o n d ö r t

1.3K 157 137
                                    

hinata'nın ağzından

"çok sıkıldım."

kollarımı boylamasına uzattığım masaya yanağımı dayadım ve günün yorgunluğuyla gözlerimi kapadım. bir an önce eve gitmek istiyordum, okul epey bir yorucuydu.

"okuma o zaman." tsukishima'nın nacizane tavsiyesi göz devirmeme sebep olurken başımı geri kaldırdım ve kapıdan içeriye giren atsumu'yu selamladım. elindeki meyve suyu ile yanımıza adımladı ve tsukishima'nın yanına oturdu.

ikisi fısır fısır bir şeyler konuşmaya başladılar, ben ise oralı olamayacak kadar yorgundum. onlar sohbetlerine devam ederken son dersimizin zili çaldığında, tsukishima bize el sallayarak sınıftan çıktı. bir süre sonra mevcudu çok da olmayan sınıfımız dolmaya başladığında ardından fizik öğretmenimiz girdi ve dersimiz başlamış oldu.

titreşime aldığım telefonum cebimde hareketlendiğinde elimi cebime attım ve telefonumu çıkardım.

arayanın, fukunaga olduğunu gördüğümde kaşlarımı çatarak kulağıma götürdüm, şaşırmıştım çünkü genelde bana telefon etmezdi, ettiğinde de başı belada olurdu.

"bir şey mi oldu?"

"ayıpsın kardeşim, hinata. illa seni aradığımda bir şey mi olması gerekiyor?" sarkastik çıkan ses tonuna karşı güldüm. "evet."

"tamam, yakaladın beni." okuldan çıkan insanların arasında ezilip inegöl köfte olmamak için yavaşça kaldırıma doğru ilerledim.

"acil bize gelmen lazım musluğu kırdım."

sırtımı duvara yasladım. "ne? n'aptın oğlum musluğa?"

"ya kırıldı işte, her yer su. birkaç saate annem evde olacak ama tamirci çağıramam! acil gelmen lazım diyorum."

"ya ben muslukçu muyum, amına koyduğum? ben ne yapacağım musluğu, çevirip götüne mi sokayım illa?"

"GERGİNSİN SEN!" heceleyerek bağırması daha da gerilmemi sağlarken ofladım. yayık yayık konuşmaya devam etti. "geçen sefer de gelip sen yapmamış mıydın bu musluğu? hadi aslanım, shoyo'm."

derin bir nefes aldım ve yapacak başka bir seçeneğim olmadığını hatırladığımda tekrar adımlamaya başladım. "komşu oluşumuza dua et."

"hem çağırırsın hem kapıyı açmazsın." daire kapısının önünde söylenirken bir anda içeride bir gürültü koptu. kulağımı siyah kapıya dayadım ve bir kez daha yumruk sıktığım elimi kapıya vurdum. "fukunaga, ben geldim. aç artık şu kapıyı."

omzumdaki çantanın kayışını düzelttikten sonra kapının iki adım gerisine gittim ve başımı arkaya yasladım.

çok geçmeden kapı aralandı, ancak arkasında fukunaga yoktu. koridorun ışığı da yanmıyordu bu yüzden evin içini görebildiğim söylenemezdi.

aldırış etmeden ayakkabılarımı çıkardım ve içeriye girip kapıyı arkamdan kapadım. "fukunaga?"

salona baktığımda orada değildi, aynı şekilde evde birisinin olduğuna dair bir iz de söz konusu değildi.

ne yalan söyleyeyim, korkmaya başlamıştım. şaka yapacak günü bulmuştu gerçekten. "pekala, komik değil. çık ortaya, karanlıktan hoşlanmadığımı biliyorsun."

adımlarım şimdi çok daha yavaş ve temkinliydi, beraber büyüdüğümüz süre zarfında fukunaga, bir şekilde beni korkutmanın yolunu bulurdu ve devamlı beni beş metre havaya sıçratırdı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 24, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

chemistry | kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin