Chapter_Three

111 10 0
                                    

◅Monika Anlatıyor▻

Monika: B-ben mi..? Ü-üzgünüm anlamadım.

MC: Sahi, o kocaman cam ayna nasıl küçücük parçalara ayrıldı?

Monika: Eh, ş-şöyle oldu, aslında...


Aslında o anları pek hatırlamıyorum, nasıl oldu; neden kanlar içindeydim, hatırlamıyorum. Fakat kendimi zorlarsam az biraz hatırlıyor gibiyim, en son delice aynaya yumruk atmıştım; sonra bir tane daha; bir tane daha... Sonrasında herşer bir nebze bulanık..


Monika: B-ben, hatırlamıyorum MC... Yani azıcık hatırlıyorum ancak net değil...


MC bana şüpheci bakışlar atıyor, sanırım o da ne olduğunu anlamış değil. Birden dikkatimi üstünde bulunan kanlar çekiyor.


Monika: MC! Sana ne oldu? İyi misin? Canın yanıyor mu? Kesik mi? Peki çok derin mi? Yaralandı-

MC: Beni boşver, ben iyiyim; seni oradan çıkarırken oldu, ayrıca canımda acımıyor.

Monika: Emin misin..?

MC: Hı-hı, meraklanmana gerek yok.

Monika: ...

MC: ...

Monika: Sen... beni mi bekliyordun..?

MC: Evet, iyi olduğundan emin olmak istedim sadece.

Monika: Beklemene gerek yoktu, ayrıca hava da kararıyor, evde olman lazım değil mi?

MC: Seni evine bıraktıktan sonra bende eve geçerim, zaten evde bekleyenim yok.

Monika: Benim bu gece revirde kalmam lazım, hemşire öyle dedi.

MC: Tamam, sorun yok ben tek giderim.

Monika: P-peki, o zaman.


MC lafını bitirir bitirmez yerinden kalkıyor ve kapıya gidiyor. Çıkmadan önce bana dönüp gülümsüyor ve el sallıyor, bende karşılık veriyorum ve MC gözden kayboluyor. Oda da yalnız kalınca düşünmeye başlıyorum, Club ve MC hakkında elbette.. Doğrulmak yorulduğum için yatıyorum ve gözlerimi kapatıp kendimi düşüncelerimle baş başa bırakıyorum.


∎Gece Saat 03:19∎


Soluk soluğa uyanıyorum, fazla hızlı kalkmaktan dolayı kolum acıdı, ah! Hızlıca nefes alıp veriyorum kendimi rahatlatmak için fakat işe yaramıyor, aksine beni daha da paniğe itiyor. Titreyerek ellerimle yüzümü kapatıyorum, bu hafta beşinci kabus oldu...Onlar, insan hayatına bayağı bir mudahele ediyorlar sahiden.  Kabuslarda ya kovalanıyorum, ya birisi tarafından boğuluyorum, ya da uçurumdan düşüyorum, ve kimse bana yardım etmiyor... Artık kabus görmek istemiyorum, bıktım kabuslardan. Ve gerçekten şu günlerde kendimi çok aciz, sanki her saniye yardıma ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Bu hem iyi, hem de kötü bir his, değil mi? Demek istediğim, her işi yaparken birisi yanımda olsa diye istemeden çırpınıyorum, özel olarak söylemek gerekirse; MC ile gerçekten iyi zaman geçirebilmek için herşeyi yapabilirim. Onunla okula gitmek, okuldan sonra cafelerde takılmak, geceleri saatlerce mesajlaşmak, sabahleyin "günaydın" bildirimleri ile uyanmak, diğerleri yerine şiiri ilk bana göstermesi için, yapamayacağım şey yok, özellikle şu an yanımda olmasını her soluğum hava diliyorum. MC 'yi gözümün önüne getirince çarpık gülümsüyorum, biraz rahatlayınca da başımı tekrar yastığa koyuyor ve gözlerimi yumuyorum. Umarım, uyuduğumda yine kabus görmem de yarın sabah biraz daha iyi kalkabilirim..

Ay, dayanamacağım! Mesaj atmazsam kesin çatlarım, en azından mesaj atarsam içimde kalmamış olur, değil mi? Dikişsiz kolumu uzatıp telefonu okul çantamdan alıyorum, hemen açıp mesajlar bölümüne geliyorum;

-MC(♥) Son Görülme Saati: 17 Dakika Önce-

Gecenin bu saatinde mesajlarda ne yapıyor merak ettim açıkçası, gerçi bende mesajlara bakıyorum ama yani ben ona mesaj atıcağım. O kime mesaj atıyor olabilir ki? Öğrenmeni tek yolu var, şimdi~


Ben- Halada uymadığına inanamıyorum, MC.

MC- Uyku tutmadı, ne yapabilirm ki?

MC- Koyun saymaktan da yoruldum açıkçası.

Ben- XD Sana bir tavsiyem var,

Ben- Çok mutlu olduğun biranını düşünürsen hemen uykun gelir.

MC- Tavsiye için sağol, deniyeceğim şimdi.

Ben- Ne demek, rica ederim.


Demek uyku tutmamış, iyi ama o zaman neden video falan izlemiyorda mesajlarda? Mesela beni uyku tutmdığında, "Your Reality" dinleyip hafif eşlik ederim. Gerçi eşlik etmesen tuhaf kaçardı, herneyse; acaba en mutlu olduğu anısı nedir? Doğum günü, okula başladığı ilk gün, arkadaşları ile parka oynadığı gün, Clube katıldığı ilk gün, ya da liseye başladığı ilk gün olabilir aslında. Gerçi, Clube kendi istediği ile mi katıldı orası tartışılır fakat Clubte azıcık bile olsa mutlu, bu onun neşelenmesi ve aklına getirmesi için bir sebep. Ve şimdi fark ettim de, ben MC hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorum. Mesela, en sevdiği şarkı nedir bilmiyorum, ya da en sevdiği renk, ya da en favori günü nedir bilmiyorum. Sayori kesin biliyordur, ne de olsa on beş yıldır arkadaşlar, veya MC'ye göre arkadaşlar... Bu da bir şey ki, MC Sayori ile hiç flört etmedi, Natsuki ile de etmedi, ancak Yuri ile.... etti. O an izliyor olamasaydım ve başka birisi bana söyleseydi kesinlikle inanmazdım, imkanı yok derdim.

Of, başım uykusuzluktan çatlıyor ya! Dakikalardır MC ve onun "arkadaşları" hakkında düşünüp duruyorum. Ne yapsam aklımdan çıkmıyor, her saniye onu düşünmek ilaç gibi geliyor bana. Ama belki şimdi uyursam onu rüyamda görebilirim, küçücük bir ihtimal bile olsa. Gülümsüyor ve gözlerimi kapatıyorum, kendimi uykuya teslim ediyorum.


∎Sabah Saat 9:15∎


Kalkmış üstümü değiştiriyorum, şu hastane mavisi kıyafetler gerçekten sinir bozucu duruyor üstümde.(!) Cumartesi olduğundan ve okul olmadığından acele etmem gerek, çünkü hemşire beni fazla bekleyemez. Dünden kalma eteğimi giyiyor ve siyah çoraplarımı dizlerime çekiyorum. Tam çantamı almış, canımı acıtmamak için dikkatlice kapıya yürüken birden kapı açılıyor ve içeri birisi giriyor;





(Selam, benim tatlı keklerim! Bu bölümü okumana sevindim çünkü gerçekten çok romantik değildi fakat sen okudun. Sizi seviyorum canlarım, yeni bölüm için beklemede kalın~)


-789 Kelime

Hep Böyle Kal, Tamam mı..? (Monika x MC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin