Hey! merhaba ben Nida, Nida Aksoy. Namıdiğer yer fıstığı... burası da evim yani Erik mahallesi.
Her mahallenin bir delisi vardır, bizim mahallenin delisi ise kesinlikle bendim.
Hayır, tabiki de tek başıma değilim.
Siz birde benim saz arkadaşlarını g...
Hepiniz yeni kurguma hoş geldiniiiz. Başlama tarihiniz? Hepinizle satır aralarında buluşalım
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
》》》
Erik Mahallesi, her telden insanın içinde olduğu Ankara'nın belki de en ıssız köşesinde her şeye inat yetişen erik ağacı etrafında hayat bulmuş evlerden oluşan mahallenin adıydı.
Issız dediğime bakmayın. Burası öyle bir mahalle ki siz bile buradan asla çıkmak istemezsiniz.
Bakkal Hüseyin amcadan, terzi Emel ablaya, kasap Feridun amcadan, berber Osman abiye kadar uzanan bir mahalledir burası. Ha tabi en önemlisi fırıncı Sadettin amca, mahallenin demirbaşı olur da kendisi.
Ayağıma gelen topa hafifçe bir şut çekerek mahallenin çocuklarına geri yolladığımda başımı yanımdaki Emel ablaya çevirip ufak bir baş selamı verip yolumu yürümeye devam ettim.
Az ilerideki camda çiçeklerini sulayan Suzan teyzeye doğru yaklaşırken iki dudağımın arasından da ufak bir ıslık çaldım.
"Sabah şerifleriniz hayır olsun çiçek bahçem!" dedim, biraz sesimi yükselterek.
Suzan teyze, beni fark edince kocaman gülümsedi ve "Sana da günaydın deli kız" dedi.
"Nasılsınız bakalım bugün?" diye sordum, sevecen bir tonlama ile.
"Nasıl olalım güzel kızım, Allah nasıl nasip ederse bizde öyle oluyoruz bu yaştan sonra." dedi, hafifçe gülümserken.
Suzan teyze ile tatlı tatlı sohbet ederken "Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek..." diye bir ses duydum uzaklardan. Sonra ses gittikçe yaklaştı sesle beraber omzuma da bir kol konuverdi.
"Höst!" diye bağırdım, omzumdaki koldan kolun sahibine doğru bakışlarımı çevirirken.
Karşımda gördüğüm Çağan ile sert bakışlarımı yumuşattım "Ne öyle dan diye geliyorsun oğlum ya dövseydim seni?" dediğimde, Çağan kocaman bir kahkaha atıp "Yer fıstığı, uyanamamış gibisin. Dövmek falan bunlar rüyanda olur sadece de" dedi, elleri ile yanaklarımırı sıkarken
Yanaklarımdaki ellerini hafifçe ittirip yüzümü kırıştırdım ve kollarımı birbirine bağlayıp "Sen onu birde benim külahıma anlat" dedim, kinayeli çıkan sesimle.
Çağan kocaman kahkahalarının arasından "Kızım dur daha seni tam göremiyorum külahını nereden bulayım" dedi.
"Allah iyiliğini versin deli oğlan senin!" diyerek kahkahalara boğulan Suzan teyzeye de üç numaralı teessüf eden bakışlarımdan yolladım.
Suzan teyze ve Çağan'ın başlattığı kahkaha tufanı son bulunca Çağan ile beraber mahallenin içinde yürümeye devam ettik.
Eve doğru giden yolda Çağan'ın koluna girmiştim. Yürürken güzel mahallemin güzel esnaflarına da tek tek selam veriyorduk. Çünkü bizler böyle uslu, terbiyeli, kesinlikle mahalleliyi hayattan bezdirmeyen insanlardık.