Sevgisiz Çocuk

2.9K 274 90
                                    


***

Önceki bölümü kontrol etmeyi unutmayın 💫

***

Min Yoongi

"Önümüzdeki hafta bazı üniversite yetkilileri öğrencilerle görüşme yapmak için buraya geleceklermiş. Bu da demek oluyor ki, istediğim bursa sahip olabilirim!" Namjoon heyecanlı ve parıldayan gözleriyle söylemişti. Bu bursu almayı ne kadar çok istediğini görmemek için kör olmak lazımdı.

"Bundan daha harika bir haber olamaz!" Yan tarafımda oturan Jimin sevgilisinin elini tutarken tıpkı Namjoon gibi heyecanlı bir tavırla konuşmuştu.

"Tabii ki bundan daha harika bir haber var." Ne ara geldiğini görmediğimiz Seokjin karşımızda oturan Namjoon'un yanına oturup kolunun altına girerken ukala bir tavırla konuşmuştu.

"Öyle mi? Neymiş o harika haber?" Namjoon oyuncu bir merakla sevgilisine bakmıştı. Evet, o ikisi sonunda flörtleşmeyi bırakmış ve sevgili olmayı başarmıştı.

"Tabii ki olağanüstü bir yakışıklılığa sahip olmam!" Jin yüzüne yerleştirdiği geniş gülümsemesiyle bize bakarken Jimin ve Jackson ona kıkırdamış ve Namjoon yalandan gözlerini devirip ona daha sıkı sarılmakla yetinmişti. Bense, olanları hiç takmıyordum, tepki göstermiyordum. Yalnızca onları, sağ elimi yumruk yapıp çeneme dayamış bir halde dinliyordum.

"Yoongi, hey!" Dalmış görüntümden bu defa beni Jin'in el sallaması çıkartırken kendime gelmiş ve yerimde dikleşmiştim. "Efendim?"

"İyi misin sen?" diye kaşları çatılırken sormuştu Namjoon. Onun ve diğerlerinin endişeli görünen yüzlerini rahatlatmak için yalandan gülümsemiş ve başımı olumsuz anlamda sallamıştım.

O sırada gözüm basketbol potasının orada dikilen Mingyu'yu bulmuştu. Bana kafasıyla işaret verdiğinde rahatsız bir ifadeyle ayaklanmış, masadakilere ders çalışmam gerektiğine dair bir şeyler saçmalayıp yanlarından ayrılmıştım.

Okuldan içeri girerken birkaç metre ötemde ilerleyen Mingyu'yu görebiliyordum ve onu takip ediyordum. O, sanki inatla, herkesin bizi görmesini istiyormuş gibi öğrencilerin çokça bulunduğu koridorlardan birinde dikilmeye başlamış ve yanına gelmemi beklemişti.

Öfkeli görünmemeye çalışarak yanına doğru ilerlemiş ve onunla aramda mesafe bırakarak yüzüne bakmaya başlamıştım. "Söyle." demiştim hemen ardından sert bir tonda.

"Hadi ama Yoon, arkadaş olmaya başladığımızı sanıyordum. Bu kadar katı olma bana karşı."

"Bana o şekilde seslenmemen konusunda seni uyarmaktan sıkıldım Mingyu." Dediklerini görmezden gelmiş ve yalnızca bana adımı kısaltarak seslenmesine takılmıştım. Çünkü, kimin sadece bana o şekilde seslenmesinden hoşlandığım açık bir gerçekti.

"Daha isim mevzusunda bile böylesin. Bana düşmanınmışım gibi davranmayı ne zaman bırakacaksın?" Yalancı bir üzüntüyle dudaklarını büzdüğünü gördüğümde bakışlarımı ondan çekip koridorda dolaşan öğrencilerde gezdirmeye başlamıştım.

"Yalnızca senden istediğim yardımı alana kadar. Daha fazlasını düşünme."

"Oh, öyle mi? İyi o zaman sen bilirsin. Ben de bana böyle kaba davrandığın için babamla konuşayım. Böylelikle ağabeyini tedavi etmekten hevesle vazgeçecektir." Gözlerimi ışık hızında ona çevirdiğimde, artık her nasıl bakıyorsam, bakışlarımdan korkup gergin bir yüz ifadesine büründüğü belliydi. Düpedüz beni tehdit ediyordu. Onun yüzünden sevgilim beni terk etmişken, ben burada durup onun aptal tehditlerini dinlemek zorunda kalıyordum.

Cracked Boys - [BTS]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin