Eğer 17 yaşındaysanız ve zombilerden kaçarak yaşıyorsanız, hayat gerçekten çok güzeldir.
O gün gökyüzü masmaviydi, bakımsız bitkiler de her yeri yeşile boyamış gibiydi. Holol camdan dışarı bakınca O'nu hatırladı. Mavi elbisesi ve yeşil gözleriyle büyüleyici görünüyordu.. O an güneş saçlarının rengini ona hatırlatmak istercesine parladı. Büyük bir özlem duyuyordu Holol, acaba hala hayatta mıydı?
Doğanın müthiş görüntüsünden sıyrılıp gerçek hayata döndü Holol. Hayatın diğer gerçekliklerini görmezden gelemezdi. İçinde yaşadığı sınıfı havalandırmayı düşündü bir an, içeride hava kalmamıştı. Ancak dışarıdaki "ölü" havadansa, nefessiz kalıp boğulmayı tercih ederdi.
Holol, pencerenin önünde düşüncelere dalmışken koridordan gelen silah sesleri dikkatini çekti. Zombiler silah kullanamazdı. Evet, yanılmamıştı, biraz sonra "Yardım edin!" diye bir haykırış duydu Holol. Gençlik enerjisi ve o müthiş kendine güveniyle tabancasına yapıştı.
Kapıyı açıp koridorda koşmaya başladı. O kadar hızlı koşuyordu ki, etrafındaki zombiler onun farkına varana dek gözden kayboluyordu. Birden hiç beklemediği bir şey oldu, eski bir öğretmeni karşısına çıktı: Noroyo.
Noroyo yaşıyorken Holol'un biyoloji ögretmeniydi. Biyolojiyi sevmesine rağmen içten içe Noroyo'den nefret ederdi. Dersi dinlemek için o iğrenç ve cırtlak sesine katlanmaya mecbur kalırdı, her dersin sonunda "Bu kadını öldüreceğim en sonunda." derdi. İşte fırsat ayağına gelmişti.
Holol bunları düşünürken Noroyo'nun üstüne koştuğunu fark etti. Evet, o an o sarkı yine çalmaya başladı. Şarkının nakarat kısmı gelse de burada katliam yaratsam diye düşündü..
Acelesiz hareketlerle tabancasına mermi takıp Noroyo'yu alnının ortasından vurdu. Artık biyolojiye ihtiyacı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGAIN
FantasyÇünkü ilk şişman ve gözlüklü olanlar ölürdü. Bu sefer öyle olmayacaktı. Holol bu kalıbı kiracaktı... Dışarıda onun etinin tadına bakmayı arzulayan binlerce zombi vardı, onun umrunda olan tek şey kafasında çalan şarkıydı. O an, sanki dünyadaki tek ge...