emreyle olan serüvenimiz bitmiş ve kalacak bir otel ayarlama peşine düşmüştük. oldukça eğlenceli bir hafta geçirmiştik hep birlikte. kafa bir çocuktu. komik ve eğlenceliydi. hürkanla olan ilişkileri ise apayrıydı.
"nerelere daldın?"
ha evet. elimdeki kahveyi yudumluyordum karşımdaki beyaz duvarı incelerken. niye inceliyorum onu da bilmiyorum. bembeyaz duvar işte a*ına koyayım.
"uçmuşum."
güldü. güldüm.
"kalk hadi. bavulları alalım."
kahvemi yanımdaki sehpaya koydum. "oda var mıymış?" dedim gereksiz fazla şaşırarak. aslında gereksiz fazla değildi, yaklaşık 10 otel dolaşmıştık ve hiçbirinde oda olmadığını söylemişlerdi.
arabaya indik, bavulları aldık ve otele tekrar çıktık.
çok hızlı olmuştu yerleşmemiz ama fazla zaman kaybedemezdik. yaz gelmişti, bu yüzden her yer doluydu ve elimizdeki fırsatı kaçırmak koyardı.
{hürkan}
mükemmel bir tatil geçirmek için elimden geleni yapmak istiyorum. sebebini bilmiyorum, sadece olmuşken en iyisi olsun diye düşünüyorum.
otel konusunu halledebildiğimize seviniyorum. antalyada bu dönemde otel bulmak, samanlıkta iğne aramakla eşdeğer çünkü. oldukça zor.
"teşekkürler." ilgilendiğim telefonumu oturduğum yatağın üzerine bırkaktım ve anlamsız bir ifadeyle bavulunu açmakla uğraşan ömere döndüm. "neden teşekkür ediyorsun ki?" dedim sessizce. "otel, tatil, yolculuk... her şey için ediyorum." güldüm. bavulunu sonunda açabildi ve gelip yanıma oturdu. elimi saçına atıp karıştırdım. "teşekkür etmene gerek yok. birlikte vakit geçirip birbirimizi daha yakından tanıyalım diye yapıyorum. mahçup hissedicek bir şey yok ortada." gülümsedi ve saçındaki elimi iki eli arasına alarak kucağına indirdi. "seni seviyorum." dedi fısıltıyla. ürperdim, vücudum titredi, saniyeler içinde terledim, parmaklarım karıncalandı. "bende." diyebildim sadece. engel olmaya çalışsamda sesim tiremişti. sadece arkadaşça söylemiş olsada çok farklı şeyler hissettirmişti bende.
aslında söylemek istiyordum. seni sadece arkadaş olarak sevmiyorum demek, ellerini tutup dudaklarımızı birleştirmek. haykırmak. ama yapamıyordum. kıyamıyordum arkadaşlığımıza, bitirecekti çünkü, yüzüne bile bakamayacaktım.
onu öptüğümde belki de ittirip yüzüme bir tokat atmıştı, sonuçta hatırlamıyordum. beni üzmemek için hiçbir şey yapmadım demiş olabilirdi. elimi elleri arasından çektim ve yataktan kalktım.
işte o an kesinleştirdim. arkadaştan fazlası olamazdık. olmamalıydık. ikimiz için de zararlıydı bu. ikimizde mahvolacaktık.
"hürkan..?"
banyoya ilerlerken ömerin bana endişeli bir sesle seslenmesiyle arkamı döndüm ve sahte bir gülümseme yerleştirdim suratıma. "efendim?" dedim her şey normalmişcesine.
"bir şey mi oldu?"
omuz silktim. "hayır, olmadı. her şey gayet normal."
kafa salladı. banyoya girdim. yüzüme onlarca kez su çarptım. avuç içlerimi lavaboya dayadım ve başımı aynaya kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗰𝗮𝗳𝘂𝗻𝗲 ༆𝗽𝗼𝗿𝗴𝗼𝗹𝗮
Teen Fictionhayatını, sigara ve birkaç bira şişesiyle evinde sürdüren ve depresyonun farklı bir boyutuna ulaşan ömer, hayatına giren hürkan sayesinde içine düştüğü karanlık yüzünden asla ulaşamadığı ışığı bulur. hürkan, ömer'in hayatının nasıl ilerlediğini ve n...