmuştu. İçinden insanlar inerken cebimde hissettiğim titreşimle telefonuma mesaj geldiğini anlamıştım. Cebimdeki telefonu elime aldığım sırada kolumdan çekilerek otobüse binmem gerektiğini hatırlatan Akşin'i gördüm. Onun arkasından otobüsün iki merdivenini çıkıp otobüse bindiğimde boş olan yerlerden birine doğru ilerliyorduk. Akşin cam kenarına yerleşirken ben de yanına oturmuştum. Her zamanki doluluğuna sahip olan otobüste sabahları hep aynı şarkı çalardı. Bu otobüste ezberlediğimiz şarkıyı Akşin de ben de şimdiden mırıldanmaya başlamıştık. Elimdeki telefonun ekranını tekrar açtığımda tanımadığım bir numaradan gelen mesaj olduğunu görmüştüm. Ekranı yukarıdan aşağıya kaydırıp gelen bildirime tıkladığımda mesaj ekranı büyümüş onunla eş zamanlı olarak benim de kaşlarım çatılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUHAS
Ciencia FicciónYedi yirmi dört yayınlanacak bir bilinçaltı oyunu DUHAS. Abis şehrine girmeye hazır mısın? Kimse oyunun ne zaman biteceğini bilmiyor. Oyuncular oyuna girdikleri an tüm sakladıkları gözler önüne serilecek. Zaman kavramı yeniden yaratılacak. Oyundan k...