Chapter_Four

100 10 6
                                    

Birden kapı açılıyor ve içeri Natsuki(!) giriyor. Arkasından kapıyı kapatıyor ve yüzüme bakmadan yatağımın yanındaki  arkalıksız sandalyeye oturuyor, bende yatağa iç çekip oturuyorum.


Monika: Mahazeretin var mı, yoksa konuşmaya başlama mı istersin?

Natsuki: M-Monika, şey aslında var... ama siz anlayamazsınız..

Monika: Doğru, siz anlatmadıkça birşeyleri, ben Cluble ilgili karar veremiyorum, değil mi!?

Natsuki: Fakat bu herkesin anlayabileceği bi'şey değil!


Natsuki, sinirle ayağa kalkıyor ve yüzüme öfke ile bakıyor, bende aynısını yapıyorum ancak ben ona öfke ile değil; sinir olmuş bir şekilde bakıyorum.


Monika: Herkesin anlamadığı bir konu var ise, bunu anlayan birisi ile konuşmalısın!

Natsuki: Kimse beni anlamaz ki!

Monika: O zaman git rehber ile konuş, ama madem bu tuhaf davranışlarından ve Clubteki hareketlerinden dolayı kendini rahat hissetmeyip çıkıyorsun ve bana gelip konuşmak istiyorsun; o zaman bana anlatmak zorundasın!

Natsuki: Böyle bir zorunluluğum yok ya!

Monika: O zaman burada neden geldin?

Natsuki: Clubten ayrıldığım ama sizi unutmadım demek için geldim, ama bakıyorum da sen beni zaten hiç istememişsin ki!

Monika: O zaman defol!


İşaret parmağım ile kapıyı gösterdim, çünkü artık bu çocuksu davranışları canıma tak etmişti. O da gitmeye hevesli olacakki yerinden hızlıca kalktı ve omuz atıp kapıya yöneldi. Kapıyı açmadan önce durdu ve ifadesiz bir şekilde şunları söyledi;


Natsuki: Ben, hergün babamdan kaçmak için buraya geliyordum; taki o bana dokunmaya başlayıp, beni insan içine çıkamayacak hale gelinceye kadar dövene kadar..


Sonrasında kapıyı çarpıp çıktı, fakat sorun şu ki; ben zaten bunları biliyordum. Onaların özel günlüklerini okumuş falan değilim, hayatta böyle bir şey yapmam. Ama aynı zamanda onların hakkında, kendilerine bile söyleyemedikleri en karanlık sırlarını biliyorum. Bunları öğrenmem çok zamanımı almadı, dosyalarına göz atmam yetti. Merak ediyorum, gerçekten benden bir şey saklayabileceklerini mi sanıyorlar, eğer öyle ise çok ahmak olmalılar.


Daha fazla oyalanmamak için acale ile okuldan çıkıyorum. Tam çıkarken bir iki kişiye çarpıyorum, özür dileyip tekrar kalkıyor ve caddeye çıkıyorum. Durak dolu değil, bende yürümek yerine otobüse binmeyi tercih ederim. Durağa yaklaşınca MC'nin de orada olduğunu fark ediyorum, telefonuna baktığı için beni görmemiş olsa gerek. Çantamı iki elimle tutup durağın önünde bekliyorum, arada göz ucuyla MC'ye bakıyorum fakat hala da telefonuna bakıyor. En sonunda dayanamayıp, ona sesleniyorum;


Monika: Selam MC, seni görmek büyük sürpriz.

MC: Ah Monika, seni de görmek sürpriz.


Şaşkınlık ve karşılaşmanın verdiği durgunluk ile gülümsüyor.


MC: Revirden erken çıkabileceğini düşünmemiştim..

Monika: Sorun yok, sadece bir gece kalman yeterli dediler, bende erkenden okuldan çıktım. Peki sen nereye gidiyorsun?

MC: Şehrin diğer yanında kardeşim yaşıyor, onu ziyarete gidiyorum.

Monika: Kardeşin olduğunu bilmiyordum doğrusu, ama eminim o da senin gibi iyi birisidir.

MC: Adı Amy, benden dört yaş küçük. ****** Ortaokulu sonda okuyor.

Monika: Anladım, o zaman benim için de selam der misin ona?

MC: Tabii, neden olmasın?


Az süre sonra MC'nin otobüsü geliyor ve o gidiyor, ben ise hala da bekliyorum. Duraktaki kişiler yavaş yavaş gelen otobüslere binip gidiyorlar. Sonradan öğreniyorum ki, benim bineceğim otobüs arıza yapmış, o yüzden gelemiyormuş. Küçük bir lanet okuyor ve banktan kalkıp yürümeye başlıyorum, yolum birazcık uzun fakat fazla hızlı yürüyemiyorum. Sağ bacağım az aksıyor ve sol kolumada ağrı girdi, acaba neden daha sabahtan başladı şu şanssızlık.. İç çekip yürümeye devam ediyorum, arada da en yakınımdaki banka çöküyorum. Ben, tekrardan bankta dinlenirken, cebimde telefonum titriyor. Telefonu cebimden çıkarıp ekrana bakıyorum, Yuri'den mesaj gelmiş. Bir hafta okula ve Clube gelemeyeceğini ve üzgün olduğunu yazmış, sorun diye mesaj atıyorum. Sonrasında, yine özür diliyor ve ailesinin işi nedeni ile kasaba dışında oldukları için gelemeyeceğini yazıyor, en azından sebebi ile yazmış. Evet, Natsuki'nin de sebebi vardı fakat benim sinirlendiğim şey Clube gelmemesinden çok, çocukça davranması ve beni takmaması; dolaylı olarak Sayori de..


∎20 Dakika Sonra∎


Sonunda eve vardım, ama ne varmak. Eve gelinceye kadar canım çıktı resmen, bacağımın acısı da şiddetlendi bir yandan. Salona girer girmez kendimi halıya atıyorum, dikişli koluma dikkat ediyorum tabiki; şu an birde onun acısına dayanamam. İşlerimi çabuk bitirmek adına, yavaşça kalkıyorum ve çoraplarımı çıkarıyorum. Çantamı da yere koyup duş almak için banyoya gidiyorum.



◅MC Anlatıyor▻


Kardeşimden çıkıp evime gidiyordum, kendime ayırdığım günlük harçlığım bittiği için yayan gidiyorum. Yolda giderken kendime eğlence amaçlı yerdeki taşları tekmeliyorum, birden telefonun titriyor. Cebimden alıp mesajlara bakıyorum, Sayori mesaj atmış. Yazım şekli, normal yazısından farklı, bu yazı diğerine göre daha resmi.. Yazdığına göre: onun evine gitmemeliymişim, kendi evimde bütün gün kalmam daha iyi olurmuş, diğerleri ile zaman falan geçirmeliymişim. Aklıma daha önce yaptığı çılgınlıklar geliyor, ve başarısız intihar girişimleri.. Gerçi bir tanesi başarılı olmuştu fakat o bunu hatırlamıyor, bunu Monika'dan ben rica ettim. İçimde, hemen onun evine gitmem gerekiyormuş gibi bir his var, ve ben içimdeki sesi her zaman dinlerim; yani çoğu zaman dinlerim... Aniden kendimi hızlandırıp Sayori'nin evine gidiyorum. Az zaman sonra onun evinin önündeyim, tereddüt etmeden içeri giriyorum. Sayori'ye sesleniyorum fakat cevap vermiyor, bende merdivenlerden çıkıyorum. Odasının kapısı tıklatıyorum ama hala da cevap yok, bir daha çalıyorum halada cevap yok.


MC: Sayori, beni endişilendiriyorsun, aç şu kapıyı çabuk!

MC: ...

MC: Sayori, lütfen!

MC: ...

MC: ...

MC: İçeri girmek zorundayım, üzgünüm!


Kapıyı açıyorum ve gözdüklerim karşısında hareket edemiyorum...!


(Selam, benim tatlı keklerim! Umarım kitap hoşunuza gitmiştir, devamı için beklemede kalın~)



-788 Kelime

Hep Böyle Kal, Tamam mı..? (Monika x MC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin