Chapter_Seven

85 11 5
                                    

Monika: N-ne?

MC: Duydun işte, trollendin!


Nasıl yani, bu bir tür şaka falan olmalı. MC o kadar heyecanlı heyecanlı geldi, kızdı ve sonrasında üzüldü fakat bunların hepsi bir şaka mıydı!?


Monika: Yani sen bana şaka yaptın ve benim pişman olmama sebep oldun, sonra bana bildiğin hararet ettin ve şimdi karşıma geçmiş bana şaka yaptım mı diyorsun?

MC: (Güler) Aynen öyle, seni küçük hileci!


Ona sarılmayı bırakıyorum ve omzuna yumruk atıyorum, buna karşılık o sadece gülüyor..cidden mi? İç çekip gözümde kalan son bir iki damlayı siliyorum, bazen gerçekten erkekleri anlamıyorum, ne yapmaya çalışıyorlar...


Monika: Ama ne olursa olsun, bana sen gerçek değilsin dedin.. Bunu söyleyecek kadar ileri gideceğin aklıma hiç gelmemişti..

MC: Üzgünüm fakat seni bir şekilde suçlu hissettirmem gerekiyordu, ve yaptım da.

Monika: Şu an seni yere gömsem yeridir, biliyorsun değil mi?

MC: Evet ama bunu da sen yapamazsın, değil mi?


Bazen zekasına lanet okuyorum, bir şekilde beni alt etti işte. Ugh, bugün başka bir şey olacaksa lütfen şimdi olsunda sonrasında tek birşey için göz yaşı dökeyim, o da MC'nin Sayori'nin yanında olması..


Monika: Seni Sayori bekliyor olmalı, git hadi bekletme kızı.

MC:(Sırıtır) Hayır beklemiyor, onu tekrar eve yolladım böylelikle benden şüphelenmeyecekti.

Monika:(İç çeker) O zaman evine tek git, ne diyeyim.

MC: Gitmeyecğim, daha hesap sormam bitmedi.

Monika:(Ses tonu yavaşça yükselir) Ne sorucaksın, daha önce yaptığım hatayı mı?

MC: Bana hatırlamadığı söyledin ama ben biliyorum, sen okulda yaşanan olayı net bir şekilde hatırlıyorsun.

Monika: Hatırlasam neden senden saklamalıyım ki?

MC: Çünkü ben senin en iyi arkadaşın değilim ve bu bir sebep olabilir.

Monika: E-eh doğrusun, fakat ben yine de senden saklamam. Ç-çünkü...sen benim için d-değerlisin yani seni önemsiyorum.



Engel olamıyorum, açık veriyorum sürekli ama gerçekten engel olamıyorum..Ona bir şekilde onu sevdiğimi söylüyorum, ama daha fazla açık vermemem gerekir, verdiğim her ip üçü onun yapbozu birleştirmesine yardımcı oluyor. Keşke şu anda, boynuna atlayıp ona deliler gibi aşık olduğumu söyleyebilsem, onu gece yarısına kadar bırakmasam... Fakat bunların hiç birisini yapamam, ona olan sevgimi riske atamam. Çünkü önce onun da beni sevdiğinden kesinlikle emin olmam lazım, aksi takdirde beni bir daha görmek bile istemeyebilir...


MC: Dinle, benden bir şeyler saklıyorsun ve diğerlerinden de, ama sakladığın şeyi öğrenmem lazım. Sadece senin iyiliğin için..

Monika: MC, o zaman bana dürüst ol, neden beni bu denli umursuyorsun, yani demek istediğim en yakın arkadaşını bile bırakıp buraya; benim evime geldin, bunu neden yapıyorsun..?

MC: Çünkü arkadaşlar bunu içindir, birbirilerini kollarlar ve birbirilerine göz-kulak olurlar. Ayrıca Sayori'yi bırakmış falan da değilim, sadece evinde kalmasının onun için en iyisi olacağı kanaatine vardım, o kadar.

Monika: A-anlıyorum..

MC: Pekala şimdi sıra sende, okulda olan olayın ne kadarını hatırlıyorsun?

Monika:(Gözleri yere sabit bir şekilde koltuğa oturur) Ç-çok azını..

MC:(Monika'ya bakar ve o da oturur) Peki, neler oldu?

Monika: (Yalan) Y-yüzü yıkamak için gitmiştim oraya, s-sonra bir sinek beni rahatsız etti ve onu kovmak isterken...a-ayna üzerime d-düştü...

MC: Bana doğruyu söylediğine emin misin?

Monika:(Yutkunur) Sana a-anlattım ya, hatırladıklarım bu kadar.. Ayrıntıları hatırlamıyorum bile..

MC: Pekala o zaman..


MC yerinden kalkıyor, bende aynısı yapıyorum.


MC: Başka söylemek istediğin bir şey yoksa ben gidiyorum?

Monika: Sana anlattım işte, lütfen bu konu hakkında beni sıkıştırma bir daha..

MC: Tamam tamam.


Ona kapıya kadar eşlik ediyorum, sonrasında o da ayakabılarını giyip evden uzaklaşıyor. Ve ben evde yalnız kalıyorum, ne olur bugün başka bir kavga ya da olay olmasın, en azından benimle ilgili olmasın. Ev iki dakika boş kaldı, onda da önce kavga edildi sonra trollendik, artık azıcık olaysız uzanmak istiyorum. Gerçi olayları çıkaran benim ama sonrasını, yani en sonunu ben getirmedim ya. Neyse, yatak odasına ulaşmak için üst kata çıkmam lazım, zaten dikişli ve sarılı kolumda biraz kanamış, onu sarmam lazım; sanırım kanama arbede de oldu. Fazla acımaması için diğer kolum ile onu tutuyor ve merdivenlerden çıkıyorum, bir yere tutunmadan çıkmayalı çok olmuş sahi. Yatak odamın önüne geldiğimde omuzum ile iterek kapıyı açıyorum, kapı açılınca içeri giriyor ve sargıyı açıyorum. Dikişler şimdilik çok kötü görünüyor ama umarım hep böyle kalmazlar, yoksa askılı ya da yarım kollu giydiğimde berbat dururlar.(Yazar: Şapşal, üzerindeki zaten beyaz askılı t-shirt -_-) Kanlı sargı bezini yere atıyorum ve komidin yeni bir tane alyorum, yedek bir-iki tane acil yardım malzemesini yanımda bulundururum da hep. Sargıyı koluma dikkatlice sarıyorum, bir yandan da dudaklarımdan yardım alıyorum koluma dolarken tek elime zor olmasın diye. Sargıyı sarmayı bitirdikten sonra onu sağlam bir şekilde çengelli iğne ile tutturuyorum, tabii sonra iğne açılıp da batarsa bilemeyeceğim. Sonrasında kendimi yatağa atıyorum, şu an uzanmak istiyorum sadece. Yastığımı kabartıyorum ve sola doğru dönüp gözlerimi kapatıyorum.



(Selam tatlış keklerim! Yazarını özlediniz, değil mi? Merak etmeyin, watty'ciğimde sorun olmadığı sürece ben buradayım, merak etmeyin siz(¬‿¬) Umarım bu bölümü beğenmişsiniz, şimdilik hoşçakalın!)



-758 Kelime

Hep Böyle Kal, Tamam mı..? (Monika x MC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin