Chapter_Five

88 10 9
                                    

(BÖLÜMÜ ES GEÇMEYİN, LÜTFEN OKUYUN FAKAT AĞLAMAYIN!)


MC: S-Sayori.. s-sen..


Dilim tutulmuş konuşamıyordum, ve gördüklerime inanmak istemiyordum.. En yakın arkadaşım, tam önümde duruyordu..fakat normal olarak değil... Boynunda bir ip vardı ve ayaklarının altında mavi tekelekli sandalyesi duruyordu..! Gözleri kırmızı ve şişti, saçları darmadağındı..onu bu haliyle tanıyamıyorum bile. Bir elimde kapıdan destek alarak ona yaklaştım, her nefes alışında inip kalkann göğüsü görebiliyorum şimdi...


MC: Sayori, sen ne yapıyorsun!? Delirdin mi!

Sayori: MC,(hıçkırır) b-ben artık d-d-dayanamı-yorum(tekrar hıçkırır) l-lütfen git!

MC: Sen gerçekten delirmişsin...


Elimi uzatıp saçlarını okşuyorum, bir yandan da çaktırmadan ipi boynundan çıkarıyorum. Çünk eğer ona göstererek çıkarırsam, kesinlikle engel olur ve düşünmek bile istemeyeceğim şeyler olurdu. En sonunda ip boynundan çıkıyor ve onu kucaklayıp yere indiriyorum.


Sayori: MC! L-lütfen yapma b-bunu bana! B-beni y-yalnız b-b-bırak!

MC: Sen iyi oluncaya kadar hiçbir yere gitmiyorum! Anladın mı?

Sayori: M-MC..lütfen, g-git....


Sayori, bana hızlıca sarılınca dengemi kaybediyorum ve ikimizde üst üste yere düşüyoruz..Yere düşüne ağlamaya başlıyor Sayori, bana daha da sıkı sarılıyor ve başını boynuma dayıyor. Titreyerek ağlamaya devam ediyor, bende onu sakinleştirmek için sırtını sıvazlıyorum.


MC: Shh, tamam tamam...geçti, tamam..

Sayori: M-M-MC, b-b-ben s-sadece m-mutlu olmak-

MC: Tamam, geçti...ben buradayım, merak etme Sayori...


Sayori, daha önce titrediğinden daha da fazla titremeye başlıyor, sanırım bir tür kriz falan geçiriyor..Ona şu anda mudahele edemem,yani bir anda zihnine ışınlanıp herşey geçti diyemem ya..(Yazar: Öküz MC, Monika ağlarken "Ben buradayım, geçti merak etme" demedin ama!) Sırtını sıvazlamaya devam ediyorum, sanki her ona dokunduğumda o daha da kötü oluyormuş gibi hissediyorum ama.


Sayori: MC...

MC: Efendim?

Sayori: ....Birisinden hoşlanıyor musun..?

MC: ...

Sayori: ...Bana dürüst olabilirsin.

MC: Hayır, sevdiğim birisi yok, yemin ederim.

Sayori: Yemin etmene gerek yok...

MC: Emin hissetmeni istedim sadece.

Sayori: Anladım...


Ağlaması durulan Sayori, yavaşça üzerimden kalkıyor. Bende yerden kalkyorum, sonra da Sayori'nin kalkmasına yardım ediyorum. Sayori şu an herkesden daha perişan görünüyor, keşke daha fazla yapabileceğim bir şey olsa da yapsam.. Ama ona yardım edemem, tek yapabileceğim; ailesini arayıp durumu anlatmak ve onu terapiste götürmek. Gerçi, bunu yaparsam benimle konuşması kesebilir, inadını iyi biliyorum. Bana depresyonda olduğunu söylemişti, intihar etmeyede çalışmıştı ama bu denli gözümün önünde yapmamıştı...


Sayori: B-ben iyiyim, sen g-gidebilirsin...

MC: Hayatta olmaz, benim eve geliyorsun.


Onu elinden tutuyor ve odadan uzaklaştırıyorum, bu odada kalmasını istemiyorum.(Şapşal MC, daha kızı tavlamadan ona sevgili muamelesi yapıyor -_-) Merdivenlerden inince elini bırakıyorum ve masada duran telefonunu ona uzatıyorum, o da alıp teşekkür ediyor.  Önden kapıyı açıyor ve Sayori'nin geçmesi için çekiliyorum. O da geçtikten sonra kapıyı kapatıyorum ve eve doğru yürüyoruz.




◅Monika Anlatıyor▻

Sol elimde salata kasem, dizlerimde dizüstü bilgisayarım, eserimle gurur duyuyorum. Bir işle uğraşırken salata yemek hoşuma gidiyor, tabii içinde yağ ve limon yok ise. Herneyse, yazdığım kodlara bakıyorum, hepsi sorunsuz işliyor gibi görünüyor. Ama yine de gözümden bir şey kaçmış olabilir, o yüzden KONTROL ET butonuna basıyorum. Bilgisayarın da kontrol etmesine izin veriyorum ve bilgisayarı koltukta yanıma koyup salatamı yemeye devam ediyorum. Bu işlem yaklaşık onn dakika falan sürüyor, bu da demek oluyor ki yemeğimi rahatlıkla bitirebilirim.


∎10 Dakika Sonra∎


Kontrol işlemi bitiyor, kodlar sorunsuz çalışıyormuş. Demekki kod yazmakta ustalaşmışım gerçekten, tabii bir oyunu yerle bir ettikten sonra onu toparlarken bolca kod yazman gerekiyor, bu da usta olmakla eş değer bir şey yani. Ve aynı zamanda bu kodlar şu an birisinin duyguları ile ilgili, elbette Sayori ile ilgili. İlk uğraştığım kişi oydu ve hep de o olacak. Çünkü MC'ye en yakın kişi o, ve benim için ortadan kaldırılması gerekilen ilk kişi. Sonra Yuri geliyor; Natsuki'ye gerek yok, o zaten MC sevmiyor bile muhtemelen. Ya da ben öyle sanıyorum fakat bana fark etmez, her türlü rakiplerim onlar. Aslında düşünüyorum da, eğer MC ile sevgili olsaydım önceden, şu an gidip o ikisini basabilirdim! Biliyorum, çok uçuk bir fikir fakat hoş da, aslında şu an onları basmamak için kendimi zor tutuyorum diyebilirm. Güzel olurdu ama MC şimdilik benim hiçbirşeyim; kardeşim ya da sevgilim değil. Ama şimdilik, eğer bu gidişle sorun çıkmazsa, o benim olacak..! Tamam, tamam yine başladım delirmeye, değil mi? Ancak, onun hakkında düşünürken delirmesi bile güzel hissettiriyor. Keşke onunla daha fazla zaman geçirebilsem, eminim ki o da bir süre sonra benimle aynı hissedecektir.


Dizüstünü yerine kaldırıyorum ve ayaklarımı uzatıp telefonuma bakıyorum, yemeğimi de bitirdim ayrıca. (XD) MC, şu an güvende değil benim için, fakat yapabileceğim bir şey yok. O nu gidip zorla alırsa, planımı bozmuş olurum. Plan, sorunsuz işliyor yani bozamam. Ben mutlu mutlu düşürken birden kapı kırılırcasına çalınıyor, saate bakıyorum da; saat öğleyi geçmiş. Bu saatte kim alacaklı gibi kapıyı çalıyor olabilir ki? Öğrenmek için yerimden kalkıyor ve sekerek kapıya gidiyorum, ben giderken kapı çalınmaya devam ediyor. Geldim, diye sesleniyorum fakat durmuyor kapıdaki kişi, gerçekten kim merak ettim. Kapıyı açıyorum-




Ama bir dakika, NE!?



(Selam benim tatlı keklerim! Çok gıcık bir yerde kesdim, değil mi? (¬‿¬) Herneyse, umarım bu bölümü beğenmişsinizdir, sonraki bölüm için beklemede kalın, sizi seviyorum~)


-790 Kelime

Hep Böyle Kal, Tamam mı..? (Monika x MC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin