4

1.4K 116 324
                                    

"peki."

sormuş olduğu şeyin gayet mantıklı olduğunu aklından geçirirken, ömerin bu soruya neden cevap vermek istemediğini de düşündü. tabii fazla sıkmamak için 'peki' diyerek geçiştirdi.

"kahveler?" dedi o sırada ömer.

hürkan, kremi yanığın her yerine sürüp sürmediğini kontrol etti ve mutfağa adımladı.

ömerin ocaktan almış olduğu cezveyi dikkatlice tuttu ve çıkarmış olduğu porselen kupalara paylaştırarak eline aldı. salona getirdi ve bir kupayı ömere uzatarak koltuğa oturdu.

"teşekkür ederim." diye fısıldadı ömer kahvesini soğutmak için üflerken.

"ne demek."

uzun bir sessizliğin ardından kahvesini bitirmiş olan ömer ayağa kalktı ve hürkanın karşısında geçti.

"bitti mi?"

hürkan başını sallayıp bardağını uzattığında ömer aldı ve mutfağa götürdü. lavabonun içine bırakıp tekrar salona geldi.

"uykun mu geldi?"

"evet, biraz."

aslında kahveyi yapmasının bir diğer sebebi uykusunu açmaktı ama pek bir işe yaramamıştı, sadece biraz ayıltmıştı ve başı artık dönmüyordu. hürkan biraz koltukta gerindi ve omuz silkerek konuştu;

"yatabilirsin, ben biraz daha oturucam."

"tamam, hazırlayalım o zaman."

"neyi?"

"koltuğu"

"ne koltuğu?"

"burada yatmayacak mıyım?"

"hayır tabiki."

"benim odamda yatacaksın, ben burda takılırım."

ömerin yüzünde şaşkın bir ifade oluşmuştu. "olur mu öyle şey?"

"benim için rahatını mı bozacaksın?"

"bozulmaz benim rahatım sen merak etme."

"hürkan saçmalama ya."

"ömer gidip yatar mısın? burada yatıcam diyorum sana" ömerin ısraları bazen hürkanı sıkıyordu.

"şimdi yatsam da uyuyamıycam ki."

"neden?"

"düşünmen gereken bir insan değilim çünkü. benim gibi biri için rahatını bozacaksın ve ben mışıl mışıl uyuyacak mıyım?"

hürkan kaşlarını çatıp yüzündeki üzüntüyle karışık ifadesiyle ömere baktığında, bir süre söylediği şeyin yanlış bir şey olup olmadığını sorguladı ömer.

"benim gibi biri derken. bunu hep yapıyorsun, kendini diğerlerinden niye böyle ayırıyorsun ki? ayıracaksan mükemmelliğinle ayır, olmayan kusurlarınla değil."

"sorun da o ya,"

"mükemmeliğimin olmaması."

ömerin söylediği şey ile hürkanın gözlerindeki anlamsızlık üzüntüye dönüşmüştü. sebebi ise böyle bir insanın kendini bu kadar küçük görmesiydi. nasıl oluyordu da bu kadar kusursuz bir insan her şeyinde olmayan kusurlarını bulmaya çalışıyordu?

"ne saçmalıyorsun sen?"

"alkol çarptı galiba, gidip elini yüzünü yıka."

"alkolun çarptığı falan yok hürkan. ben böyleyim, kendimden nefret ediyorum çünkü çok epey sebebim var. sırf ben üzülmeyeyim diye kafandan attığın mükemmeliğimi bir kenara bırak. hayalindeki gibi biri değilim işte, dışarıdan gördüğün gibi biri de değilim. söylediğin şeyler çok ince, bunun için teşekkür ederim ama beni üzmemek için yaptığın şeylerden vazgeç, gerçek olmadığını bilmek aksine beni daha çok üzüyor."

𝗰𝗮𝗳𝘂𝗻𝗲 ༆𝗽𝗼𝗿𝗴𝗼𝗹𝗮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin