"Sen Kimsin?"

2.4K 119 62
                                    

"Yakışıklıydı, ama ben daha iyiyim. Ne dersin?"

Aynı el yazısı, aynı post-it. Bu durumdan çok sıkılmıştım. Bu adam her kim ise her saniye beni izlediğine yemin edebilirdim.

Aklıma gelen fikirle post-it'i alıp içeri girdim. Elime hızlıca bir kalem ve bir parça bant aldım. Tekrar kapıya dönüp kağıdın boş olan ters tarafını kapıya yapıştırdım ve üstüne "Siktir Git <3" yazdım. Tekrar eve girerken kapıyı arkamdan sertçe kapattım.

Korkuyor muydum? Evet. Çünkü ölmek için fazla gençtim değil mi?

Odama geçip üstümdeki gömleği ve onun altındaki sweatshirt'ü çıkardım. Pantolonumu da hızlı bir hamleyle çıkarıp duşa yöneldim. Uzun bir duştan sonra ablamın mezarlığına gitmeye karar verdim. Üstümü değiştirip tekrar kapıdaki nota baktım.

Kendimle gurur duyduğum istemsizce yaptığım surat ifadesinden belli oluyordu. Kafamı hızlıca çevirdim ve apartmandan ayrılıp sokağa çıktım.

İşlek bir caddede yaşadığım için 2-3 dakikada bir taksi gelirdi. Yine neredeyse hiç beklemeden taksi geldi ve atlayıp mezarlığa gittim.

Taksiden indiğimde adımlarım gitgide yavaşlıyor gibiydi. Ablamın adının yazılı olduğu taşı gördüğümde ise kalbim kanıyor gibi hissettim.

Mermerin ayak ucuna oturdum. Sırtım arkamdaki ağaçlara dönüktü.

"Özür dilerim."

Göz yaşlarım yanaklarımı tekrar ıslatıyordu. Eğer gerçekten beni bir yerlerden izliyorsa üzülmesini istemiyordum. Bu yüzden yüzüme buruk bir gülümseme yerleştirdim.

Bu sırada sert ve kalın kemikli iki parmak omzuma sakince vurmuştu. Nefesini ensemde hissettiğim adam ona doğru dönememem için çenemden sertçe tuttu ve kafasını sırtıma daha da yakınlaştırdı. Vücudum zekama göre daha güçsüz olduğu için başarılıydı, hareket edemiyordum.

"Özür dilerim."

Ses tonu histerikti. Nefesini ensemde hissettiğim için tüylerim diken diken olmuş gibiydi. Burnuma dolan parfüm kokusunu bir yerden çıkarmak üzereydim ama bir türlü aklıma gelmiyordu.

Kokunun aklıma tak etmesiyle beynimde yankılanan sözler dudaklarımdan istemsizce döküldü.

"Siktir."

Gözlerimin önüne serilen ellerle burnuma bu eril kokunun dışında başka bir koku doldu. Oldukça tanıdık bir kokuydu. Göz kapaklarım ağırlaştı, onları açık tutmak için verdiğim çaba sonuçsuz kalıyordu.

Bacaklarımda ve ensemde hissettiğim parmakların beni tutuşu yabancı değildi. Zaten yorgun olan bedenimi adamın kaslı kollarına bıraktığımda bilincim kapandı.

———

Uyandığımda modernlikten oluşan, beyaz ve siyah renklerinin ağırlıkta olduğu, hayır, beyaz ve siyah renklerinin birbiriyle savaştığı bir odada uyandım.

Kafamı kaldırmaya çalışırken ağzıma dolan kusmukla yere eğildim ve ağzımdan dökülmelerine izin verdim.

"Ne içtin sen böyle?"

Ters bakışlarımı adama çevirdim ve ağzımın yanındaki kalıntıları elimin tersiyle sildim.

Sakin ayak sesleri odayı doldurdu. Uzun boylu, yapılı ve oldukça sert bakışlı olan adam yavaşça yanıma geliyordu.

"Bu şekilde bakmak sana hiç yakışmıyor.

Burnuma yine aynı parfüm kokusu doldu. Koku beni heyecanlandırırken adam yatağıma gelip kusmuğa basmamaya çalışarak bana yakın bir yere oturdu.

trouvaille | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin