Hey! merhaba ben Nida, Nida Aksoy. Namıdiğer yer fıstığı... burası da evim yani Erik mahallesi.
Her mahallenin bir delisi vardır, bizim mahallenin delisi ise kesinlikle bendim.
Hayır, tabiki de tek başıma değilim.
Siz birde benim saz arkadaşlarını g...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"AY BAYILTINIZ DAĞ GİBİ YER FISTIĞIMI!" diye bağıran Çağan'a gözlerim kapalıyken göz devirdim. Beni savunması güzeldi ama bu kadar yaygara koparmanın ne anlamı vardı be çocuk demezler mi adama? Derler valla anacım. Birde yalan olduğunu bilseler abooo
"Nida, aç gözlerini güzelim" dedi Feza'cığım aşk adamım. O değilde sesi hiçte endişeli gelmiyor demek ki gerçekten bayılsam umurunda olmayacaktı adamın.
"Nida bayılmadığını biliyorum gitti şerefsiz oğlu şerefsiz kavga da etmiyorum uyan yani" diyen Feza ile gözümün tekini hafifçe açıp ortalığı kolaçan ettim ve bana bakan pardon bana kızgınlıkla bakan Feza'ya gülümseyip "Ne ölmesi aşk adamım bayılmışım sadece. Hakkını ödeyemem ama sesinin bir uyandırcı etkisi var. Sen benim alarmım olarak işe başlasana Feza" dedim sevimli çıkartmaya çalıştığım sesimle.
Beni kolunun altına çeken Feza "Her gün odanda olmamı istiyorsan alarmın olmama gerek yok güzelim" dediğinde ben bile utanmıştım. Ay ben utanacaktım zaten adam bana demiş kim utanacak başka.
Karnına doğru dirseğimi geçirdiğimde hafifçe inledi ama ses etmedi. Eee hak ettiğini biliyor tabi.
"Sen şimdi numara mı yaptın Nida kankim?" diye sordu Çağan saf saf.
Oy kıyamam annem sana. Bu da fazla saf oldu bu aralar ama olmaz ki.
"Gel bebeğim gel ben anlatıcam sana olan her şeyi" deyip koluna girdiğim Çağan ile beraber evin bahçesinden çıktım.
Feza'ya küstüm umarım haberi vardır ya.
Çağan ve ben önde yürürken kendi kendimize şarkı söylüyorduk. Feza'da arkamızda elindeki poşetlerle yürüyordu. Başımı ondan tarafa çevirdiğimde yüzünün asık olduğunu gördüm. Elimi ona doğru salladığımda bakışlarını kendime topladım ve kocaman bir öpücük yollayıp gülümsedim.
O da attığım öpücüğü havada yakalayıp gülümsedi. Aşk çocuktu ya yerim!
Her sene bu zamanlar toplaşıp kamp yaptığımız alana geldiğimizde Beste'yle sıkıca sarıldım ve ondan sonra herkesle tek tek selamlaştım.
Mirza ve Feza ateşi yakarken Beste ve ben ise getirdiklerimizle ufak bir masa hazırlıyorduk. Diğerleri de aralarında sohbet ederken küçük bir semaverde kaynayan çayın sesi de sohbete eşlik ediyordu.
Yemekler yenmiş sohbetler edilmiş ve şimdi de çaylar içiliyordu. Sezgin biraz uzakta kalan arabadan getirdiği gitarı Feza'ya verdi. Feza bir elindeki gitara birde bize bakarken Dağhan "Çal bir şeyler dinleyelim kardeşim" dediğinde kafasını hafifçe salladı ve gitarı kılıfından çıkarıp birkaç dakika düşünüp parmaklarını gitar tellerinde gezdirdikten sonra hafifçe bir melodi tutturdu.
Bildiğim şarkının ritmiyle kafamı şarkı ritmine göre sallamaya başladım.
"Senin alev gözlerin Eritse şu ruhumu Buz olur kesilirim Yanarken içim"
Feza, gözlerini gitarın tellerindeki parmaklarından çekip bana doğru çevirdi. Ona her zaman ki gibi gülümsedim. O da bana gülümsedi. Gülümsemek belki de bizim için farklı bir anlam taşıyordu bilemiyorum. Gözleri gözlerimde daha da çok yer edinirken şarkının devamını söylemeye başladı.
"Sesin bir uçurum Çağırırsa beni Kuş olur uçarım Yanarken içim"
Sezgin oturduğu kütüğe eliyle vurarak ritim tutmaya başlarken Reha'da elindeki şişeye koyduğu ufak taşlarla Sezgin ve Feza'ya ayak uyduruyordu. Ha evet Feza ve ben hala bakışıyoruz.
"Sevdan bir ateş Oldu bende Gönlüm bir deli Coştu sende"
İki dudağımın arasından dökülen şarkı sözleri Feza'yı mutlu etmiş olacaktı ki derince bir iç çekip o güzel kahkahalarından bir tanesini bahşetmişti gecenin karanlığına.
Gecemi aydınlatan bir gülüşü olduğunu söylemiş miydim? Hıhım aşığım aşık!
Bir ben bir Feza derken şarkı bitmişti. Herkes bizi alkışlarken benim gözlerim Feza'daydı.
Bana bakan Feza'nın dudakları aralandı ve "Seni seviyorum" dedi. Sessizce söyledi sadece dudakları hareket etti ama benim içimde koca bir deprem yarattı.
Bir dakika ne dedi o?
Seviyorum mu seni?
Valla dedi anacım.
Sanki bilmiyordun Nida!
Evet, biliyordum ama bunu ondan hiç duymamıştım.
"Noldu yengem kadın kızardın?" diye dünyaya dönmemi sağlayan Reha'ydı. Kızarmış mıydım? Heyecan yaptık tabi olacak o kadar.
"Bir şey olmadı ne olacaktı" derken oturduğum yerden doğruldum ve uzaklaştım.
Omuzlarımda hissettiğim ağırlıkla başımı hafifçe yukarı kaldırdım ve tepemdeki Feza'ya hafifçe gülümsedim. Oturduğum yerde biraz sağa kayarken onunda oturması için yer açtım.
"İyi misin güzelim?" diye sordu Feza. Başımı hafifçe salladım ve omzuna doğru yatırdım. "Yorgunum sanırım." diye cevapladım onu.
Saçlarıma hafifçe bir öpücük kondurdu. "Omzum her zaman senin için var Kamelya'm. İstediğin gibi kullanımına açık."
Söylediklerine gülümsedim. Feza, beni her durumda her şekilde mutlu edebilen sayılı şeylerden biriydi. Ona hissettiklerimin içinde bir adı varsa bu aşk ya da sevgi gibi basitçe adlandırılacak şeyler değildi. Ona bu kadar bağlı olmam belki de akıl işi değildi ama bir Nida Aksoy olmakta bunu gerektirirdi. Onun yanında yakaladığım bu huzur hissiyatı asla kaybolmasın istiyordum.
Geçenlerde gelen çiçek ve çiçeğin üzerindeki not aklıma geldiğinde yüzümün asılmasına engel olamadım. Bu konuyu henüz Feza'yla konuşmamıştık. Ben açmamıştım daha doğrusu. Çünkü Feza'yla aramızda geçecek bu konuşmanın ikimizde de huzursuzluk yaratacaktı. Öyle hissetmiştim.
Derin bir iç çekip gözlerimi gökyüzüne çevirdiğimde kayan yıldızla hızlıca yerimden doğruldum. "Feza! bak yıldız kaydı hadi dilek tutalım." dedim kocaman bir hevesle.
Gözlerimi sıkıca kapattım ve her şeyin güzel gitmesini diledim. Hayatımdaki hiç kimsenin hayatımdan gitmemesini ve hep mutlu olmayı diledim. Ha birde kocaman bir aşk diledim içinde Feza'nın olduğu.
Gözlerimi açtığımda Feza'nın bana gülümseyerek bakan yüzüyle karşılaşmak beni afallatmıştı. Bu çocukla ilgili her detay ya kalbimi tekletiyordu ya da afallatıyor boşluğa düşürüyordu. Sanki ondan beklenmedik bir şeymiş gibi, imkansızmış gibi...
Ellerim Feza'nın ellerine uzandı ve sıkıca kavradı. Hayat buldu ellerim onun elleri arasında. Sustum ve sessizliğimizde soluklandım. Sanki bu anları bir daha göremiyecekmiş hissini gözardı etmek istedim. Kendimi ana bıraktım. Akışa bıraktım.