"Benimle inatlaşmaktan yorulmadın mı?"

1.7K 76 16
                                    

"Hadi Ateş, alt tarafı nasıl tanıştıklarını anlatacaksın." dedi Deniz çocuksu bir merakla.

"Hayır Deniz, ablanın benden sana anlatmasını istediği her şeyi anlatacağım. Sen de şuan neden kaçtığımızı anlayacaksın."

"Tamam, başla hadi."

Ateş kısa bir nefes alıp kelimelerini toparladı.

"Öncelikle şuradan başlamalıyım; ablanla kardeş değilsiniz. Anneniz de babanız da öz değil. Babanın ilk karısı, Melek hanım, Ufuk Bey'in düşmanlarından birine aşık oluyor. Demir'e."

"Ne?"

"Melek, Demir'den hamile kalıyor. Demir de Melek'ten çocuğunu aldırmasını istiyor. Melek ise reddedip her ne olursa olsun kızını doğuracağını söylüyor. Melek gizlice Bernayı doğuruyor ve Demir bunu öğrendikten sonra Meleği bulup öldürüyor."

"Oha! Şerefsize bak!"

"Baban Berna'yı kendi çocuğu olarak görüp yanına alıyor ve senden ayırmayarak büyütüyor. Sonra senin annenle evleniyor, gerisini de biliyorsun zaten."

"Peki senin olayın ne? Neden seninle birlikteyim?" dedi Deniz.

"Babam, Emre'nin babası, Akın'ın babası ve senin baban birlikte büyümüşler. Çok yakın arkadaşlarmış ve zekaları hep birbirlerini tamamlarmış. Bu yüzden reşit olduktan sonra birlikte bir şirket kurmaya karar vermişler.

Şirketin başlangıç amacı Türkiye'nin her bir yanına site şeklinde 2 katlı daireler dikmekmiş. Amerikan mahalleleri tarzı. Satışlar artıp şirket büyüdükçe ortaya çıkardıkları fikirleri çalmak isteyen düşmanlar edinmişler.

Meral abla ise bu düşmanlar arası çıkan çatışmalarda bir sorun çıkacağını, ve bunun ucunun onlara dokunacağını anlamış olsa gerek, benimle konuştu." dedi ve kurumuş dudaklarını kısaca ıslattı.

Ateş sözlerini bitirip kısa bir nefes almak için beklediğinde Emre devam etti;

"Ateş her zaman çok olgun biri olmuştur. Hem bizden yaşça büyük olduğu için, hem de herkesin, özellikle Meral Abla'nın, güvenini kolaylıkla kazandığı için şu hayattaki en değerli varlıklarını Ateş'e emanet etti. Ateş'ten çok büyük bir söz istedi. Ateş ise 2. kez düşünmeden her ne olursa olsun sizi koruyacağına yemin etti."

"Bir yer aklıma takılıyor.." dedi Deniz, anlamaz bir tavırla.

"Neymiş o?" dedi Ateş.

"Dördümüzün babasının birbirlerini tanıdığını söylediniz. Birlikte şirket de kurduklarına göre siz de birlikte büyüdünüz."

"Hayır. Ben ve Emre birlikte büyüdük. Emre ve Akın bir iş yemeğinde tanışmışlar. Ben ve Akın ise ailenin ölümüne yakın tanıştık." dedi Ateş.

"Peki ben niye ne seni ne de Emre'yi daha önce hiç görmedim?"

"Onu biz de bilmiyoruz. Annen hiçbir zaman seni görmemizi istemedi. Hem bizden yaşça oldukça küçüktün hem de eviniz başka bir şehirdeydi. Bu yüzden annen birbirimizi tanımamızı hiç istemedi." dedi Emre lafa girerek.

"Bunun mantığı basit aslında, annen seni güvende tutmak için büyüyene kadar bizimle tanıştırmadı, ölümüne yakın da seni koruyabilmem için sadece bana anlattı. Yani senin güvenliğin için." dedi Ateş.

"Evet, Meral abla çok zeki kadındı. Böyle düşündüğü kesin." dedi Emre, Ateş'i onaylayarak.

Deniz'in gözleri doldu.

"Hey, iyi misin?" dedi Emre endişeyle.

"Hayatım yalanmış, sikeyim böyle işi." dedi Deniz. Sesinde hem bıkkınlık, hem de yorgunluk vardı.

trouvaille | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin