Deniz sabahın saat 7'sinde Gül abla tarafından uyandırılmanın verdiği gerginlikle ayaklarımı yatağından sallandırıp oturur pozisyona geçti.
"Abla bıktım ya bıktım. Saat 7, yapacak işim yok gücüm yok. Bu adamın derdi ne?"
Adımlarını yavaşça banyoya yönlendirdi ve yüzünü yıkayıp eline temiz bir havlu geçirdi. Bir yandan yüzünü kurularken bir yandan kadınla konuşuyordu.
"Aşırı dakik biridir Ateş bey yavrum. Azıcık ayak uydurmaya çalış sen de, sinirlendirme şu adamı." dedi Gül abla sevecen bir tavırla.
Bir yandan Deniz'in yatağını topluyordu."Sinirlense kaç yazar abla ya? Ben çok gördüm sinirlenenleri." dedi Deniz kendinden emin bir ses tonuyla.
Bu sırada kapının pervazında beliren yapılı beden, boynunda bir ter havlusu ve kısa şortuyla kapıdan içeri girdi.
"Öyle mi Deniz?"
Deniz seslice yutkundu.
"Yok yani, öyle demek istememiştim ben. Şey dedim çok gördüm ben sinirlenenleri, hepsi de çok güzel sinirleniyormuş. Eminim sen de çok güzel sinirleniyorsundur. Evet evet, öyle demek istedim. Yanlış anlamaya müsait bir konu, ama sen anlamazsın. Aldım o ışığı senden. Anlamazsın sen. Anlama yani. Gerek yok." dedi Deniz bir çırpıda.
"Hızlıca üstünü değiştir ve 20 dakika içinde yemek masasında ol." dedi Ateş. Bir yandan kıvrılmış dudaklarını bastırmaya çalışıyordu.
Ateş adımlarını tekrar kapıya yönlendirdi ve çıktı.
"Yuh, bir insan evin içinde niye tişörtsüz dolaşır? Tişört mühim, evet mühim."
Deniz ellerini kızarmış yanaklarına attıp ve ıslak parmaklarıyla soğutmaya çalıştı.
"Uh, fazla mı sıcak oldu?" dedi Deniz ve elleriyle yelpaze yaparak yüzünü serinletmeye çalıştı.
"Aynı geldi bana valla yavrucum." dedi kadın sevecenlikle.
"Neyse ben duşa gireyim bir. Sen farkında değilsin baya sıcak oldu hava. Çok sıcak." dedi Deniz. Hala kendini serinletmeye çalışıyordu.
Gül hanım kıkırdayarak odadan çıktı ve Deniz'de adımlarını tekrar banyoya yönlendirip soğuk suyu sonuna kadar açtı.
Bu sırada önünde kalkmış bir alet gördü.
"Lan sen ne alaka?!" dedi kendi kendine.
"Uğraştığım şeye bak, ergenliğimde yapmadım ben böyle bir şey!"
İşini hallettikten sonra kısaca sabunlanıp duştan çıktı ve üstünü giyindi. Yaklaşık 25 dakika olmuştu ve bu artık onu korkutuyordu. Koşar adımlarla salona indi ve büyük yemek masasında arkası kapıya dönük oturmuş saatini kontrol eden adamı gördü. Hareketlerini yavaşlatıp rahat bir tavırla masaya gitti ve sandelyenim tekini çekip oturdu.
"Sana 20 dakika vermiştim?" dedi Ateş.
"Duşa girdim, işim uzadı. Bekledin de ne oldu? İncilerin mi döküldü?"
"Benim dediğim saatte geleceksin, benim dediğim saatte gideceksin. Şimdi kalk masadan."
"Ne?"
"Odana git."
Deniz'in kaşları çatıldı. Sertçe masadan kalkıp sandalyesini bacaklarınım arkasıyla itti ve sandalye sertçe yere düştü.
"Onu yerden al ve düzgünce yerine bırak."
"Sen karşında hizmetçin var sanıyorsun galiba." dedi Deniz bariz bir sinirlilikle.
"Zaten yapman gereken şeyleri sana söylüyorum Deniz. İnsan gibi yaşamayı öğren ve kurallarıma dikkat et. Benim evim, benim kurallarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trouvaille | bxb
Fanfiction"Çok âsi olduğunu düşünüyorsun değil mi?" Ters bakışlarımı mavilerine çevirdim. "Fikrini değiştireceğime emin olabilirsin." --- •Eşcinsel kurgu. trouvaille: Şans eseri, tesadüfen çok güzel bir şey keşfetmek.