Chapter_One

254 15 7
                                    

◅MC Anlatıyor▻


Sıradan bir okul günü daha bitiverdi ve Club da buluşma saati geldi. Fazla geç kalmamak için çantamı hızlıca toparlayıp omzuma asıyorum. Tam yürüyecekken bir şey dikkatimi çekti, yerde bana ait olmayan ve kimsede görmediğim bir kalem.. Elime alıp kalemi inceliyorum, siyah ağır metalden yapılma bir gövdesi var, uç (nib) kısmı ise has gümüş gibi görünüyor. Açıkçası kalemi almak istiyorum ama bu gerçekten pahalı bir kalem gibi duruyor. Hırsız diye anılmak istemem elbette, fakat ortalarda kimse yok ve beni gözetleyecek bir kamera da sınıfta bulunmuyor. Gözlerimi kalemden alıp etrafı kolaçan ediyorum, üst kattaki öğrencileri saymazsak okul tamamen boş sayılır. Kimsenin bana bakmadığından emin olduktan sonra çantamı aralayıp içine atıyorum kalemi. Son bir kez daha bakındıktan sonra sınıftan hızlıca çıkıyorum.

Adeta koşarcasına merdivenleri çıkıyorum, çünkü geç kalırsam Natsuki'den işiticeğim azarın haddi hesabı yok. Aceleyle merdivenlerin sonuna dikkat ediyor ve koridorlarda koşuyorum. Sınıf tabelalarını okuyor ve doğru sınıfı bulup kendimi içeri atıyorum;


MC: Üzgünüm umarım geç-

Huh? Sınıfta kimse yok, şaşırarak içeri adımımı atıyorum ve bir daha sesleniyorum;

MC: Şey, yanlış yerde miyim? Oysa eminim!

Birden deponun kapısı açılıyor:

???: Bir saniye, hemen geliyorum! Bekleteceğim biraz!


Depodan Monika, üstü başı toz ve bir şekilde siyah mürekkepli boya ile çıkıyor. Küçük bir mendille yanağındaki boyayı siliyor ve bana doğru dönüyor ve gülümsüyor:


Monika: MC! Ne hoş bir sürpriz, seni bu denli erken beklemiyordum açıkçası.

Monika: Genellikle, benden sonra Yuri burada olur, sonra Sayori, Natsuki ve sen!

MC: (Hafifçe gülümser) Demek çok sorumsuz biriyim.

Monika: Ah, hayır! Beni yanlış anladın, öyle demek istemedim!


Çantamı sırama bırakıyorum ve suluğumu çıkarıp biraz su içiyorum. Derste su içememek beni aşırı susatıyor da. Suluğumu yerine kaldırıp gülerek Monika'ya bakıyorum,


MC: Hadi ama, sana takılıyorum o kadar! Çünkü sorumsuz olduğumu, yüzüme söyleyemeyek kadar nazik olduğunu biliyorum.

Monika: Teşekkür ederim. Ayrıca insanların kusurlarını yüzlerine vurmayı sevmiyorum, gereksiz oluyor ve sadece karşı tarafı kırıyor.

MC: Münazara kulübünden de bu yüzden ayrılmıştın, değil mi?

Monika: Evet, ve fazla abartılı konuşmaları gerçekten sıkıcı oluyor. Çünkü yalnızca kulüpte sözü geçen veya kulübün kurulmasına yardımcı olan kişiler düşüncelerini beyan edebiliyorlar. Bir alt kademe ve yeni katılan taze kanlar hiçbir şekilde konuşamıyorlar. Bence, sadece onlar kulüpte varmış ve diğerleri bir hiçmiş gibi davrananlarda aşalık kompleksi mevcut.

MC: Ne diyebilirim ki? Hakikaten haklısın.


Sanırım ayakta durmak onu yormuş olacakki, en yakınındaki sandalyeye çöküyor. Mendilini ikiye katlıyor ve sıyrılmış kolundaki lekesi temizliyor. Ama bir saniye...onun kolundaki.. KAN mı? Hemde az buz değil, gerçekten kolunu kapladığını söyleyebilirim. Yavaşça Monika'ya yaklaşıyorum,iyi olduğundan emin olmak için elbette. Yaklaştığımı fark etmiş olmalı çünkü kolunu çekiştiriyor.

Hep Böyle Kal, Tamam mı..? (Monika x MC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin