***Jeon Jungkook
"Endişelenmeyin Bayan Jeon. Burada oğlunuzla gayet iyi ilgileneceğiz. Bize güvenebilirsiniz."
Memnun bir gülümseme ve samimiyetsiz teşekkür cümleleri.
Kimsenin kimseyle ilgileneceği yoktu. Tıpkı dört yıl önceki gibi.
Buradaki tek değişiklik duvarların boyanması, yatakların daha kaliteli olanlarla değiştirilmiş olması ve tüplü televizyonun yerini alan lüks aletlerdi. Bir de ben değişmiştim. Daha uzun boylu ve daha olgun görünümlü ama aslında içten içe yaşadığı acılı dünyasında tıkılı kalmış o küçük çocuktum. Burası ise hala dört yıl önceki gibi pis bir yerdi.
"Ben sizi oğlunuzla yalnız bırakayım." Sabahtan beri anneme teselli veren ve iyi bakılacağım zırvalıklarıyla onu dolduran adam sonunda birazcık mahremiyet için odadan çıkmıştı. Sorun yoktu, bundan sonraki günlerde onu sık görecektim zaten.
"Jungkook." Annem her iyi niyetli anne gibi yumuşak bir ses tonuyla yanıma yaklaşmış ve buraya yatmakta zorluk çıkarttığım için yatağa bağlanmış ellerimden birini tutmuştu. Gözleri dolu doluydu. Bunun yeniden başıma gelmiş olduğuna kendini çoktan inandırmıştı ve kimsenin haberi bile olmadan beni buraya getirmişti. Getirtmişti.
Oysa aptal basın öğrenseydi ne yapardı. Ünlü mimar Jeon Jungwoo ve eski ama değerli aktris Jeon Chungcha'nın oğulları Jeon Jungkook'un kafadan çatlak olduğunu öğrenmeleri ailemizin bitmesi demekti.
Bundan tam dört yıl önce yine benim yüzümden basına yeteri kadar malzeme vermişti annem ve babam. Şimdi yine aynı şeylerin olmasını kim isterdi ki öyle değil mi?
"Dokunma bana." Elimi ondan ne kadar uzaklaştırmak istesem de bağlı olduğu için yalnızca biraz uzaklaştırabilmiştim ve yüzümü başka yere çevirip dolu gözlerimi ondan saklamaya çalışmıştım.
"Oğlum, lütfen böyle yapma. Bunu senin iyiliğin için yapıyoruz." Annem ağlarcasına konuştuğunda dediklerinde samimiyet ve sevgiyi görebiliyordum. Ama yine de inanasım gelmiyordu. Bir parçam, mantıklı bir parçam bunu doğru bulmuyordu. Anne ve babamın benden korktukları için beni buraya tıktıkları gerçeğini görmezden gelemiyordum.
"Benden korktuğunu ya da tiksindiğini saklamaya çalışmana gerek yok. Burada yalnızız, sorun değil."
"Jungkook." Annem bir kez daha adımı söylediğinde bu defa ses tonuna sertlik katmıştı. "Böyle bir şeyin olmadığını biliyorsun. Kendi oğlum hakkında nasıl böyle şeyler düşünürüm ben? Yalnızca sağlığını önemsiyorum." Yeniden elimi tuttuğunu hissettiğimde derin bir nefes alıp vermiştim. Gözyaşlarımı tutmakta artık zorlanmaya başlamıştım.
"Babana haber verdim. Şu anda olası bir magazin olayına karşı korumaları ayarlıyor ve hastanenin müdürüyle görüşüyor. Burada güvende olcaksın ve kimse burada olduğunu bilmeyecek. Söz veriyorum."
Ben burada olduğum için delirmek üzereyken o hala magazinden, basından, korumalardan söz ediyordu. Benimle dalga mı geçiyordu yoksa biz şu an sikik bir komedi şovunun içinde miydik?
Elimi tutan elini kendime engel olamadan sıkmaya başladığımda yüzüne bakmaya başlamıştım alttan. "Eve. Gitmek. İstiyorum." Tane tane konuştukça elim istemsizce daha çok sıklaşıyordu ve yüzünü buruşturmasından canını acıtmaya başladığımdan emindim. Yine de kendime engel olamıyordum. Durduramıyordum bunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cracked Boys - [BTS]
FanfictionOkul başkanı Kim Namjoon, müdürün isteğiyle birlikte sıcak bir savaş içerisinde olan 3 sınıfın baş belası öğrencilerini bir araya getirir ve eh, kendi de bu gruba dahildir. [Taekook//Namjin//Sope//Park Jimin] [Texting + Düz Yazı]